Bir NATO zindanı olarak İmralı

Meral ÇİÇEK yazdı —

  • 15 Şubat Devletlerarası Komplo özünde nasıl bir NATO-Gladyo operasyonu olarak tasarlanıp gerçekleştirildiyse, İmralı cezaevindeki tecrit ve işkence sistemi de bir NATO modeli olarak geliştirilip son 22 yıldır gece-gündüz uygulanmaktadır. 

Eastern State Penitentiary, bir zamanlar dünyanın en ‘ünlü’ cezaeviydi. Bunun sebebi, tarihin en meşhur mafya lideri olarak tanınan Al Capone’nin bir süre burada hapis yatmış olması değil. ABD’nin Philadelphia eyaletinde bulunan bu hapishane, tecridin sistematik bir biçimde uygulandığı ilk ‘ıslahevidir’. Daha doğrusu tecrit ve işkencenin bir sistem olarak inşa edildiği ilk zindandır.

1829’da kapılarını tecrit ile ‘ıslah’ edilmesi gereken ‘suçlulara’ açtığında mimarlık harikası olarak değerlendirildi. Dışarıdan bakınca Ortaçağ’daki kaleleri anımsatan ve böylece tutsakları daha yolda korkutmayı amaçlayan bu cezaevi, kalın ve yüksek duvarların ardında ise bir merkeze bağlı 7 ince uzun bloktan oluşuyor. Jeremy Bentham’ın 1785’te “bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modeli” diye tasarladığı Panoptikon (pan = bütünü, opticon = gözetlemek) hapishane inşa modelinin uygulandığı ilk yapılardandır. Tecrit hapishanelerinin prototipidir. Tek kişilik hücrelerde tutulan tutsakların kendi aralarında ve dışarıyla iletişimi kesinlikle yasaktı. Her hücrenin kendi dar havalandırma bölümü vardı. Böylece günde 1 saatlik havalandırmada da tutsakların görüşmesi önlenmiş oluyordu. Görüş ve ziyaret hakkı diye bir şey yoktu. Okunmasına izin verilen tek kitap İncil idi. Tutsaklar zorunlu durumlarda hücrelerinden çıkartıldıklarında ise cezaevinin içini göremesinler diye kendilerine yüz maskesi takılıyordu.

Eastern State Penitentiary, yani Doğu Eyalet Hapishanesi İmralı’nın da prototipidir. Hatta İmralı tecrit ve işkence sisteminin ‘yerli ve milli’ değil de, son derece Amerikan olduğunu gözler önüne seriyor. 15 Şubat Devletlerarası Komplo özünde nasıl bir NATO-Gladyo operasyonu olarak tasarlanıp gerçekleştirildiyse, İmralı cezaevindeki tecrit ve işkence sistemi de bir NATO modeli olarak geliştirilip son 22 yıldır gece-gündüz uygulanmaktadır.

İmralı’da Önder Apo’ya karşı yürütülen tecrit ve işkence sistemi günümüzde bu haliyle dünyanın hiçbir yerinde uygulanmıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bir insan yıllarca tek başına bir ada cezaevinde tutulmadığı gibi, tutsakların sahip olduğu en temel haklar (görüş, telefon, mektup vb. hakkı gibi) bu denli pervasızca ortadan kaldırılmamıştır. Bunun ne tarihte ne günümüzde başka bir örneği yoktur. Bu anlamda Önder Apo’ya karşı uygulanan tecrit ve işkence sistemi benzersizdir.

Bu sistemin arkasında sadece faşist TC duruyor olsaydı 22 yıldır aralıksız bir şekilde yürütülen mücadele bu sistemi büyük ihtimalle yıkmıştı. Ama bu sistemin arkasında başta ABD olmak üzere NATO, yani kapitalist hegemonyanın kendisi duruyor. Son Türkiye ziyaretinde İmralı’ya gitmeyen CPT’nin tavrının altında da bu gerçek yatıyor.

O nedenle 15 Şubat devletlerarası komplonun 22. yıldönümünü karşılarken İmralı tecrit ve işkence sisteminin devletlerarası gerçeğinin daha iyi kavratılması ve giderek daha fazla uluslararasılaşan Önder Apo’ya Özgürlük mücadelesinin bu doğrultuda yükseltilmesi önemlidir. İmralı sisteminin yıkılması için, bu devletlerarası konseptin ardındaki güçleri kapsayacak bir mücadelenin koşulları her zamankinden daha müsaittir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.