Cani şebekeyle hesaplaşmalı
- KJK Koordinasyonu, “Kadın özgürlük mücadelesi, Narin’in gördüğünü göstermelidir. Bu cani şebeke ve politika ile hesaplaşmalıdır” dedi.
KJK Koordinasyonu, dün yaptığı yazılı açıklamada, Narin Güran’ın katledilmesi karşısında yaşadıkları üzüntü, öfke ve isyanın tarifsiz olduğunu belirterek, "Narin’i katleden mekanizma, kadın düşmanlığı, Kürt soykırımına ilişkin yürütülen özel savaş merkezinin, AKP-MHP faşist iktidarı ile birlikte geliştirdiği özel ve sistematik politikasıdır" dedi.
Cinayet olarak çıktı
Bu cinayetin, kendi başına soykırım rejimini, kontrgerilla dairesini, özel harp sistemini açığa vuran acımasız bir cinayet olduğunu belirtilen açıklamada, "Kürdistan’da kadın öncülüğünde gelişen özgürlük bilinci ve yaşamına karşı geliştirilen saldırılar temelinde, toplumu fuhuş, uyuşturucu ve tecavüz politikaları ile çürütme gerçekliğinin Narin şahsında çok acımasız bir cinayet olarak gün yüzüne vurmasıdır. Kınama, protesto, rutin tepki ile taşınamayacak ve geçiştirilemeyecek kadar ağır ve derin bir cinayettir. Narin hepimize bir görev ve sorumluluk bırakmıştır. Rejime ve toplumu çürütme saldırılarına karşı sonuç alıcı bir isyan ve mücadele açığa çıkarmamızı emrediyor" denildi.
Narin'in gördükleri gösterilmeli
Açıklamada, şunları ifade edildi: "Narin’in gözleri, bu çürümeye, kadın özgürlük mücadelesi ve Kürt halkının özgür duruşunu engelleme politikasının sonuçlarına tanıktır; onurlu Kürt halkı ve asla yılmayan dünya kadın özgürlük mücadelesi Narin’in gördüğünü göstermelidir ve bu cani şebeke ve politika ile hesaplaşmalıdır.
Kadın soykırımını temsil ediyor
Narin’in katillerinin ortaya çıkarılması için öncelikle o köyde geliştirilen realitesinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Yaşananlar sömürgeci devletin koruculuk, Hizbulkontra ve DAİŞ gibi paramiliter örgütlemelerinin merkez üslerinden oluşturulması gerçeğiyle alakalıdır. Böylesi merkezlerin devlet-Hüdapar-DAİŞ ortaklık hinterlandında önemli bir karakol olduğu nettir. Toplu mezar, cephanelik ve kontra yerlerden biridir. Sayısız kadın cinayetinin işlendiği yerlerdir. Bu köy, Kürt ve kadın soykırımının temsil model köyüdür: Bu anlamda Narin’in katillerini ortaya çıkarmak, yüzyıllık Kürt soykırım rejimi ve onun özel harp örgütü ile yüzleşmeyi gerektirmektedir.
Çürüme ve yozlaşma
Narin’in gördüğü ve yaşadığı, Hizbulkontranın toplu mezarları, cephaneliği, Kuran kurslarında tecavüz, militarist erkek şiddeti ve AKP-MHP faşist rejiminin kirli savaş aygıtıdır. Narin’in katledilmesinin, kaybedilmek istenmesinin ve 19 gün boyunca bulunmasının engellenmesinin nedeni, bu suç delillerini ortadan kaldırmaktır. Kürt düşmanlığı uğruna Türkiye toplumu adeta bir çürüme ve yozlaşmaya mahkum edilmektedir. Kürtlere, kadınlara soykırım, Türkiye’ye çürüme ve çöküş dayatan bu sistemi reddetmeyi gerektirir.
Bu köye çekenler
Bu köye çökenler, sömürgeci Türk devletinin 90’lı yıllarda serhildanlarla büyük bir ulusal uyanış ve demokratik devrim gerçekleştiren Kürt halkının ve kadınların mücadelesini tasfiye etmek için kurduğu Hizbulkontra ile işlediği 17 bin faili meçhul cinayet şebekesidir.
Türkiye ve Kürdistan’da geliştirilen kadın ve çocuk katliamlarını kişi ve feodal yapı anlayışı ile sınırlı olmadığı, sistematik bir özel savaş politikası olduğu açıktır. Bu katliam, taciz, tecavüz, fuhuş, uyuşturucuya yaygınlık kazanması da bu çok çocuk ve kadın katliamının bir parçasıdır. Bütünlüklü bir duruş ve mücadele ile ses yükseltme ve eylem geliştirmenin gereği vardır. Bu temelde Narin cinayetini aydınlatmak ve çocuklarımızın bu soykırım rejiminden korumak için kadınları ve halkımızı mücadeleyi daha fazla büyütmeye çağırıyoruz.”