Cezaevlerinde değişmeyen gerçek


Kartpostallar bile
"Bize gelen kartpostallarımız renklerinden ve üzerindeki manzaralardan dolayı bizlere verilmiyor. Üzerinde Kürdistan ve Gewer yazılı kartpostallara el konulup verilmiyor. Yine Sayın Abdullah Öcalan'ın İmralı Adası'nda Bakanlık onayıyla çektirdiği fotoğrafa yasak denilip verilmiyor" diye aktaran Muslu, bütün bu uygulamaların keyfi olduğuna işaret etti.
Kelepçeli tedavi
Cezaevinin fiziksel şartlarından dolayı birçok tutsağın hastalığa yakalandığını belirten Muslu, şunları kaydetti: "Burada doktor ve ilaç sorunu var. Hemen hemen her hastalık için ağrı kesici yazılıyor. Düzenli ilaç kullanan arkadaşlarımıza ilaçlar verilmemektedir. Aylar geçtikten sonra hastaneye sevklerimiz gerçekleşiyor. Gittiğimiz hastanelerde ise doktorlar kelepçelerimizi açtırmıyor. Bizler de muayene olmadan geri geliyoruz."
Hasta tutsak Çağır
Hasta tutsak Abdulhaluk Çağır için mektup yazan arkadaşları ise, Çağır'ın durumuna dikkat çekti. Mektupta, "Çağır'ın aldığı rapora göre yüzde 70 oranında görme kaybı yaşıyor. Eğer Çağır tedavi edilmez ise görme kabiliyetini tümden kaybedebilir. Çağır üç defa ameliyat olmasına rağmen gerekli tedavi imkanları sağlanmadı. Çağır tam teşekküllü bir hastaneden aldığı rapora rağmen ATK tarafından 'cezaevinde kalmasında bir sakınca yoktur' denildi. Çağır için tedavi imkânının sağlanması için tahliye edilmesi gerekir. Bundan dolayı kamuoyuna sesleniyoruz" denildi.
Kamera yetmiyor
Afyon Kapalı Cezaevi'nde tutulan Murat Çiftçi ise cezaevinde yaşadıkları sorunları yazdığı mektubunda şunları belirtti: "Cezaevi maltası kameralarla donatılmıştır. Görüşlere çıktığımız zaman ise bizlerin tek tek fotoğrafları zorla çekiliyor. Çekilen fotoğraflarımızın ise kimlere peşkeş çekildiğini bilmiyoruz. Bu uygulamayı kabul etmememize rağmen devam etmektedir. Her görüşte bu uygulama zorla dayatılmaktadır. Bu uygulamadan dolayı bizler de görüşe çıkmıyoruz. Bu uygulama ile görüş hakkımız hukuksuz bir şekilde elimizden alınıyor. Bu uygulama bitene kadar görüşe çıkmayacağız."
DİHA/AMED
Tedavi için 4 aydır Metris'te bekletilen hasta tutsak İsmail Aslan'ın 5 gün önce fenalaştığı ve Kartal Yavuz Selim Hastanesi'ne kaldırıldığı öğrenildi.
1992 yılında Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Tekağaç köyünde yaşanan bir patlamanın ardından tutuklanan ve 22 yıldır Türkiye'nin birçok cezaevinde tutulan hasta tutsak İsmail Aslan, son olarak sinir damarlarının çatlama noktasına gelmesi ve çenesini çalıştıramadığı için Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nden Metris Cezaevi'ne gönderilmişti. Tedavi için 4 aydır Metris Cezaevi'nde bekletilen; ancak tedavisi yapılmayan Aslan'ın 5 gün önce fenalaştığı ve Kartal Yavuz Selim Hastanesi'ne kaldırıldığı öğrenildi. Hastanede, Yoğum Bakım Ünitesi'nde tutulan Aslan'ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi.
Tutsağa ve ailesine işkence
Kozan M tipi Cezaevi'ndeki oğlunun ölümle tehdit edildiğini söyleyen Gönül Karmuş, "İşkence yapılırken çekilen kamera görüntülerinin dilekçesini oğlum görüşte bana verdi, ama gardiyanlar cezaevi çıkışında bizi tehdit ederek, üzerimizdeki elbiseleri çıkartıp zorla aldılar" dedi.
Adana-Kozan M Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Gazenfer Karmuş (25) adlı tutsağa gardiyanlar tarafından işkence yapıldığı iddiasıyla ailesi tarafından İHD Adana Şubesi'ne başvuruda bulunuldu. 11 Nisan'da oğlunu ziyarete gittiğinin söyleyen Gönül Karmuş, oğlunun gardiyanlardan yiyecek istemesi üzerine gardiyanların, "Neden yüksek sesle konuşuyorsun" diyerek oğlunun üzerine yürüdüklerini ve işkence ettiklerini söyledi. Oğluna işkence yapıldığına dair raporun da olduğunu belirten anne Karmuş, şunları ifade etti: "Kendisini savunan oğlumun üzerine 15 tane gardiyan yürüyerek, darp etti. Oğlumu darp ettiklerinde kameraların görüntüleri varmış ve oğlum cezaevi savcısına suç duyurusunda bulunmuş ama hiçbir işlem yapılmamıştır. Suç duyuru dilekçesi de oğlum tarafından bana verildi. Ancak oğlumun bana verdiği işkence dilekçesini, gardiyanlar cezaevi çıkışında bizi tehdit ederek, üzerimizdeki elbiseleri zorla çıkartıp bizden aldılar. Oğlumun eşini zorla suydular, gelinimin üzerinde elbise bırakmayarak arama yaptılar."
Hayatından kaygılanıyorum
Karmuş, yaşananların insanlık onuruna yakışmayan davranışlar olduğunu dile getirerek, "Oğlumun hayatından kaygılanıyorum. Gazenferim ölümle tehdit ediliyor, hayati tehlikesi var. Bu insanlık dışı uygulamaların ve işkencelerin derhal son bulmasını istiyoruz" diye belirtti.
Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesini protesto etmek ve hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla kireç sökücü içerek bileklerini kesen Barış Karasu isimli tutsağın sağlık durumu ciddiyetini koruyor.
15 Şubat 2014 tarihinde Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Barış Karasu (19), Öcalan'ın Türkiye’ye teslim edilmesini protesto etmek ve hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla kireç sökücü içerek bileklerini kesmişti. Daha sonra Adana TOKİ Numune Eğitim ve Araştırması Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınan Karasu, tekrar cezaevine gönderilmişti.
Geçtiğimiz hafta pazartesi günü oğlunun açık görüşüne giden anne Sevdet Karasu, oğlunun sağlık durumunun kötü olduğunu, cezaevi idaresi tarafından da tedavisinin yapılmadığını belirtti. Karasu, "Tedavisine devam edilmesi gerekiyordu ancak hiç bir şekilde tedavi edilmiyor. Oğlumun durumundan endişe ediyorum. Sürekli 'anne içimde bazı yerler acıyor' diyordu" dedi.
'Durumu kötüye gidiyor'
Cezaevi reviri tarafından herhangi bir tahlil yapılmaksızın ilaç verildiğini, bu ilaçların da oğlunun sağlık sorunlarını gidermediğini belirten anne Karasu, "Tam aksine durumu daha da kötüye gidiyor" dedi. Öte yandan Barış Karasu'nun kaldığı koğuşta bir deliğin bulunduğunu ve bu delikten oğlu ile yanındaki arkadaşlarının sorumlu tutulduğunu belirten Karasu, "Bu nedenle oğluma ve yanındaki arkadaşlarına birer buçuk milyar para cezası ve 10’ar ay da hapis cezası verildi" dedi.
Karasu, İHD Mersin Şubesi'ne de başvurarak, hukuki yardım talebinde bulundu.
