Biden’i beklerken…

Metin YEĞİN yazdı —

  • Büyük komplo kurucuları gibi hissediyoruz kendimizi ama karşı dairedeki komşuyla bile, kısa, uzun ve orta dalga boyu, hangisiyle yapıyorlarsa artık, atmosferde dolaşan bir uyduyla ancak konuşabildiğimiz, bir kifayetsizlik içindeyiz.  

Kapatılmış evlerimizde, farklı saatler, günler ve farklı emirler ve kararlarla, her gün hepimizin bildiği gibi yani aslında hiç bilmediğimiz sayılar açıklanıp, ona göre özgürlük musluğumuzu kısıp açtıkları ya da her çocuğun yaptığı, oturma odası lambalarını açıp kapatır gibi, teneffüsler ve ziller misali, bahçeye ve markete çıkarılıp ve yine eve kapatıldığımız bu günlerde Biden’ı bekliyoruz.

Pencere kenarına doğru yanaştırdığımız masalarda ekmek kırıntılarını, umarsız yere döküp, yeni başkanın. Her atadığı bakandan, danışmandan, iskambil falları açıyoruz acaba neler gelecek başımıza…

Sanırım, son yüzyıldır hiç bu kadar, insanlığın özne olmadığı, kendine ilişkin bu kadar az karara katılabildiği ya da etkileyebildiği bir zaman olmadı. Pandemi onların ekonomilerini, sistemlerini parçalayıp, bir yandan devlet denilen kurumların aslında ne kadar acziyet içinde olduğunu bize gösterirken öte yandan, bizim ne kadar da daha beceriksiz olduğumuzu ortaya çıkarıyor. Aslında tek sahibi olduğumuz şey, sokaklar, her şeyin dışında bir de virüsün hayatımızın ortasına oturmasıyla neredeyse tamamen elimizin altından kaçtı. İnsan soluklarından oluşan dayanışmalarımız, sloganlarımız maskelerin altında daha da az duyulur oldu.

Şimdi radikal bir tekelin bize ne kadar müsaade edeceğini, konuşmalarımızın ne kadarını, başkalarına, egemene, satıcıya yani ne işine ve kim işine gelirse, ne kadar isterse verip vermeyeceğini ölçmeye çalışıyoruz; ‘What’s up’ mı ‘Telegram’ mı, ‘Signal’ mı daha çok sızdıracak bizi diye.

Sanki konuştuklarımız büyük sırlar ve sanki düşüncelerimizi mesela yazarak anlatmaya çalıştığımızda çok kişi bizi okuyormuş gibi, amcaoğlu ile konuşmamızın hangi radikal tekel tarafından, istenirse birilerine verilebileceğini tartışıyoruz hararetle.

Büyük komplo kurucuları gibi hissediyoruz kendimizi ama karşı dairedeki komşuyla bile, kısa, uzun ve orta dalga boyu, hangisiyle yapıyorlarsa artık, atmosferde dolaşan bir uyduyla ancak konuşabildiğimiz, bir kifayetsizlik içindeyiz.  

Mesela sadece onlar değil biz de artık elektriksiz hiçbir şeyiz…

Oldukça karamsar bir yazı mı oldu? Hiç benim yazılara benzemeyen, bilmiyorum ama gerçeklik ayaklarımızın dibinde, neşemiz sadece dijital kanal komedyenlerinin, uçup giden sözlerine kaldıysa, karamsar olmak dışında geriye kalan tek şey ‘Polyana’ olmak sanırım.

Biden’ı bekliyoruz şimdi. Bakalım ne olacak? Seyrediyoruz…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.