8 Mart 2022'nin anlattıkları

Meral ÇİÇEK yazdı —

Avrupa’da düzenlenen 8 Mart eylemlerinde kadın devrimi yazılı dövizlerin çokluğu önemliydi. Bu da Rojava’da yükselen kadın devriminin çok somut bir talep ve çözüm perspektifi olarak dünyanın dört bir yanına yayıldığını gösteriyor.

Bir 8 Mart’ı daha geride bırakırken bu eylem gününde salt ülkemiz Kürdistan’da değil, dünyanın farklı bölgelerindeki kadınların nasıl bir mesaj verdiğine bakmak özgürlük mücadelemiz açısından büyük önem arz ediyor. Kadınlar bu yılda hangi sloganları yükseltti, gündemlerinde hangi konular vardı, neleri talep ettiler? Eylemler hem nicelik hem de nitelik bakımından nasıl geçti? Ve dikkat çekici ayrıntılar nelerdi? 

Unutmadan: Ana akım basın hala ‘seçici’, bağımsız kadın basını ise henüz yeterince örgütlü değil; o nedenle dünyanın her yerinden 8 Mart eylemlerine dair haber ve görüntülere ulaşamıyoruz ne yazık ki. Dolayısıyla haber ajanslarının servis ettiği fotoğraflar üzerinden değerlendirme yaparken haberdar olmadığımız çok güçlü 8 Mart etkinliklerinin de düzenlendiğini göz önünde bulundurmalıyız. 

Bu yılki 8 Mart’a dair temel işaretler aslında geçtiğimiz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde verilmişti; hem gündemler hem talepler hem de militanlık bakımından. 2021’de 25 Kasım eylemlerinin hem oldukça kitlesel hem de güçlü mesajlarla geçtiği ülkelerde kadınlar 8 Mart’ta da her türlü sömürüye karşı isyan bayrağını yükseltti. Bunların başında Kürdistan yanı sıra Latin Amerika ülkeleri Şili, Meksika ve Arjantin geliyor. Bu elbette öylesine bir durum değil; eylemler söz konusu bölgelerdeki kadın mücadelesi ve örgütlülüğü düzeyini yansıtıyor. Arjantin ve Meksika’daki kadınlar, erkek egemen sistemin çok ağır katliam politikalarına karşı son dönemde başarılı mücadeleler yürütüp sonuç aldılar. İki ülkede de yakın zamanda kürtaj hakkı yasallaştı. 2019 25 Kasım’ında Las Tesis dans performansları bütün dünyaya yayılan Şilili kadınlar, yeni seçilen sol hükümetin yarısından fazlasını oluşturuyor. Başkent Santiago’da yapılan ve on binlerce kadının katıldığı eylemde taşınan ana pankartta ise ‘Emekçi kadın mücadelesi halk demokrasisini inşa ediyor’ yazılıydı. Dolayısıyla Şilili kadınlar 8 Mart’ta demokrasi mücadelesine öncülük iddialarını da ortaya koydu. 

Barcelona/foto: AFP

Latin Amerika’daki 8 Mart eylemlerinde öne çıkan konuların başında kadın kırımı ve kadına yönelik şiddet geldi. Meksika ve Ekvador’da kadınlar polisle çatıştı. Meksika’nın başkentinde eylemciler Devlet Sarayı’nın etrafına örülen duvarları yıkmaya çalıştı zira günde ortalama 10 kadın ve kız çocuğunun katledildiği ülkenin Cumhurbaşkanı o gün Saray’da 8 Mart vesilesiyle kendini aklamayı amaçlayan bir basın toplantısı düzenledi. Benzer bir şeyi kadın düşmanı politikalarıyla bilinen Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro da yaptı; etrafında bir grup kadın toplayıp kendini ‘kadın dostu başkan’ diye sunmaya çalıştı. 

Meksiko/foto:AFP

2008 yılında kadın kırımının suç kapsamına alındığı Guatemala’da kadınlar, devlet gözetimindeyken yakılarak öldürülen 56 kız çocuğu için öfkelerini haykırdı, şiddet faili erkeklerin ad ve fotoğraflarının basılı olduğu ‘Dikkat’ başlıklı afişler astılar. Bir başka Güney Amerika ülkesi olan Kosta Rika’da da devletin kadına yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının işbirlikçisi olduğu vurgulandı. 

Avrupa ülkeleri arasında en kitlesel eylemlerin yapıldığı ülkeler, tıpkı 25 Kasım’da olduğu gibi, İspanya, İtalya, Fransa ve kısmen de İngiltere oldu. Eylemlerde Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik sürdürdüğü savaş nedeniyle savaş karşıtı mesajlar verildi. Fransa’daki eylemlerde cinsiyetçilik, cinsel şiddet ve eşitliğe karşı sloganlar yoğunluktaydı. Ülkede özellikle tecavüz kültürü ve bunun karşısındaki adaletsizlik kınandı. Taşınan pankart ve dövizlerle her türlü şiddet ve eşitsizliğin kaynağı olarak ataerkil sistemin adı konuldu, ‘Ataerkillik = Kapitalizm + Savaş’ sloganı dikkat çekti. Londra’da kadınlar ‘Yaşamak istiyoruz’ yazılı ana pankartın arkasında yürüyerek İngiltere’deki kadın katliamlarına ve eril şiddeti kınadı. Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de de binlerce kadının katılımıyla düzenlenen 8 Mart yürüyüşü ilgi çekiciydi zira şahsen burada bu denli kitlesel ve genç bir kadın mücadelesinin olduğunu bilmiyordum. 

Şili/foto: AFP

Avrupa’da düzenlenen 8 Mart eylemlerinde benim en çok dikkatimi çeken nokta ise kadın devrimi yazılı dövizlerin çokluğu oldu. Hamburg’da ‘Kadın grevi ve devrim için’, Roma’da ‘Özgürlük ve devrim’, Toulouse’da ise ‘Devrim ya kadın devrimi olacak ya da hiç olmayacak’ yazılı pankartlar özgürlük sorununun bir tek devrimle çözülebileceği bilincinin ne kadar yayıldığını gösteriyor. Ki binlerce kilometre uzaktaki Meksika’da da ‘Devrim feminist olacak’ ya da ‘Feminizm devrim demek’ yazılı dövizler taşındı. Bu ise Rojava’da yükselen kadın devriminin çok somut bir tahayyül, talep ve çözüm perspektifi olarak dünyanın dört bir yanına yayıldığını gösteriyor. Dolayısıyla bu yılki 8 Mart eylem ve etkinliklerini ‘Devrimimizi savunacağız, toprağımızı özgürleştireceğiz’ şiarı ile gerçekleştiren Rojava ve Kuzey Doğu Suriye’deki kadınlar ile Akdeniz bölgesindeki veya Güney Amerika’daki kadınlar arasındaki yakınlığı gösteriyor. 

Amed

Ortadoğu bölgesinde ise 8 Mart’ta kimi yerlerde gerileme kimi yerlerde ise gelişme kendini gösterdi. Örneğin Lübnan’da bu yıl merkezi bir yürüyüş düzenlenmezken Başûrê Kurdistan şehirlerinde kadın örgütleri, artış gösteren kadın kırımını kınayan eylemlerde buluştu. Bu önemli bir husustur zira burada bir yanda liberal sistemin kadın dernekleri üzerindeki etkileri hala çok güçlüdür – Hewlêr’de Hükümet Kadın Dairesi’nin 8 Mart’ta pasta kestirmesi buna örnektir – diğer yanda kadın örgütleri hala 8 Mart’ta ortak eylem ve etkinlik düzenleme pozisyonuna ulaşmış değil. İran’da 8 Mart yasaklı iken Rojhilat’ın bazı bölgelerinde kadınlar yaratıcılıkla bir araya gelip taleplerini yükseltmeyi bildi. Sudan’da kadınlar, Rojava’ya benzer bir şekilde, devrimlerini savunmak için alanlara döküldü ve ‘Devrimimiz diktatörlük, erkeklik, ırkçılık, kapitalizm ve sınıfçılığa karşı’ yazılı pankart ile yürüdü. Filistin’de Kadınlar Birliği öncülüğünde kadın siyasi tutsakların esir tutulduğu cezaevleri önünde dayanışma eylemleri düzenlendi. 

Pakistan’da da oldukça kitlesel yürüyüşler yapıldı. Burada dikkat çekici olan nokta, özgürlükçü ve demokratik kadın örgütleri ile dinci örgütlemelere mensup kadınların ayrı ayrı eylem yapmış olması. Lahor’da İslamcı partiler üyesi binlerce kadın ‘Kadınlara Şeriat ve anayasal haklar tanınmalı’ ve ‘Müslüman kadın hakları kabul edilsin’ sloganı altında yürürken, aynı şehirde gerici erkekler 8 Mart vesilesiyle etkinliğin düzenlendiği bir salonu basıp şiddet uygulamak istedi. Pakistan’daki diğer 8 Mart eylemlerinde öne çıkan temel konular cinsiyetçilik, eril şiddet ve eşitsizlikti. Hindistan, Bangladeş ve Nepal gibi Asya ülkelerinde eşit haklar talebi öne çıktı. Hindistan’ın kırsal bölgelerinde köylü kadınlar hem kadın hakları hem de çiftçi hakları için eylemlerde buluştu. 

İstanbul/foto:AFP

Afrika ülkesi Nijerya’da kadınlar toplumsal cinsiyet ve eşitlik yasasının meclis tarafından reddedilmesini protesto edip, kanunun kabul edilmesini talep etti. Savaşın ağır izlerini taşıyan Sierra Leone’de kadın sünnetinin hala yoğun bir şekilde uygulandığına dikkat çekilip buna son verilmesi istendi. 

ABD’de düzenlenen 8 Mart eylemlerinin ana talebi ise kürtaj hakkı üzerindeki her türlü sınırlamanın kaldırılması idi. Bu yönüyle kadınlar kadının bedeni üzerinde hak iddia eden ve bunu din ile gerekçelendiren yobaz harekete karşı seslerini yükseltti.  

Bir bütün olarak bakıldığında dünyanın hemen hemen tümünde genç kuşağın kadın hareketindeki yerini giderek daha yoğunluklu aldığını görebiliyoruz. Kadın mücadelesinin siyasi parti, sendika ve devletin yoğun etkisinin altında olduğu bölgelerde bu böyle olmazsa da genel olarak kadın hareketinin gençleşmesinden, daha doğrusu kuşaklar arası niteliğinin güçlenmesinden söz edilebilir. 8 Mart eylemlerinde kendini ortaya koyan bir diğer nokta ise kadınların örgütlülük düzeyidir. Şöyle ki her eylem bir örgütlülüğü yansıtır.

Her 8 Mart eyleminin ardında haftalar, hatta aylar süren kolektif emek ve hazırlık süreçleri var. Eğer farklı yapılardan yüzlerce, binlerce, on binlerce kadın hem ortak hem özgün pankartlarla eylemde buluşuyorsa, bu bir örgütlülüktür. Kadın mücadelesinin değiştirici niteliğini güçlendirebilmesi içinse bu örgütlülüğün yükseltilmesi gerekiyor. Öbür türlü kadın devrimi slogan olmanın ötesine geçmez. Brezilya’nın başkenti Rio’daki eylemin ana pankartında yazıldığı gibi, ‘Birlikte muazzam güçlüyüz’.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.