Daha büyük kazanacağız

Dosya Haberleri —

Hilvan

Hilvan

  • Hilvan’da 45 yıllık bir baskı rejimini kırdıklarını söyleyen DEM Parti Hilvan Belediye Eşbaşkanı Serhan Paydaş, ''Tek bir parti üyemiz dahi irade gaspına karşı geri adım atmayacak. Seçime gidilse bile sonuç değişmeyecek. Aksine daha büyük bir farkla seçimi kazanacağız’’ dedi.

MIHEME PORGEBOL

31 Mart’ta devletin tüm imkanlarını arkasına alıp bütün kamu kurumlarıyla adeta seferberlik halinde seçime giren AKP iktidarı, Türkiye ve Kurdistan’ın her yerinde tarihi bir yenilgi aldı. Türkiye genelinde oy oranı göz önünde bulundurulduğunda ikinci parti konumuna düşen AKP, neredeyse tüm merkezlerde oy kaybetti. AKP, 22 yıllık iktidarında ilk defa bir seçimde ikinci parti durumuna düştü. 2019 yerel seçimlerinde 818 belediye alan AKP, kesin olmayan sonuçlara göre 549 belediyeye geriledi. AKP, kalesi sayılabilecek Bursa, Üsküdar, Urfa gibi çok kritik merkezleri de kaybetti. Fakat AKP’nin kaybettiği öyle bir yer vardı ki önemi hem Kürtler hem de devlet için bambaşka: Hilvan.

Oyları AKP’liler ateşe verdi

Yurtsever belediyecilik geleneğinin yeniden galip geldiği Hilvan’da DEM Parti’nin oyları yakıldı, partililere silahlı saldırılar düzenlendi ve seçim iptal edilmek isteniyor. Hilvan’daki son duruma ilişkin gazetemize konuşan DEM Parti Hilvan Belediye Eşbaşkanı Serhan Paydaş 31 Mart’tan itibaren Hilvan’da yaşananları şöyle özetledi: “Sandıklar kapanıp oy sayımları başladıktan kısa bir süre sonra zaten sonuçlar belli olmuştu. Neredeyse tüm sandıklarda biz öndeydik. Bunun hazımsızlığıyla AKP’li bir grup, gençlik merkezine saldırı düzenledi. Bu merkezde 5 tane sandık vardı. 5 sandıktan iki tanesinin oy pusulalarını ateşe verdiler. Ağır silahlarla sağa sola ateş ettiler. Bu saldırı sırasında bir sandık kurulu üyemiz ve bir de polis memuru yaralandı. Tabii hemen kısa süre içerisinde partili arkadaşlarımız olaya müdahale etti. Buradaki beş sandıktan dördünün ıslak imzalı tutanaklarını alabildik. Seçim kurulu, oy sayım işlemini yaparken yakılan iki sandığın verisini ıslak imzalı tutanakları mevcut olduğu halde sıfır olarak girdi. Biz ıslak imzalı tutanakları sunarak bu duruma itiraz ettik ancak Yüksek Seçim Kurulu, itirazlarımızı kabul etmeyip yanan pusulaların seçim sonucuna etki ettiğini öne sürerek seçimleri iptal etti.”

Seçimler iptal edildi

31 Mart akşamı Yüksek Seçim Kurulu oy pusulaları AKP’liler tarafından yakılan iki sandığın verisini sisteme sıfır olarak girdi. Buna rağmen DEM Parti ile AKP arasında 521 oy fark vardı. Üstelik gençlik merkezinde bulunan 5 sandıktan 4’ünün ıslak imzalı tutanakları da DEM Partililerde mevcuttu. Pusulaları yakılan ancak ıslak imzalı tutanağı mevcut olan sandıkta DEM Parti’nin 107, AKP’nin ise 47 oyu vardı. Yani pusulaları yakılan sandıkların seçimlerin sonuçlarına etki etmesi imkansızdı, aksine farkı arttırıyordu. Tüm bunlara rağmen Yüksek Seçim Kurulu, Hilvan’daki seçimleri iptal etme kararı aldı.

'Sonuç değişmeyecek, kazanacağız'

Bu karara karşı neler yaptıklarını anlatan Serhan Paydaş, “Partimizin genel merkez temsilcileri, milletvekillerimiz, il ve ilçe yöneticilerimiz, kent sivil toplum temsilcileri ve hukukçularla birlikte İl Seçim Kurulu’na itiraz dilekçelerimizi sunduk. Gerekçelerimizin tamamını belirttik. Önceki seçimlerde verilen emsal kararları sunduk. Biz sadece halkın iradesine saygı gösterilmesini istiyoruz. Halk kararını vermiş zaten. Seçime gidilse bile sonuç değişmeyecek. Aksine daha büyük bir farkla seçimi kazanacağız. Biz sadece 31 Mart’taki iradeye sahip çıkılmasını istiyoruz. Yasal, hukuki, ahlaki ve vicdani açıdan doğru olan budur” diye konuştu.

İlçe Seçim kurulu, DEM Parti’nin 521 oy farklı ile kazandığı seçimlerin yenilenip 2 Haziran’da yapılmasına karar verdi. DEM Parti’nin İl Seçim Kurulu’na yaptığı itiraz da reddedildi. Kararı Yüksek Seçim Kurulu’na taşıyacaklarını aktaran Paydaş, “Yine kazanacağız” dedi.

45 yıllık kayyum rejimi

12 Eylül’le beraber Hilvan’da Nadir Temel’le başlayan toplumcu belediyecilik anlayışının da hedef alındığını belirten Paydaş konuşmasına şöyle devam etti: “O günden beri Hilvan kayyum anlayışıyla yönetiliyor diyebiliriz. 12 Eylül darbesinin izleri Hilvan’da hala devam ediyor. Burada yaşanan halk iradesini tanımama ısrarı da bunun bir yansımasıdır. Biz bunların tamamını halkımıza detaylı olarak anlattık. Halk belediyeciliğini anlattık, irade gaspının ne demek olduğunu anlattık, Hilvan’a özel yaklaşık 45 yıllık kayyum rejimini anlattık. Halk da bu yönde irade gösterdi zaten. İşte karşımızdaki zihniyet halkın iradesine set çekmek ve 45 yıllık saltanatlarını korumak için bugün Hilvan halkının iradesini gasp etmeye çalışıyor. Belediyenin halkın belediyesi olmasını istemiyorlar. Üç beş kişinin aile şirketi gibi kalmasını istiyorlar. Buradaki irade gaspının bütün sebebi bu.”

Cunta rejimi sandığa gömüldü

31 Mart’ta cunta zihniyetinin Hilvan’daki hakimiyetini kırdıklarını belirten Paydaş son olarak şunları belirtti: “Artık halkımız çok umutlu. Halk sandıklarda tepkisini ortaya koydu ve cunta zihniyetini sandığa gömdü. Bu kırılma her ne kadar seçimlerin ertelenmesine sebep olsa da halk kararını vermiş durumda. Dün akşam binlerce yurttaşımız, hatta bize oy vermeyenler bile direnişimize katıldı. Halaylarla, zılgıtlarla 12 Eylül rejiminin artıklarına tepkisini gösterdi. Artık seçimler yenilense bile binlerce kişi seçimlerde bizim safımızda aktif olarak görev almak istediklerini belirtiyor. Diyebiliriz ki halk Hilvan’da 45 yıllık bir baskı rejimini kırdı.  Biz ilk gün olduğu gibi bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Tek bir parti üyemiz dahi irade gaspına karşı geri adım atmayacak. Sandıklarımızı ateşe verdiler, üyelerimize silah sıktılar, sokaklarda şiddet kullandılar. Biz buna tepki olarak halaylarımızla, zılgıtlarımızla ve güçlü irademizle tepkimizi ortaya koyuyoruz. Halkın iradesinin üzerinde hiçbir güç yoktur. Her ne olursa olsun hak yerini bulacak, halkın iradesi halka teslim edilecektir.”

* * * 

Hilvan’da köylü direnişi

50 yıllık Kurdistan özgürlük mücadelesinin başlangıç merkezlerinden olan Hilvan, aynı zamanda yurtsever belediyeciliğin de başladığı yer. 11 Aralık 1977 tarihinde yapılan Türkiye yerel seçimlerinde Süleyman Demirel’in partisi AP, Hilvan belediyesini kazanmıştı. Belediye başkanı da Süleymanlar aşiretinin önde gelenlerinden Mehmet Veysi Bayuk olmuştu. Arkasına devletin tüm imkanlarını alıp halkı esaret ve sömürüye sürükleyen Bayuk’a karşı halkın öfkesi birikiyordu. Dönemin PKK kadroları da yoksul köylülerin yanında hak gasplarına karşı örgütleme yapıyordu. 18 Mayıs 1978’de PKK’nin kadrolarından Halil Çavgun’un Süleymanlar aşireti üyeleri tarafından katledilmesinin ardından Hilvan’da PKK öncülüğünde önü alınamaz bir köylü direnişi ortaya çıktı.

Feodallerin çöküşü

Kemal Pir, Mehmet Karasungur ve Cemil Bayık’ın örgütlediği direnişe Kurdistan’ın her yerinden gençler akın etti. Yaklaşık altı aylık direnişin sonunda devlet ve feodal işbirlikçileri yenildi. Belediye Başkanı Mehmet Veysi Bayuk, belediye hoparlörlerinden halka karşı şu itirafta bulundu: “Şimdiye kadar Süleymanlar aşiretinin yanında yer aldım. Devrimcilere, yani Apoculara karşı oldum. Yaptıklarımın halka karşı suç ve ihanet olduğunu bilmiyordum. Cahilliğime bağışlayın, bilerek suç işlemedim. Suçlu olduğumu daha yeni anladım. Pişmanım, bundan böyle halka ve Apoculara karşı olmayacağım.” Bayuk’un bu yenilgi itirafının ardından 6 Mayıs 1979’da yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde devrimcilerin adayı olarak Nadir Temel, Hilvan’ın yeni belediye başkanı oldu. Saadet Yavuz, Emine Hacıyusufoğlu ve Durre Kaya da o güne dek yerel yönetimlerdeki en güçlü kadın temsiliyetini sağladı. Hatta Durre Kaya, Nadir Temel’le birlikte fiili belediye başkanlığı yaparak bugünkü eşbaşkanlık modelinin temelini attı.

45 yıl sonra yurtseverler

Ancak yaklaşık 6 ay süren yurtsever belediyecilik pratiğinin ardından devlet, belediye meclisini feshedip belediye başkanı Nadir Temel’in yerine Hilvan Kaymakamı Taykan Ataman’ı kayyum olarak atadı. Belediye, 1984 yılına kadar kaymakamlar tarafından yönetildi. Nadir Temel ise cunta rejimi tarafından yargılandı. Amed Zindanı’nda işkencelerden geçirildi. İşte belediyecilik anlamında böylesi tarihsel bir anlama sahip Hilvan’da tam 45 yıl sonra yurtseverler belediyeyi geri aldı. Ancak bu kez de AKP rejimi tıpkı 12 Eylül cunta rejimi gibi yurtsever halkın zaferini hazmedemedi. 45 yıl sonra Hilvan halkının iradesi bir kez daha gasp edilmek isteniyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.