Bugün 'Sevgililer Günü' imiş...

Haberleri —

"Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, dünya barışı tanıyacak…" Sri Chinmoy Ghose


Bugün Sevgililer Günü… Ne çok isterdim, aşka dair, sevgi ve sevgiliye dair kelamlar etmek… Ne çok isterdim aşkın tarifini kendimce, yaşanmışlıklarımla anlatabilmeyi. Sevgilinin omzuna yaslanıp, dalgalara meydan okumanın nasıl bir huzur verdiğini, aşkın büyüsüne kapılıp her an taze bir çiçek misali bahar kokusunu hissetmenin nasıl bir ferahlık olduğunu mesela…  Sevgiliyle yağmur altında ıslanmanın keyfini, aşk kapıyı tıklattığında, tüm yürek kapılarını sonuna kadar açmanın nasıl büyük bir cesaret olduğunu…
Mesele bunları yazamayacağımdan değil, sorun çok daha derinlerde… Kanayan bir coğrafyanın çocuğu olmak sanırım aşkı da hapsediyor gizliden gizliye…
Hani dedik ya! Bugün Sevgililer Günü imiş… Unutma şansınız zaten yok, her gün sokakta, televizyonlarda, gazetelerde sevginin nasıl metalaştığı, ambalajlı kağıtlara sarılmış bir şekilde gözümüzün içine sokuluyor…Sevgililer Günü’nün efsanesi de tıpkı diğer özel günlerde olduğu gibi oldukça trajik aslında… Trajedilerin üzerine kutlama yapmakta başka bir travma olsa gerek… Sevgililer Günü’nün ortaya çıkışına dair farklı öyküler olsa da sanırım en çok rağbet gören Aziz Valentine’nin öyküsüdür… Gaddar bir hükümdar aşkı yasaklar, bir aziz bu yasağa karşı çıkar ve cezalandırılır. Ki hazin sona yani ölüme yaklaşan aziz de hizmet ettiği kutsal duygu olan aşkın pençesinde bulur kendini. Ve sonuç, aziz aşkıyla efsane olur ve ölümsüzleşir…
Bu hikayeden yola çıkarak, “nerede o eski aşklar” demeyeceğim. Aşkın eskisi, yenisi olmaz çünkü… Belki sıradanlaşan aşklardan söz etmek gerek biraz… Sevgililer Günü’nü ticari bir alış veriş haline getirenlere isyan etmek gerek…
Sevgililer Günü bahanesiyle cicili bicili eşyaların satışını artırmak yerine, aşka ayıp edenlere veryansın etmek daha doğru değil mi?Mesela aşkın yasaklandığı kadınlar? Gözleri hala oyunda olan, çocuk yaşta, yaşlı ve arızalı adamlara satılan çocuk gelinlere ayıcıklı yastık hediye etmek sizce mutlu eder mi onları?  
Her gün üç-beş posta kocasından, sevgilisinden dayak yiyen kadınlar neden hediye edilen kırmızı donları giysinler ki!
Horlanan, aşağılanan kadın neden tek taş pırlantayı taksın?Kadını salt cinsel bir obje olarak gören erkekler tarafından tecavüze uğrayan kadın, ne yapsın romantizmi?Her gün onlarca kadının öldürüldüğü bir ülkede, hediye edilen çiçeklerin hiçbir anlamı yok… O çiçekler bu durumda sadece mezarlıkları süslerler…
Kapitalizmin önümüze sürdüğü, parlak hediyelerle sevgimizi ölçmemiz isteniyor bizden. Aşk ve sevgi bahanesiyle baskı ve şiddetle iç içe yaşarken hangi hediye bunları unutturabilir ki! Aşk ve sevgi adına girilen yolda kadınlar erkekler tarafından değersizleştirilirken, tek bir güne sığdırılan sevgi sözcükleri aldanmaya yeter mi?Sadakat, vefa, fedakarlık, şefkat, merhamet, sabır gibi kavramlar değirmen taşları arasında öğütülürse, o toplumun bireylerinde aşkta ölür, sevgi de ölür…
Sevginin değil, alışveriş çılgınlığının günü haline gelen “Sevgililer Günü” değil kutlanması gereken, eşit olan sevginin günü kutlanır…
İşte o zaman aşk güzeldir…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.