Bugün 12 Eylül’den beter

  • 12 Eylül askeri cuntasının tanıkları, günümüzdeki baskıların o dönemden farksız olmadığına dikkat çekerek, sadece yöntemlerin değiştiğini söyledi. 

 

 Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in başını çektiği darbe sonrası aralarında siyasi partiler ve sendikaların da olduğu binlerce sivil toplum örgütü kapatıldı. Darbe sonrası açıklanan resmi verilere göre, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 650 bin kişi gözaltına alındı, 14 tutsak açlık grevlerinde yaşamını yitirdi, 171 kişi sorgu ve cezaevindeki işkence sırasında katledildi, 49 kişi ise sıkıyönetim mahkemelerinin kararlarıyla idam edildi. Ancak, sayıların çok daha fazla olduğu darbe süreci sonrası sıkça tartışıldı. Üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen o gün yaşadıklarını ilk günkü gibi hatırlayan dönemin tanıkları, MA’ya konuştu.

Kürdistan dimdik ayakta

 Dönemin tanıklarından Beyazıt Altınkum, İstanbul 1. Şube’de 30 gün boyunca işkence gördü. 17 yıl ceza verildi. “Darbe yaşandıktan sonra Türkiye ve Kürdistan’da örgütlü olan yapılar geri çekildi” diyen Altınkum, bunun nedenini ise şu şekilde açıkladı: “Kürdistan’da da yapılar ‘bizim gücümüz yok’ diyerek geri çekildi. ‘Örgütlülüğü sağlayarak geri geleceğiz’ dediler. Haklılardı, 84’te geri geldiler. O günden bu güne Kürdistan’daki mücadele dimdik ayakta. Hala ayakta ise bu akıllı tespitin ürünüdür. Tarih Abdullah Öcalan’ın bu akıllı tespitini de yazacaktır.”

Altınkum, bugünkü sürecin Türkiye tarihinin yaşadığı en kötü siyasal, toplumsal süreç olduğunu belirterek, ”12 Eylül’de işkence vardı, insanlar ölüyordu. Bugün ne hikmetse  ‘demokrasi var’ ama olağanüstü bir baskı da var. 12 Eylül’de herkes bu sürecin biteceğini biliyordu, öyle de oldu ama bugün iktidar 20 yıldır kademeli bir şekilde toplumsal muhalefetin üzerinde baskı oluşturarak, sindirme politikası uyguluyor. 12 Eylül’de dahil burjuvazi her istediğini yapabilmiş değildi. Bu dönemde iktidar yapıyor.”

Her dönemin baskı yöntemleri

Darbeden kısa bir süre sonra 96 gün gözaltında kalan ve bu sürecin 90 gününü işkence altında geçiren Süleyman Toklu, her dönemin kendisine özgü baskı yöntemleri olduğuna belirterek, şunları söyledi: “Yargılandığım dönemde gizli tanık ve sahte belge duymadım. Fakat teknolojinin gelişmesiyle isterlerse telefonunuza sahte belgeler yükleyip belge olarak kullanılabiliyor. Yönetim tarafından istemedikleri kişileri bırakmamak için her yola başvuruluyor.”  AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.