Cadılar süpürgelerine bindiler, HDP dediler

Rojda YILDIRIM
Ortaçağ Avrupası’nda sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte sistem karşıtı direnen binlerce kadın “cadı” avlarıyla yakılır. Kilise ve engizisyon mahkemeleri eliyle kadın kırımı yapılır. Toplum bir çeşit seri katile dönüştürülerek bu kırıma ortak edilir. Birkaç yüzyıl sonra feminist mücadele başladığında kadınların ilk yaptığı eylemlerden biri de kilise kapılarına uzun bildirgeler asmak olur. Kilise kapılarına çivilenen yazılarda “ey kilise sizden katlettiğiniz, yaktığınız bütün cadı kadınlar adına hesap sormaya geldik...” diye başlayan uzun uzun maddelerle kilisenin kadın suçlarını okurlar. Tarih boyunca katledilen bütün kadınlar adına dönemin devletleşmiş hakim gücü olan kiliseden hesap sorulur ve suçları teşhir edilir.
HDP kadın beyannamesi de günümüzde Erdoğan diktatörlüğünün saray kapısına asılmış bir kadın manifestosu gibidir. AKP’nin 16 yıllık iktidarı boyunca yaptığı kadın kırımı gözler önüne serilmiş, bu zulümden nasıl kurtulunacağının da alternatifi sunulmuştur. Beyanname, kadınlar adına tarihsel olarak bir hesap soruştur.
Tabii sadece HDP değil diğer partiler de 24 Haziran seçim beyannamelerini açıkladılar. Maalesef kadın tutumlarıyla şaşırtan olmadı. CHP’nin laiklik adına kaba bir kadın erkek eşitliğini aşmayan, sistemi değiştirecek temel gücün kadın olduğu gerçeğinden uzak yüzeysel siyaseti, İyi Parti’nin, “anayız, kadınız, bacıyız” söyleminden öteye gitmeyen Akşener profili kadına yaklaşımı geleneksel ölçüler temelinde yeniden güncellemekten öteye gitmemektedir.
AKP’nin 126, CHP’nin 137, MHP’nin 69, İyi Parti’nin 150, SP’nin 79, HDP’nin ise 226 kadın adaya yer vermesi kadına yaklaşım açısından da bir ayna niteliğini taşımaktadır. HDP bütün partileri katlayarak 18 ilde kadınları birinci sıraya taşıdı.
HDP sadece aday sayısıyla değil aynı zamanda özgürlükçü kadın duruşuyla da “biz buradayız” diyerek farkını ortaya koydu. HDP sihirli formülün tarifini yaptı ve “Kadınla Değişir” dedi.
AKP-MHP faşist iktidarını “mafya, racon, KHK” üçlemesiyle tanımlayan HDP’li kadınlar eril ve cinsiyetçi siyasete karşı da en iddialı çıkışı yaptı.
16 yıllık iktidar sürecinin “AKP eşittir ölüm” demek olduğunu bilen kadınlar sadece demokratik siyaseti değil, sistemin şah damarı olan cinsiyetçi karaktere de neşteri vurdu.
HDP sadece en yüksek kadın aday gösterme başarısıyla değil, yıllara varan özgürlükçü ve değiştirici tutumuyla Türkiye’de yaşanan köklü sorunların da çözüm adresi olduğunu bir kez daha gösterdi
AKP-MHP faşist iktidarı tam da bu noktada HDP’nin sadece örgütlü gücünden değil, kadın özgürlükçü çizgisinden, toplumsal perspektifinden korkuyor. HDP’li kadınların çoğunun zindanlarda olması bu korkunun çıplak aynasıdır. Bu iktidarın beslendiği ana damar olan cinsiyetçi, tekçi, erkek-maço-mafya devlet anlayışına karşı HDP “kadınla çözülür” dedi.
Kadın beyannamesi bu anlamda sadece sistemin kanserleşmiş sorunlarını ortaya koymuyor, alternatif çözüm önerileriyle de cıvıl cıvıl ve rengarenk. Mesela Erdoğan’ın bin odalı sarayını şiddet mağduru kadınlar için bir koordinasyon merkezine dönüştürecekler. Düşünsenize; her bir odada kadınlar sanat, edebiyat, spor, konferanslar, çocuklara dönük aktivite yapıyor. O gri, donuk, bürokrasi ve kibir kokan odalar gidecek, o odalar özgürlük kokacak. Türkiye’deki farklılıklar kadar renkli olacak. Çocuklar koşacak, bağırtılar olacak. Ortadoğu’nun bir bilim ve kültür merkezi haline gelecek. Ne de güzel olacak... Asık suratlı, tehditkar, şantajcı, donuk, buz gibi yüzler yerine kahkaha atan, gülen siyaset gelecek.
Tabii HDP’li kadınlar bir de Cumhurbaşkanlığı için eşcumhuru öneriyor, eşit temsiliyeti her alanda uygulayacağı, özgürlükçü bir toplumsal düzen savunuyor. Kısacası AKP faşizminin yaratmak istediği “makul kadın”lar olmayacaklarını, özgür kadınla siyasetin güzelleşeceğini ilan ediyorlar.
Ortaçağda gülmeyi günah olarak gören kilise devlet ciddiyetinin arkasında her türlü zayıflık, yalan, riyakarlık, şiddet ve derin bir yozlaşma vardı. Kadınlar, bir gün dahi yüzü gülmeyen ve Erdoğan’da somutlaşan bu eril “ciddiyete” ve yapılaşmış faşizme karşı tabii ki “kahkahalarıyla” gelecekler..
