Çöküşteki Erdoğan’ın ince hesapları

Fehim IŞIK yazdı —

  • Erdoğan, suçlarının örtülmesi karşılığında Kürtlere karşı savaş kararı almasını şart koşan MHP-Ergenekon tayfasına karşı yeniden normalizasyon sürecine geçiş siyaseti ile yanıt vermeye niyetleniyor.

 

Türk ekonomisi tarihin en kötü performansını, Berat Albayrak’ın instagram üzerinden yaptığı istifa açıklamasından hemen önceki hafta gösterdi. İstifanın ardından ise Türk lirası tarihinin en iyi yükselişini gösterdi neredeyse.

Bu, en azından bir şeyin işareti…

Erdoğan öyle denildiği gibi bir dünya lideri falan değil, aksine kâğıttan bir kaplanmış. Bu bir kez daha kanıtlandı. Küresel hegemonik güçler, bir diğer anlatımla ‘Dizayn operatörleri’ habire diklenip bunun üzerinden taraftarlarını konsolide eden Erdoğan’a büyük ekonomik çöküşün ve sonu belirsiz gidişatın işaretini verdi, çaresiz kalan Erdoğan istenen kelleyi verince spekülatörlerini yeniden devreye koyup onu rahatlattılar.

Rahatlatma operasyonu kuşku yok, Türk borsasına akıtılan milyar doları aşkın parayla oldu.

Kimse, Berat Albayrak’ın o istifayı kendi isteğiyle yazdığı kanısına kapılmasın. İstifa, Erdoğan’ı çıkarlarının argümanı olarak tepe tepe kullananların talebiydi. Bu talep içerdeki ortakların da hesabına geldiğinden, Erdoğan biri iki etmeden halefi olarak hazırladığı damadının kellesini kesip onların önüne atmaktan çekinmedi. Dünür biraz diklense bile, sonuçta ne Berat’ın ne de babasının bu talebin önüne geçme şansı yoktu.

Aynı Erdoğan, şimdi bir başka adım daha atmanın ipuçlarını veriyor. Adalet Bakanı’na hukuk üzerinden açıklamalar yaptırdı. Abdülhamit Gül sanıldığı gibi Bahçeli-Soylu kliğinin bir parçası olduğundan değil, Erdoğan’ın kirli işlerinin en büyük suç ortaklarından biri olduğundan kendini temize çıkarmak adına o açıklamaları yaptı. Bu açıklamalarla eş zamanlı ise Erdoğan ekonomik ve hukuki reformlardan söz etmeye başladı. Bir adım daha ileri atıp dedikodu mekanizmalarını devreye soktu, Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş adını zikrettirerek iktidarın hem bunları hem diğer siyasi tutsakları serbest bırakmaya dönük bir hazırlık içinde olduğunu konuşturmaya başladı.

Elbet bu yaşananlardaki hinliğin ne olduğunu da konuşmak gerekir.

Erdoğan birilerinin kaşına gözüne âşık olduğundan, çok demokrat falan olduğundan bu sözleri dillendirmiyor. Aksine en zayıf dönemini yaşadığından kendini önce ortaklarına karşı korumaya alıyor. Berat Albayrak’ın kellesinin istenmesinde Erdoğan’ı kullanan ‘dizayn operatörleri’ ile MHP ve Ergenekon tayfasının istekleri çakışmış olabilir. Ancak Erdoğan’ın reformdan, hukuktan söz ederek gündeme getirdiği başlıklarda, iktidarı sarmalayan bu iki kesimin yaklaşımının aynı olmadığını yine en iyi Erdoğan bilir. Bu nedenle Erdoğan, ‘dizayn operatörlerine’ bir kez daha, “En iyi beni kullanabilirsiniz, başka arayışa girmeyin” mesajı verdi.

Erdoğan bu yaklaşımla kendini MHP ve Ergenekon tayfasına karşı korumanın hesabını da yapıyor.

MHP-Ergenekon tayfası Erdoğan’sız bir hazırlık içine girerken engel gördükleri damat ile işe başladılar. Erdoğan, suçlarının örtülmesi karşılığında Kürtlere karşı savaş kararı almasını şart koşan bu tayfaya karşı yeniden normalizasyon sürecine geçiş siyaseti ile yanıt vermeye niyetleniyor. Ayrıca destekçilerini de bu siyaset üzerinden konsolide edip ‘dizayn operatörlerine’ de yeni bir güç gösterisi yapmaya hazırlanıyor.

İşin özeti, tüm bunlar ‘çatışmalı’ dönemin başladığının göstergesidir.

İktidar ortakları, iktidarın başı, iktidarın içinde bulunduğu durumdan istifade edip Türk devletini tepe tepe kullananlar, açık ki bir kez daha çatışarak parsa kapma yarışına girdiler.

Peki, bu çatışmalı dönemin başlamasını fırsat bilip ona göre adım mı atmak gerekir?

Şu da var! Çıkar siyasetinin bir parçası olarak yeri geldiğinde binlerce insanın katline acımasız bir biçimde onay verip en kanlı faşistlere dönenlerin aniden çark edip demokrat olacaklarına, bir kez daha mı kanalım?

Ne o, ne bu!..

Erdoğan iktidarına da, ortaklarına da, Erdoğan’a muhalif görünmekle birlikte onun Kürt düşmanı siyasetinin bir parçası olan CHP ve İyi Parti aklına da, ‘dizayn operatörlerine’ de açık, net ve çözüm odaklı muhalefetle yönelip değişimin ancak zihniyet değişikliği ile mümkün olduğunu, hatırlatmak ve bıkmadan anlatmak lazım.

Sorun nettir. Savaş var ve bu ağır savaş her krizin, her sorunun kaynağıdır. Bu bağlamda kalıcı çözüm isteniyorsa haklar tanınır, işgal ve katliam siyasetine son verilir, savaş bitirilir ve çözüm kalıcı bir biçimde tesis edilir.

Birbirimizi kandırmayalım.

Ötesi laf-ı güzaftır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.