Biden ile Kürt politikasında ne değişecek?

Dosya Haberleri —

.

.

  • Graham Fuller: "Taktiksel olarak, bazı durumlar da olabilir ama uzun vadeli olarak ABD’ye ittifak olarak güvenmek hata olacaktır. Üzgünüm ama Batının, ABD’nin ve bölgenin tarihi maalesef bu."
  • Hişyar Özsoy: “Türkiye’yi kendi Kürt sorununu siyasi yollardan çözmeye teşvik etmeliler. Askeri yaklaşımı bırakmaya ikna etmeliler. Kürtler bölgede müttefik olursa ikisine de, ABD ve Avrupa’ya da kazandırır."
  • Sînem Mihemed: “ Efrîn, Sêrekaniyê, Tel Ebyad’daki insan hakları ihlallerine, kadınların tecavüze uğramasına hiçbir şey söylemedi dünya. Neden? Bu zalimliklerden kim sorumlu? Türkiye.”
  • Michael Gunter: "Bu sorunu çözmek uluslararası bir kararlılık gerektirir. Biden’ın yapacaklarının sınırı var. Çünkü ABD için Türkiye’nin jeostratejik önemini biliyor ama diyeceğim o ki, zaman Kürtlerin yanında" 

AB Türkiye Sivil Komisyonu (EUTCC) gerçekleştirdiği online bir konferansla ABD’nin seçimler sonrası Ortadoğu politikasını uzman isimlerle birlikte masaya yatırdı. "ABD, Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu: süreklilikler, zorluklar ve seçenekler" temalı konferansta 46. ABD Başkanı seçilen Biden’ın ABD’nin dış politikasını, özellikle de Ortadoğu politikasını nasıl etkileyeceği üzerine tartışma yürütüldü. EUTCC Genel Sekreteri Michael Gunter’in moderatörlüğünde gerçekleşen; CIA eski ­Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcısı Graham Fuller, HDP Dış İlişkiler Komitesi Eş Sözcüsü Milletvekili Hişyar Özsoy ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ABD Temsilcisi Sînem Mihemed’in konuşmacı olarak katıldığı online konferansı çok sayıda siyasetçi, akademisyen, gazeteci, insan hakları aktivisti takip etti. 

ABD 'bekle gör’ün ötesine geçmeli
Kürtler konusunda çok sayıda kitabı bulunan ve bu konuda bir otorite olarak da kabul edilen ABD Tennessee Teknoloji Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü Michael Gunter, "Trump’ı eleştirmek çok moda ama ben o modaya katılmayacağım" diyerek, yaptığı iyi ve kötü şeyler olduğunu belirtti. Mesela Trump’ın DAİŞ üzerinde baskı kurduğunu ancak Suriye’deki Kürtlere Türk saldırısına göz yumduğunu belirten Gunter, "Türkiye’nin işgaline yeşil ışık yaktı ve Türkiye destekli güçlerin korkunç saldırılarına göz yumdu" dedi. Biden’ın "buna asla izin vermezdim" dediğini ve Erdoğan için "otokrat" ifadesini kullandığını hatırlatan Gunter, "Şimdi Biden başkan. ABD, 'bekle gör’ün ötesine geçmeli, proaktif olmalı. Biden’ın geçmişinde, bunun mümkün olduğunu gösteren işaretler var" dedi. 

Zaman Kürtlerin yanında 
Kürt sorunun uluslararası bir sorun olduğunun altını çizerek "Bu sorunu çözmek uluslararası bir kararlılık gerektirir" ifadesini kullanan Gunter, Kürtlerin iyi bir müttefik olduğunu ancak birçok Amerikalının ABD’nin Ortadoğu yorgunluğu yaşadığına inandığını söyledi. Biden’ın seçilmesinin Ortadoğu politikasındaki etkisi üzerine ise, "Biden’ın yapacaklarının sınırı var. Çünkü ABD içinTürkiye’nin jeostratejik önemini biliyor ama diyeceğim o ki, zaman Kürtlerin yanında" diye konuştu. 

Kürtler her krizden güçlenerek çıktı
CIA Ulusal İstihbarat Konseyi eski Başkan Yardımcısı Graham Fuller Kürtlerin konumu ve onlara yaklaşımın son 40 yılda büyük bir değişime uğradığını vurguladı: "80’lerde Kürtlerin kaderine ilişkin yazdığım makale Dış işlerine yabancı bir konuydu. 40 yıl sonra herkes Kürtleri biliyor. Kürtler Ortadoğu’daki her felaketten bir şekilde güçlenerek çıktı. Bununla acı çekmediklerini söylemiyorum ama acılardan güçlenerek, tanınarak, bağımsızlaşarak çıktılar. Türkiye’ye o vakit gittiğimde Kürt diye bir kelime yoktu, Kürdistan hiç yoktu. Kürt kelimesi hakaret gibiydi. Şimdi her yerde duyabilirsiniz. Muazzam değişimler oldu. Bunları göz ardı etmemeliyiz, hep eksiklere bakmamalıyız."
HDP’nin de önemli bir destek gördüğüne işaret eden Fuller, "Erdoğan kendi partisi dışındaki partilere hayatı zehir ediyor ama HDP’nin geleceğini çok umut vaat edici buluyorum" diye ekledi. 

Sadık NATO müttefiki Türkiye kalmadı
Ortadoğu’da Arap politikasında ciddi bir liderlik sorunu olduğunu belirten Fuller, "Hiçbir Arap ülkesi esasen bu boşluğu dolduramıyor. Bu yüzden biraz provokatif olacak ama şunu iddai edeceğim;bölgede sadece iki ülke görüyorum: Türkiye ve İran. Bölgenin kaderini bu ülkeler belirleyecek. Türk dış politikasına gelirsem, Erdoğan çok zorlu, kafasına göre davranan bir şahsiyet, sert. İddiam şu; Türkiye’nin dış politikası uzun vadeli bir politika. Yani sadık eski NATO müttefiki Türkiye kalmadı. Bunu bekleyenler hayal kırıklığına uğrar. Erdoğan’ın bu politikası geçici değil. Türkiye’nin uzun vadeli politikası" dedi. 
ABD’nin asla Kürtlerin güvenilir bir müttefiki olacağını düşünmediğini dile getiren Fuller, "Taktiksel olarak, bazı durumlarda olabilir ama uzun vadeli olarak ABD’ye ittifak olarak güvenmek hata olacaktır. Üzgünüm ama Batının, ABD’nin ve bölgenin tarihi maalesef bu" dedi. 

ABD liderliğini kaybetti
Amerika’nın hegemonya çabalarına karşı Rusya’yla işbirliği yapan Çin’in Kuşak Yol Projesi’nin Azerbaycan’a, Türkiye’ye, İtalya’ya kadar uzandığını belirten Fuller, "Ortadoğu’da iş yapan herkes Çin ve Rusya ile iş yapmak zorunda. Çin her gün giderek daha etkinleşiyor. Kürtleri doğrudan henüz etkilemiyor olsa da, çevrelerindeki her ülkeyi etkiliyor. ABD birçok bakımdan düşüşte olan bir ülke ve bunun sebebi Trump değil, çok daha köklü, yapısal sorunlar. Bu sorunlar onun liderlik rolü oynamasına engel. Kimse de böyle bir liderlik istemiyor doğrusu. Zaten ABD de bu liderliği pek başarılı yapamadı."

Erdoğan U dönüşüne zorlandı
HDP Milletvekili Hişyar Özsoy ise konuşmasında "Trump’tan Biden’a ne değişim olacak mı?” sorusuna cevap vererek, "radikal bir değişim olmayacak" tespitinde bulundu ve şöyle devam etti: "Trump dönemine bakarsak; tüm Amerikan kurumlarıyla, dış işleri kurumları ile savunma kurumlarıyla kavga etti, özellikle Ortadoğu konusunda. Avrupa ile kavga etti, NATO ile kavga etti. Erdoğan tarafından sayısız kereler manipüle edildi. Kurumsallık karşıtı bir başkandı. Biden bunu onarmaya çalışacak. Yani Trump’ın bozduğu kurumsal ilişki tarzını Türkiye, Avrupa, NATO ile yeniden kuracak. Esas değişim bu olacak. Bu da Erdoğan’ı bir U dönüşüne zorladı bence. AB ile yakınlaşıyor. Süreceğini sanmıyorum ama yine de dikkate değer. Washington’da 'Türkiye artık müttefik değil' diyenler var. Erdoğan, ABD ile ilişkileri de onarmaya çalışacaktır."

Beklentilerin karşılığı yok
Genel olarak "Biden gelirse işler düzelir" gibi bir beklenti olduğunun altını çizerek, "Ne yazık ki Kürtler debeklenti içinde" diyen Özsoy, beklentinin karşılığı olmadığını belirtti ve ekledi: "Kürtlerin beklentisi Biden bizi kurtaracak değil; Trump o kadar kötüydü ki, Biden’la bundan kurtulacaklar en azından."

Türkiye’ye mecburlar!
NATO üyesi Türkiye’nin önemli bir ülke olduğu görüşüne katıldığını ve ABD’nin bölgedeki çıkarları için Türkiye’ye ihtiyacı oluğunu belirten Özsoy şöyle devam etti: "Cumhuriyetçi ve demokrat fark etmez. İran çok güçlendi, Rusya çok güçlendi ve bunları dengeleyebilecek tek ülke Türkiye. Evet sorunları var ama en nihayetinde Türkiye NATO mimarisinin parçası, bu çok uzun bir tarih ve kolay değişmez. ABD ve Avrupa’nın Erdoğan’a tüm zorbalığına rağmen yumuşak davranması, Türkiye’ye Rusya ve İran karşıtı dengelemede ihtiyaçları olmalarından. Bu devam edecek. Erdoğan’la dertleri var ama bu konjonktürel. 85 milyonluk Türkiye karşısında 2 milyon Suriye Kürdünü kim niye umursasın. Tablo bu. ABD’nin Türkiye’yle iyi ilişkileri olup olması sorun değil, iyi ilişkileri olmak mecburiyetinde. Türkiye’ye mecburlar."

ABD’nin Kürt politikası yok
Esas meselenin ABD’nin tutarlı, bütünlüklü bir Kürt politikası olmaması olduğunu belirten Özsoy şöyle devam etti: "Irak’a bakın, ne kadar yaptırım yaptı ABD ve yenildiler, çıkıyorlar. Suriye politikaları yok. Kürtlerle bağları taktiksel, stratejik değil. Irak’taki Kürtlerle bile taktiksel. Türkiye Kürtleri ile ilişkileri yok ama İran Kürtleri ile iyi ilişkileri var. yani bütünsel bir Kürt politikaları yok"

Yapıcı bir politika izlenmeli
Yakın gelecekte neler olabileceği ve HDP’nin beklentilerine ilişkin ise şu öngörülerde bulundu: "ABD’nin içsel olarak farklılaşmış Kürt politikası olacak, İran’da taktiksel olsa da daha iyi, Irak’ta daha iyi. Türkiye Kürtleri ile yok. Burada beklentiler yüksek ama çok olmamalı, yine de Biden’la bir fark olabilir. Bütüncül yaklaşımları olmak zorunda. Daha yapıcı bir tutum almalılar. Bunun için de Türkiye’yi kendi Kürt sorununu siyasi yollardan çözmeye teşvik etmeliler. Askeri yaklaşımı bırakmaya ikna etmeliler. Kürtler bölgede müttefik olursa ikisine de, ABD ve Avrupa’ya da kazandırır. Çok iyimser ama beklentiler budur."
Hişyar Özsoy bir soru üzerine "Batı/ABD Türkiye’yi yeniden sadık bir NATO müttefiki olmaya ikna edebilirse Kürtleri seve seve satarlar" diye konuştu. 

Askeri ortaklık siyasi ortaklığa dönüşmeli
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ABD Temsilcisi Sînem Mihemed ise 26 Ocak’ın Kobanê’nin DAİŞ’ten kurtuluşunun 6. yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "Anayasa Komitesi’nden dışlandık. Cenevre sürecinden dışlandık. Bu askeri ortaklığın siyasi ortaklığa dönüşmesini istiyoruz" dedi. Kuzey ve Doğu Suriye’de farklı kimlik ve inançlardan 5 milyon insanın SDG koruması altında yaşadığının ve bölgeyi beraber yönettiğinin altını çizen Mihemed, "Ama ne yazık ki bu 5 milyon temsilimiz, bu süreçlere yansımıyor. Suriye’nin parçasıyız ve temsil edilmek istiyoruz" diye belirtti. 

Neden masada yokuz?
Suriye krizinin hala bir çözüme ulaşamamasını eleştiren Mihemed, "Neden barış görüşmelerinde masada yokuz?" diye sorarak şunları belirtti: "Bu Türk baskısı yüzünden olmadı elbette. Kime sorsak Türk vetosu diyorlar. Evet, taktiksel ilişki var tamam ama DAİŞ bitti, sonrasında ilişki nasıl sürecek? Trump döneminde çekilme, tam Türk saldırısı öncesi geldi. Kimse bölgede bunlara bir şey demiyor.

Bu zalimlikten Erdoğan sorumlu
 Efrîn, Sêrekaniyê, Tel Ebyad’daki insan hakları ihlallerine, kadınların tecavüze uğramasına hiçbir şey söylemedi dünya. Neden? Bu zalimliklerden kim sorumlu? Türkiye, çünkü onların işgali altında. Suriye ulusal ordusunu sözünü kullanıyor ama hala aynı radikal gruplar bunlar. Yakın zamanda Efrîn’de çekilen video çıktı, aranan cihatçı terörist Efrîn’de serbestçe gezebiliyor. Resulayn, Sêrekaniyê’de bile Macron’a karşı DAİŞ bayraklı gösteriler oldu."
ABD seçimleri ardından yönetim değişikliğiyle çok ciddi bir değişim olmayacağını bildiklerini kaydeden Mihemed, "Öncelikleri, İran ve Çin ama demokrasi ve insan hakları da öncelikleri arasında. Bu yüzden yeni yönetimden bu insan hakları ihlallerini ele alma konusunda hatta demokrasiyi, Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetimini destekleme konusunda bir yaklaşım olabilir" dedi. 

DAİŞ’in hücreleri hala bölgede
DAİŞ’in durumuna da dikkat çeken Mihemed, "Şimdi DAİŞ’i yendik diyoruz ama uyuyan hücreleri var, bölgede hala varlar" diyerek, 2 Arap kadının geçtiğimiz günlerde DAİŞ hücreleri tarafından sırf özerk yönetimi desteklediği, onlarla çalıştığı için başları kesilerek öldürüldüğüne işaret etti. 
Mihemed, "DAİŞ’in uyuyan hücreleri hala bölgede. ABD ordusu bölgede kalmaya devam etmeli" dedi. 

Yeni yönetim müdahil olmalı
Türkiye’nin Derik ve Şengal’e saldırı planlarını hatırlatarak çok tehlikeli bir gidişat olduğunu ifade eden Mihemed, "Yeni yönetim bunu durdurabilir mi? Saldırı olursa son derece tehlikeli sonuçları olur, tüm bölge için, yalnızca Suriye için değil. Yeni yönetim istikrar için, Suriye krizine çözüm için, 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda çözüm için müdahil olmalı" diye konuştu. 

Türk işgali sona ermeli 
Derik’te son derece barışçıl bir ortam olduğunu, tüm halklar ve inançların bir arada yaşadığını söyleyen Mihemed, "Cerablus, El Bab hepsi kurtarılmalı, Türk işgali sona ermeli, halklar evine geri dönmeli. İnsanlar işgal yüzünden 5 km. ötede çadır kamplarda yaşıyor. Cihatçılar evlerimizi işgal ettiler. Benim evim, ailemin evi, işgalcilerin elinde. Bunun bitmesi lazım. Yeni yönetim DAİŞ’i yenen halklara karşı vazifesini yerine getirmeli ve onların özgür, barış ve istikrar içinde yaşamasına yardımcı olmalıdır. Umarız yeni yönetim Suriyeli Kürtlerin rolünü görür" diye belirtti. 

İlgi yüksekti
EUTCC tarafından organize edilen online konferansı Bremen Üniversitesi eski rektörü, Avukat Ronald Möch, Freedom for Öcalan Kampanyası eski direktörü Matt Nathan, Norveç İşçi Komünist Partisi (AKP) uluslararası sekreteri Arnljot  Ask, Öcalan’a Özgürlük Kampanyası Sekreteri Clare Baker, La Repubblica dış muhabiri Marco Ansaldo, Ermeni gazeteci Hamo Moskofian, Kadın hakları savunucusu ve insan hakları avukatı Margaret Owen, Güney Afrika Kürt İnsan Hakları Eylem Örgütü Başkanı Mahmoud Patel, Norveçli politikacı, şair-yazar JanBojer Vindheim, Norveç İşçi Komünist Partisi’nden Johan Petter gibi çok sayıda isim izledi. 

Kürtleri yalnız bıraktık

Belçika’dan Yeni Flaman İttifakı Milletvekili Koen Metsu yakın zamanda Rojava’da olduğunu belirterek izlenimlerini paylaştı: "Gece yatakta Türk bombardımanını duyuyordum. Bu bir işgal ve Batı yüz çeviriyor. Bu bitmeli. El Hol dünyadaki en berbat yer şu an. Bir tanıdığım ordaydı. 'Orada burka giyen belli kadınlar var' diyordu. Şimdi bütün kadınlar burka giyiyor. Cesur Kürtler hala orada savaşıyor ama maalesef DAİŞ ele geçirmiş durumda bu kampı. Kürt halkını Rojava’da desteklemeliyiz. Kampı korumak için tüm imkanlara sahip olmalılar. O kampta gördüğüm yeni bir İslam devleti hilafeti. Maalesef durum kötü. Kürtleri yalnız bıraktık. Onlar kurtardı, ama destek vermedik. Hastanede benim yaşımda insanlar kollarını, bacaklarını kaybetmiş, ki ben çok da genç değilim. Buna rağmen bana dediler ki, 'siz de bizim için bunu yapardınız'. Ne kadar mütevaziler. Onlara yardım etmeliyiz.”

­Kürtlerin dosta, desteğe ihtiyacı var

İngiltere’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kampanyası içerisinde yer alan Unite Sendikası’nın Uluslararası Direktörü Simon Dubbins: ABD’ye güvenilmeyeceği uyarılarına kesinlikle katılıyorum ama gerçek şu ki, Kürtlerin dosta, desteğe ihtiyacı var. Biden yönetimi salt kurumsal yaklaşımlara dönmekle yetinse bile, bir fırsat teşkil ediyor. Şu anlaşılmalı; Türkiye kontrolden çıktı. Türkiye etnik temizlik yapmış bir ülke. Türkiye’ye ABD’den, Kürtlerle uzun vadede masaya oturması doğrultusunda güçlü bir mesaj verilebilir. Bu yüzden üzerimize çok büyük görev düşüyor. Uluslararası baskıyı maksimize etmeliyiz. Biden’ın bu yönde her hamlesini desteklemeli ve daha da ileriye götürmeliyiz. Türkiye’yi yeniden aklıselim bir yola koymalıyız.

DİLAN NARİN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.