Çocuklarının katillerini istiyordu

Dayê Sarê

Dayê Sarê

  • Çocuklarının faillerini bulamadan hayata veda eden Cumartesi Annesi Sarê Demir, devletin 40 yıllık zulmünü yaşadı, çocuklarını yitirdi ama mücadeleden vazgeçmedi. 

Şırnak'ın İdil ilçesinde yaşayan Cumartesi Annesi Sarê Demir (95), kanser hastalığı dolayısıyla iki aydır tedavi gördüğü Batman Dünya Hastanesi'nde 2 Temmuz’da yaşamını yitirdi. İdil’in Xaltan (Işık) köyünde 1927'de dünyaya gelen Demir, ailesi tarafından evlendirilerek Xendûkê (Çukurlu) köyüne yerleşti. 7 çocuğu olan Demir, hem zorlu yaşam koşulları hem de devlet şiddetiyle mücadele etti. Gözaltılara, tutuklamalara, köy yakmalara, faili meçhullere tanıklık etti. Kürt olma bilinciyle çocuklarını yetiştirdi. 
 
Üç çocuğu katledildi
 
İlk çocuğunu 1991'de kaybetti. Oğlu İbrahim gece eve yapılan baskınla gözaltına alındı. İbrahim’den haber almak için günlerce bekleyişini sürdüren Demir, günler sonra oğlunun cenazesini köyde bulunan bir mağarada buldu. 
Oğlu Giyasettin de yine aynı şekilde 1998'de Nusaybin yolu üzerinde katledildi ve onun cenazesi de İdil’de defnedildi. 
Diğer oğlu Nihat Demir (Dilxwaz) ise 1993’te Bağok Dağı’nda çıkan çatışmada şehit düştü ve Nusaybin’de defnedildi.
Demir, çocukları 2 yaşındaki Hakmiye ve 4 yaşındaki Sêvê’yi ise kızamık nedeniyle yitirdi.
Demir, çocuklarına olan özlemini ve bitmeyen adalet mücadelesini miras bıraktı. Kızı, aynı zamanda Dargeçit Barış Annesi Hatun Oğuz (75) ve diğer kızı Halime Aslan (60), annelerinin mücadelesini anlattı.
Annesinin çocukluğundan itibaren karşı karşıya kaldığı baskılara direndiğini belirten Oğuz, şunları söyledi: "Devlet yıllardır anneme, aileme ve Kürt halkına zulmediyor. Biz devlet zulmünden hiçbir zaman kurtulamadık ki. Evimize baskın yapılmayan bir gün yoktu. 40 yıldan fazladır bu zulümle karşı karşıyayız. Annem zulüm, göç, eziyet gördü hep. Ailemden işkence ve zulüm görmeyen kimse kalmadı. Annem yaşamını yitirene kadar da bu acıyı çekiyordu. 
 
Bagok Dağı ağlattı
 
Batman’daki hastaneye götürmüştük ve dönüşte Bagok Dağı’nın yanından geçtik. Bana ‘bu hangi dağdır’ diye sordu. Bagok Dağı’dır deyince ağlamaya başladı, çünkü kardeşim Nihat orada şehit düştü. Annem bize hep ‘eğer ben ölürsem ağlamayın’ diyordu. Hastanede yaşamını yitirmeden önce de çocukları için ağladı. Çocuklarına ‘Ben çocuklarımı katledenleri hiçbir zaman affetmeyeceğim. Bir olun ve birliği sağlayın. Kimse sizi birbirinizden koparamasın’ derdi. Annem her gözlerini kapattığında katledilen çocukları gözünün önüne gelirdi. Ne oldu diye sorduğumuzda da ‘İbrahim’i götürüp katlettiler. O gözümün önünde’ diyordu. Binlerce annenin yüreği bu şekilde yanıyor.” 

Adalet arayışı bize emanet
 
Çocuklarının faillerinin yargılanması için annesinin yıllardır mücadele verdiğini aktaran Oğuz, şunları ekledi: “Annemin gitmediği yer kalmadı. Annem adalet arayışı için Kato Dağı’na kadar çıktı, Bagok Dağı’na gitti. ‘Ölmeden çocuklarımın katillerini bulmak istiyorum’ diyordu ama bulmadan yaşamı yitirdi. Cizre’de Cumartesi Anneleri’nin eylemi olduğunda oraya gidiyordu ve arayışını sürdürüyordu. Adalet arayışından vazgeçmedi. Annem katillerin yargılandığını görmeden yaşamını yitirdi ama biz onun yolunda olacağız ve adalet mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
 
Cesur ve bilinçli bir kadındı
 
Sarê’nin diğer kızı Halime Aslan da şunları dile getirdi: “Çok cesur ve bilinçli biriydi. Erkeğin ve devletin baskılarına karşı hiçbir zaman boyun eğmedi. Hep mücadele ederdi. Annem hep acı çekti ama mücadelesinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Hep kardeşlerimden bahsederdi. Abim Giyasettin katledildikten sonra dünyaya gelen oğluna ‘Giyasettin’ ismini koydu. ‘Yeni bir Giyasettin büyüyor’ dedi annem. Bizler sonuna kadar annemin izinde olacağız. Bu mücadeleye sahip çıkacağız.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.