Che’nin çantasında ne vardı?

Haberleri —

Önce Kemalist söylence başladı. Öldüğünde Ernesto Che Guevera’nın çantasından ‘Nutuk’ çıkmıştı. Che Kemalistti yani.  Che’yi katleden Bolivyalı askeri yetkililerin raporlarında, operasyona doğrudan katılan katil CIA görevlilerin tutanaklarında filan yazmıyordu ama çıkmıştı işte. Her şeyi bir yana bırakın, oldukça iri yarı bir kitap olan nutuk, nasıl olur da çok güç koşullarda gerillalık yapanların çantasında yer alabilirdi. Che savaş anılarında, yanınızda taşıdığınız en ufak şeyleri bile ağırlığını hesaplayın diyordu. O zamanlarda basılı olarak İspanyolcaya çevrilmiş olduğu bile kuşkuluydu ‘Nutuk’un. Muhtemelen el yazmasıydı yani. İnsanın nutku tutuluyordu.
Sonra Ernesto Che Guavera’nın cebinden Nur risalelerinin çıktığı, bu sefer ılımlı İslam gazeteleri tarafından zikredildi.  Enteresan tabi ki. O günlerde sanırım ülkemden birileri durmadan Che’ye bir şeyler tercüme edip edip servis ediyorlardı. Moda deyimle ya da Che oradan oraya bütün dünyaya devrim için koştururken, ‘Nutuk’ ya da Nur risalelerini, belki de her ikisini de çünkü biri çantasında, biri cebindeydi,  İspanyolcaya çevirterek Bolivya dağlarında yanında taşımıştı. Bu arada kendisini Marksist bir komünist olarak nitelendiren Che’nin yanında bir Marx kitabı olması, hiç de akıl dışı değildi. Marx’ın kapitalinin birinci cildi de yanındaydı olmalıydı mutlaka diyorum ben. Şöyle bakınca peh peh dedirtecek kalınlıkta ‘Das Kapital’. Ne biliyim insan Marksist bir gerilla gibi, en azından görünüyorsa dağlara çıkarken yanında bir şeyler taşımalı değil mi? Boş zamanınızda okursunuz dağlarda, iki çatışma arası, günde 40 kilometre filan yürürken, her yemekten sonra, ‘boş zamanlarında kitap okuma hobisi’ vardır, mutlaka Cumandante Che’nin.
Özellikle Marx ve Nur risaleleri arasında bağlantı kuramıyordum ki geçenlerde Zaman gazetesi bu meseleyi halletti. Marx, ölmeden Müslüman olmuştu. Aklın yolu birdir. İşte bu. Belki zamanı olsaydı sünnet de olabilirdi diye düşündüm, ama sonra ailesinin Yahudi olduğu aklıma geldi ki zaten buna ihtiyacı kalmadığını buldum. Kelimeyi şahadet ile her şey yoluna girmişti. Che Marx’ın Müslüman olduğunu ya biliyordu ya da bilmese bile önderlik hissiyatı ile anlamıştı. Marx ile Nur risaleleri ve hatta ‘Nutuk’ arasında bize hukukta öğrettikleri illiyet bağı, böylece kurulmuş oluyordu.
Kesinlikle bu yazı da ‘Nutuk’, Nur risaleleri ya da haşa Marx hakkında dalga filan geçmiyorum. Bunu ciddi söylüyorum. Ne haddime ama tabii ki özellikle Zaman gazetesi beni çok güldürdü. Allah da onları güldürsün diyemeyeceğim çünkü katliamları alkışlayanların gülmesi hiç hayırlı değil. Peki neden bu çaba? Neden Che’nin çantasında, cebinde taşıdıklarıyla bağlantı kurma çabası?
Çünkü Ernesto Che Guevara iktidarı terk etti. Bu size anlaşılmaz geliyor. Aslında çantasında ve cebinde çok bir şey yoktu ama kafasında bütün dünya halkları için eşitlik, özgürlük ve adalet düşüncesi vardı. Bunlarla hiçbir ilişkileri olmayanlar, onun çantası ve cebiyle bağ kurmak istiyorlar. Sizin kokmuş bu düzeninizle, iktidarlarınız, ihtişamlarınız ve muhteşem sefalet yüz yıllarınız, bizatihi kapitalizminiz ve bulaşık burjuva hümanizminiz ile bir savaş içersindeydi. Bu yüzden bakanlığı ve hatta devrimine katıldığı ülkeyi, evini terk etti, tekrar dağlara çıktı. Siz bütün dünyada, bunun insanların yüreklerinde yarattığı sıcaklığını sömürmek istiyorsunuz. Anlamıyorsunuz  içindeki isyan, onu güzel kılan.
Ne güzel şey şu isyan, Ernesto’ya bin selam…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.