‘Bu hava ilk defa oluşuyor’


Almanya’dan seçim notları - 4 / HANNOVER
Hannover, Niedersachsen (Aşağı Saksonya) Eyaleti’nin başkenti. 500 binin üstünde nüfusuyla Almanya’nın büyük kentlerinden biri. Kent ve çevresi, Türkiye ve Kuzey Kürdistanlılar için de önemli bir merkez. Öyle ki, Hannover’de oy kullanabilecek 108 bin seçmen bulunuyor.
Hannover, Kürdistanlılar açısından polisin baskılarıyla anılan bir kent. PKK yasağından kaynağını alan kriminalizasyon, kentte oldukça etkili. Neredeyse hiçbir Türkiye ve Kürdistanlı demokratik kurumun kentte bürosu yok. Demokratik Kürt Toplum Merkezi de yaşanan sorunlardan dolayı kapatılmak zorunda kalmış; şimdi yeniden açma arayışı var. Fakat seçim çalışmaları, çok değişik kesimlerden insanları bir araya getirerek Türkiye ve Kürdistanlıların adeta havasını değiştirmiş durumda. Belki bir mekan yok; ama “yapmak isteyene” sorun da yok! Şehrin en işlek yerine HDP çalışmaları için kullanılmak üzere küçük bir konteyner kurulmuş. Birçok merkezde yerleşik mekanlarda olmayan heyecan, bu küçücük konteynerde kurulu HDP Seçim İrtibat Bürosu’nda direkt göze çarpıyor.
Büro önü sohbeti
Büro önündeki sandalyelerde, “Biz’ler”le oturup sohbet ettik. Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) Konseyi Üyesi Metin Akçiçek, Avrupa Sürgünler Meclisi (ASM) yöneticisi Selma Metin, Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu (FİDEF) temsilcisi Kemal Çelik, Avrupa Demokratik Haklar Federasyonu üyesi Zeynel Deniz ve Hannover Seçim Koordinasyonu Sözcüsü Mesut Sarımaden’le oturup kentteki seçim çalışmalarını, HDP’nin bu çalışmalara kattığı “yeni ruhu” konuştuk. Şunu söylemeden geçmeyelim: Hannover’de gerçekten “örnek” olarak değerlendirilebilecek kadar iyi bir ruh oluşmuş. Şimdiye kadar bazı eylem birlikteliklerinin ötesinde “birlikte iş yapma” kültürüne sahip olamamış insanlar, çalışmanın “eşit özneleri” olarak HDP’ye sahip çıkıyor. Hal böyle olunca da kentteki heyecan, gözlerden sözlere dek her yere yansıyor.
Kentteki seçim çalışmalarının başlangıcında değişik çevrelerden 50 kişi bir araya gelmiş ve harekete geçme kararı almış. Öncelikle hiç ulaşılamayan kesimlere nasıl ulaşılacağını tartışıp bu yönlü kararlar almışlar. Ardından komiteler, komisyonlar oluşmuş ve ilk çalışmalar, “seçmen kaydı“ olarak başlamış. Ardından propaganda çalışmaları gelmiş; şimdiyse temel gündem, seçmenleri sandığa taşıma.
‘HDP herkese anlatılabiliyor’
Kemal Çelik, FİDEF yöneticisi. Mustafa Suphilerin TKP’sinin geleneğinden geliyor. Volkswagen işçisi. HDP’yle birlikte Kürt Özgürlük Hareketi’yle diğer demokratik güçlerin kaynaştığını, bir demokratik mücadele ruhu oluştuğunu belirtiyor ve ekliyor: “HDP seçimlere katıldığı için herkes demokrasiyi tartışabiliyor. Şimdi MHP’liler bile HDP sayesinde demokratikleşmeyi konuşuyor. Yeni Yaşam projesi, Türkiye siyasetini değiştirdi. Geçenlerde fabrikada işçilerle yaptığımız sohbette de gördük bunu. Her kesimden işçinin en önemli gündemi HDP oldu. Belki hepsi oy vermeyecek ama bu yönlü bir kanalın açılması da önemli oldu.”
Çelik, HDP’nin “herkese” anlatılabiliyor olmasını, kriminalizasyon duvarını aşmayı çok önemsiyor, “HDP’yle birlikte artık dertlerimizi herkese anlatabiliyoruz. Daha önce konuştuğumda dinlemeyen insanlar, şimdi HDP’yi tartışıyor” diyor.
‘HDP bölünmeleri aşıyor’
ATİK Konseyi Üyesi Metin Akçiçek ise, “Ülkemizdeki mevcut düzen, ezilen halklarımız içinde ciddi kutuplaşmalar yarattı. Toplumu böldü. Bu bölünmenin önüne geçebilmek için böyle projelere ihtiyaç var” diyor ve devam ediyor: “Sistemin değiştirilmesi gerekiyor. Bunun için de sistemin saldırılarına maruz kalan tüm kesimlerin ortak hareket etmesi zorunlu. HDP projesi bunun vesilesi olması açısından bizim açımızdan önemli.”
Akçiçek, Kaypakkaya geleneğinden gelen biri olarak seçimlerin gerçek bir çözüm olmayacağını, ezilenlerin kurtuluşu için daha köklü çözümlerin gerekli olduğunu da belirtiyor, “Fakat” deyip ekliyor: “HDP’nin meclise girmesi de buna yönelik bir adım olacak. Ama bu adımı önemsiyoruz, büyütülmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Akçiçek’in cümleleri içinden belki en güzeliydi: “Belki farklılıklarımız var ama bunlardan daha fazla ortak noktamız var. Her şeyden önce kader birliğimiz var. Ezilenin ezilenden başka dostu yok. HDP’yle oluşan, ezilenlerin dostluk ve yoldaşlık havası.”
HDP projesinin Türkiye solundaki bazı Kemalist yaklaşımlarda da kırılmalar yarattığını vurguluyor. Bunun sonuçlarının Hannover’de de olduğunu söyleyen Akçiçek, “Şimdi birlikte iş yapmanın ayrı bir ruhu, güzelliği var. Bu havaya ihtiyacımız var” diyor.
Sürgünlerin umudu
Selma Metin, sürgün bir kadın. Eski bir Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) gönüllüsü. Avrupa Sürgünler Meclisi yöneticisi. Bir sürgün ne yaşarsa, o da bir eksik olmadan yaşamış. HDP çalışmalarını anlatırken gözleri parlıyor, “HDP’yle birlikte yüreğimizden taş kalktı” diyor ve devam ediyor: “Bizim için yeni bir dönem başlıyor. Bunun bir yanı seçim ama diğer yanıyla bu, kendimizle yüzleşmenin yaşandığı bir dönem. Çok ciddi, değerli bir deney. Bugüne kadar karşı karşıya gelmiş, zaman zaman çatışmış kişiler ve kurumların birbirine dokunuyor olması, ortaklaşıyor olması, çok önemli. Bu deneyim, insanın politik perspektifinin yanında kişiliğini de geliştiriyor.”
‘Kadınlar politika tartışıyor’
Selma Metin’in önemsediği bir diğer konu ise, doğal olarak kadın temsiliyeti. “Bugüne kadar kadınlar hep mücadele etti ama kadın olarak değil” diyor, ekliyor: “Hannover’de de bu yaklaşımın somut sonuçları oldu. Kadınlar da politikayı tartışıyor. Bu henüz bir sürecin başlangıcı. Erkek siyaseti halen bizim içimizde de varlığını sürdürüyor. Kadınlar, mücadele ederek kazanacak. HDP, bunun önünü açtı.”
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK) üyesi Zeynel Deniz ise, “Bugüne kadar mücadele ederken bazen meselelere objektif değil sübjektif yaklaşarak günü kurtarma siyaseti izledik” diye başlıyor söze ve özeleştiri yapıyor: “Halkın sorunlarına, işçi sınıfının sorunlarına yeterince vakıf olamadık.”
‘HDP umudun anahtarı’
Deniz, bugüne kadar demokratik kurumların birbirini anlayamadığını, uzak durduğunu, bunun aşılması gerektiğini vurgulayarak devam ediyor: “Geçmişte bizden kaynaklı ortak günahlar vardı. Değişecek. Bir adım atılmış durumda, bunu süreklileştirmek gerekiyor. Emekçileri yeniden umutla buluşturma projeleridir bunlar. HDP de bana göre bir araçtır ve iyi kullanmak lazım. Renkleri bu çerçevede buluşturarak yeniden halka umut olmasının anahtarıdır.”
‘Önyargılar kırılıyor’
Mesut Sarımaden, hapis cezasından dolayı Almanya’ya gelmiş bir genç. Seçim Koordinasyonu’nun sözcülüğünü üstlenmiş. Bunun yanı sıraysa sosyal medyayla ve diğer teknik ihtiyaçlarla ilgileniyor. “Hannover’de HDP ile ilk defa olan neler var” diye soruyor, cevap veriyor: “HDP’yi halkların ve renklerin buluşması için ortak bir adres olarak gördük. Çok değişik kesimlerden destek geliyor. ‘HDP bir Kürt partisidir’ gibi bir damga vurmaya çalışıyorlar; bunu aşmaya çalışıyoruz. Önyargılar da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.”
ATİK’i HDP ruhuyla sahiplenelim
ATİK Konseyi Üyesi Metin Akçiçek, bir şeyi daha hatırlatıyor: ATİK’e yönelen saldırılar... Bilindiği üzere 15 Nisan’da ATİK’lilere yönelik bir operasyonlar dalgası başlamış; 13 kişi tutuklanmıştı. Ardından Avrupa’nın değişik merkezlerinde bu konuda eylemler düzenlendi. Akçiçek, bu eylemlerde bir birlik oluşmuş olsa da, HDP ruhuyla bir sahiplenmenin sağlanamadığı eleştirisinde bulunuyor.
ATİK saldırıları, oldukça önemli. Ardından AGİF’e geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen komployla birlikte düşünüldüğünde, Türkiyeli devrimci örgütlere yönelik bir komplo sürecinin başlangıcı gibi görülebilir. Ayrıca Türkiye’yle ortak yapıldığının düşünülmesine neden olacak çok sayıda done de var. Zira operasyonlarda adı geçen TKP/ML, Avrupa’da ‘terör örgütleri listesinde’ değil. Ancak dava sürecinde örgüt, bir terör örgütü olarak lanse ediliyor; tutuklananlar, TKP/ML ile ilişkili olmakla suçlanıyor. Anayasayı Koruma Örgütü’nün yeni raporunda TKP/ML’nin de bu listeye alınması ve kriminalizasyon dalgasının ATİK’e bağlı derneklere yönelmesi ihtimali mevcut. Bu da bir mücadele gündemi.
Akçiçek, ATİK operasyonlarının demokratik siyaset yapma hakkına saldırı olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Operasyonlar ardından demokratik kurumlar, bize güçlü bir destek sundu. Bunun ilerletilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde daha kapsamlı saldırılar yapılabilir.”
Akçiçek’in bir başka hatırlatması ise oldukça önemli: Tutsak alınanlardan Müslüm Elma, Türkiye hapishanelerinde gördüğü işkenceler neticesinde ciddi hastalıklara yakalanmış durumda. ATİK öncülüğünde 23 Mayıs’ta, Müslüm Elma’nın kaldığı Kempten Cezaevi önünde bir eylem gerçekleştirilecek. ATİK, bütün demokratik kurumları, çevreleri, bu eyleme HDP ruhuna yaraşır bir birlikle destek vermeye çağırıyor.
