BM: Pexşan, Kürt olduğu için ceza aldı
Kadın Haberleri —

Pexşan Ezîzi
- BM Azınlık Sorunları Özel Raportörü Nicolas Levrat: Pexşan Ezîzî'nin Kürt olması nedeniyle davaya müdahil oldum. Ezîzî'nin kadın ve Kürt olmasının yanında, ceza almasının nedenlerinden biri de Kürtlerin İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de yaptığı faaliyetlerdir.
- Ezîzî’ye verilen cezanın gözden geçirilmesine karar vermenin ve sesimizi duyurmanın ötesinde, doğrudan müdahale etme yetkimiz yok. Bu davada adil bir yargılama yapıldığına dair elimizde bir kanıt yok. Bildiğimiz kadarıyla suçlama, bu cezayı haklı çıkaracak kadar ağır görünmüyor.
Kürt gazeteci ve aktivist Pexşan Ezîzî, 4 Ağustos 2023’te Tahran'da ailesiyle birlikte seyahat ettiği sırada İran güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. 11 Aralık 2023'te "İran hükümetine karşı silahlı faaliyetlerde bulunmak" iddiasıyla tutuklandı, Tahran Devrim Mahkemesi 23 Temmuz 2024'te aynı suçlamalardan idam cezası verdi. İran Yüksek Yargı Konseyi, 2025'in Ocak ayı başında idam cezasını onadı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörleri, 14 Ocak'ta Pexşan Ezîzî'ye verilen idam cezasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek cezanın kaldırılmasını istedi. Avukatların yeniden yargılama talebinde bulunmasıyla cezanın infazının yürütülmesinin durdurulmasına karar verildi. Ancak, Ezîzî'nin tutukluluğunun devam edilmesi yönünde karar alındı.
Pexşan Ezîzî'nin idam kararının durdurulması çağrısında bulunan ve çocuk, kadın, idam, insan hakları, azınlıklar üzerine çalışma yürüten 11 kişilik BM İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörleri arasında yer alan BM Azınlık Sorunları Özel Raportörü Prof. Nicolas Levrat, konuyu MA’ya değerlendirdi.
BM İnsan Hakları Konseyi'ne bağlı raportörlerin üye devletlere müdahalede bulunma yetkisi olmadığını hatırlatan Levrat, yapabildikleri şeylerin rapor hazırlamak ve hazırlanan raporlar üzerinden ülkelerle diyalog kurarak sorunlara ilişkin iyileştirmelere gidilmesini sağlamaya çalışmak olduğunu ifade etti.
Kadınları özellikle hedef alıyor
Ezîzî'nin Kürt "azınlık" mensubu olması nedeniyle davaya müdahil olduğunu belirten Levrat, "Tartıştığımız vakada söz konusu olan Kürt azınlığına mensup bir kadın. Yani benim müdahil olmamın sebebi kadın olması değil, Kürt olması. Ancak İran rejiminin kadınları özel olarak hedef aldığı da bir gerçek. Dolayısıyla Ezîzî'nin bir kadın olması, Kürt azınlıktan olmasının yanında, ceza almasının nedenlerinden biri de tam olarak Kürtlerin yaşadığı İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de yaptığı faaliyetlerdir. Bu, İran'daki Kürt azınlığın durumunu özetliyor" ifadelerini kullandı.
Yargılama adil değil
Özel raportörler olarak Ezîzî'ye verilen idam cezasına İran'ın da uygulamakla yükümlü olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni ihlal etmesi nedeniyle tepki gösterdiklerini ifade eden Levrat, "Ancak yine de bu cezanın gözden geçirilmesine karar vermenin ve sesimizi duyurmanın ötesinde, doğrudan müdahale etme yetkimiz yok. Ölüm cezası genel uluslararası hukuka aykırı değil. Birçok ülkenin bu cezayı kaldırmış olması, çok olumlu; ancak hala birçok ülkede var ve biz, sadece buna karşı uyarılarda bulunabiliriz. Bu davada ise adil bir yargılama yapıldığına dair elimizde bir kanıt yok. Bildiğimiz kadarıyla suçlama, bu cezayı haklı çıkaracak kadar ağır görünmüyor" diye konuştu.
BM'ye üye olabilmek için bir devlete sahip olunması gerektiğini hatırlatan Levrat, Kürt halkının bu nedenle bağlayıcı bir anlaşmaya tabiî olmadığını söyledi. Levrat, BM Genel Kurulu tarafından 1992'de Ulusal veya Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Haklarına Dair Beyanname'nin yayınlandığını, ancak bir anlaşma olmadığı için ülkelerde yaşanan azınlık sorunlarına birebir müdahale edilemediğini anımsattı.
Kürtlerin durumu zor
Levrat, "Özel bir raportör olarak yapabileceğimiz şey, bize ulaşan iddialara tepki vermektir. Her gün insan hakları ihlali iddiaları alıyoruz, heyete dayanarak araştırma yapıyoruz ve iddianın ciddi olduğuna karar verirsek, ilgili devletle temasa geçip açıklama isteyebiliriz ve diyaloğa gireriz. Özerk bir gücümüz yok. Hükümetlerle birlikte çalışmak zorundayız. Ve eğer hükümet bizi, BM Konseyi'ne sunulması gereken raporumuzu almayı kabul ederse, benim durumumda azınlığın durumunu iyileştirmek için yollar bulmaya, devleti uygulamalarını iyileştirmeye ikna etmeye çalışabiliriz. Ama ne yazık ki Kürt azınlık için ülkede bulundukları durum çok kötü ve bu konuda hükümetle işbirliği yapmak zor" şeklinde konuştu.
Elimden geleni yapacağım
İran rejiminin şimdiye kadar yapılan önerilere karşın olumlu bir adım atmadığını kaydeden Levrat şunları söyledi: "İnsan hakları, kadın hakları ve özellikle de Kürtler de dahil olmak üzere bazı azınlıklarla ilgili olarak İran'da durumun ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ve yine İranlı yetkililerle diyalog kurmaya çalışıyorum, çünkü durumu iyileştirmenin en etkili yolunun bu olduğunu düşünüyorum. Ancak bu kolay değil. Ve yine adım adım ilerleyen bir yaklaşım deniyorum. Bunun kısa vadede olağanüstü etkiler yaratmayacağını biliyorum, ancak en azından görev sürem boyunca bazı olumlu etkiler yaratacağını umuyorum." AMED
* * *
Tamamen intikam
Avrupa Parlamentosu Üyesi ve İran İşleri Sorumlusu Hannah Neumann, sanal medya hesabı üzerinden Pexşan Ezîzî ve Werîşe Muradî hakkında verilen idam cezaları hakkında mesaj paylaştı.
Pexşan Ezîzî ve Werîşe Muradî’ye verilen idam cezalarının durdurulması çağrısı yapan Hannah Neumann, “Her iki Kürt kadın da kahraman olarak tanınıyor ancak İran tarafından verilen idam cezası ile karşı karşıya kaldılar. İran tarafından verilen idam cezası intikamdan başka bir şey değil. Bu karar kadınlardan, Kürtlerden ve ‘Jin, Jiyan, Azadî’ devriminden alınan intikamdır” dedi.













