D’Alema: Öcalan çözüm istiyor
Forum Haberleri —
- Kürt Halk Önderi Öcalan: "Eğer Kürt sorunu uluslararası arenaya taşınacaksa ve çözüme katkı sunacaksa ben her türlü fedakarlığa ve yargılanmaya hazırım. Yeter ki Kürt sorununun bu hale gelmesinden sorumlu başta Türkiye ve diğer uluslararası güçler buna hazır olsun"
ALİ ÖZŞERİK
Dünya basını Roma'da
Bütün Avrupa Kürt diplomasisi kendi arasında tartışıyor ve neler olabileceğini öngörmeye çalışıyordu. Dünya basını Roma’ya akın etmişti.
Ardından yeni bir gelişme yaşandı ve Almanya tutuklama kararını kaldırdı. Türkiye'nin iade talebi reddedildi. D’Alema bir basın toplantısı düzenledi. Baskılara ve uluslararası değerlendirmelere yanıt vermek istiyordu. Bunun öncesinde Öcalan bir deklarasyon yayınlamış ve dolayısıyla D’Alema'nın eli güçlenmişti.
Öcalan’dan tarihi açıklama
Öcalan basın toplantısından bir gün önce bir açıklama yaparak şu temel esasları açıkladı:
* Ben Avrupa’ya Kürt sorununun barışçıl ve siyasi çözümü için geldim.
* Amacımız ayrı bir devlet değil, Türkler ile birlikte yaşamaktır.
* Kürtler için anayasal güvence istiyoruz.
* Anadilde eğitim talep ediyoruz.
* Koruculuğun kaldırılmasını, silahların susmasını talep ediyoruz.
* Geriye dönük savaş suçlarının açığa çıkması için bir mahkeme kurulmasını istiyorum, her türlü teröre karşıyım.
D’Alema: Öcalan çözüm istiyor
D’Alema ise düzenlediği basın toplantısında, "Öcalan Kürt halkının lideridir. Teröre karşıdır. Kürt sorununun barışçıl çözümünden yanadır. Öcalan'ın siyasi taleplerini genel kurula taşıyacağım" dedi.
Basın toplantısının ardından genel kurul toplandı. D’Alema Öcalan'a siyasi sığınma hakkı tanınmasını istedi. Yeniden Yapılanma Komünist Partisi ve sol gruplar bunu destekledi. Sağ partilerden Kuzey Liga Ulusal Partisi de destek verdi. Berlusconi'nin partisi Forza İtalya ise kısmen destek verdi
Hükümet direniyor
İtalya’da hava, Öcalan için çok olumlu gelişmeye başlamıştı. Hastaneden sonra taşındığı villada giderek önlemler gevşetildi. Özel ziyaretçiler ve basın gidip görüşmeye başladı.
İkinci aya girerken İtalya-Türkiye ilişkileri giderek gergin bir hal aldı. Uluslararası güçler İtalya’ya baskılarını artırmaya başladı. Büyük güçler, basını da yönlendirerek İtalya hükümetini yıpratmaya başladı.
Hükümet ister istemez bu süreçten etkilendi. İç kamuoyunda sağ basın da konuyu hükümete karşı kullanmaya başlamıştı.
Hükümet yeni bir öneri yaptı: D’Alema Avrupa turuna çıkacak ve Roma’da uluslararası bir mahkeme kurma önerisi sunacak ve burada sorunun gündeme getirilmesini isteyecekti. Amaç Kürt sorununun uluslarası bir sorun olduğunu anlatmak, bu vesileyle sorunun gündeme alınmasını sağlamaktı.
'Sorun çözülecekse beni tutuklasınlar'
Bu durum Öcalan'a iletildi. Uluslararası bir mahkeme olursa ve Öcalan da tutuklanmak durumunda kalırsa nasıl tavır alacağı merak ediliyordu.
ERNK bürosunda "tutuklama" olasılığı büyük tartışma yarattı. "Asla izin vermeyiz" diyenler çoğunluktaydı. Yoğun tartışmalar sonucu ERNK Büro Temsilcileri Öcalan’la görüşmeye gitti. Bu görüşmeye ben de gazeteci olarak şahitlik ettim. "Tutuklanmanıza izin vermeyiz" diyen temsilcilerin yorumlarını dinleyen Öcalan: "Eğer Kürt sorunu uluslararası arenaya taşınacaksa ve çözüme katkı sunacaksa ben her türlü fedakarlığa ve yargılanmaya hazırım. Yeter ki Kürt sorununun bu hale gelmesinden sorumlu başta Türkiye ve diğer uluslararası güçler buna hazır olsun" dedi.
İtalya yalnız kaldı
Öcalan'ın açıklamasından sonra Başbakan Massimo D'Alema uluslararası tura başladı. Almanya-İtalya anlaştı, Fransa destek verdi, İngiltere çekimser kaldı, Amerika karşı olmadığını açıkladı. Alman ve İtalyan hukukçular bu çalışma için görevlendirildi. İtalya’da Roma'ya 100 kilometre uzaklıkta bir çiftlik evi bulundu. Öcalan tutukluluk sürecini burada geçirecekti.
Türkiye büyük tepkisiyle Almanya birden geri çekildi, ardından Amerika. Uluslararası güçler bu defa da bir mahkeme yapılmaması için harekete geçti. Kürt sorununun uluslararasılaşmasının ağırlığını kaldıracak gibi gözükmüyorlardı. Hesaplar yapıldı, dengeler gözetlendi, çıkarlar öne geçti ve İtalya yalnız kaldı.
Hükümet eğer sorunu çözemezse düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını vurguluyordu. İtalya, Öcalan'ın ülkeden çıkması gerektiğini, aksi halde savcıların harekete geçerek tutuklayabileceğini ve hükümetin inisiyatifi kaybedeceğini seslendirmeye başladı. Bunun için de ya Kürt tarafının, olmazsa kendilerinin bulacağı bir ülkeye gidilmesini istedi.
Kriz diplomasisi başladı
Filistinliler devreye girmişti ama Hırvatistan‘ı öneriyorlardı. Yunanistan bir general gönderdi, görüşmelerden sonuç çıkmadı. İtalya'nın ise kafasında Libya olduğu, Kaddafi ile gizli görüşmeler yaptığı ileri sürülüyordu. Sanırım Öcalan için halkına yakın olmak, siyasal süreci yönlendirebilecek bir ülke olması öncelikliydi.
Bir süre aday ülkeler kabul edilmedi ama net bir ülke de bulunamadı. Kriz derinleşiyordu.
Bu tartışmalar sürerken Rusya’dan Mahir Welat ve Mecit Mamoyan Roma'ya geldi ve Rusya önerisi üzerinde ısrar ettiler. Öcalan Rusya seçeneğinde emin değildi ama D'Alema hükümetinin de daha fazla zorda kalmasını istemiyordu.
Öcalan ya tutuklanmayı da göze alarak İtalya’da kalacak ya da Rusya seçeneğini seçecekti. Uluslararası komplo gerçekleştikten sonra Ahmet Yaman’la yaptığımız bir röportajda Rusya seçeneğiyle ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştı: "İtalya hükümeti Rusya seçeneğini istemiyordu. Madem istiyorlar, biz aldığımızda garanti istediler, onlar da bize garanti versinler diyordu. Rusya ise garanti vermiyordu. Sonuçta İtalya, sorumluluğu almamak için Başkan’a ben isteğimle çıkıyorum diye yazılı bir belge imzalatmak zorunda kalmıştı. Aslında bu Rus seçeneğinin tehlikesini gösteriyordu."
Güvencelerle Öcalan ikna edildi
Öcalan gelişmelerin farkındaydı. Bizim de katıldığımız görüşmelerde 2-3 kez İtalya’da kalmaya karar kıldı. Ama Mahir Welat ısrarcıydı, Rusya’dan güvenceler aldıklarını, eskisi gibi sorun çıkmayacağını savunarak Öcalan’ı bir şekilde ikna etmeyi başardı.
Bunun üzerine 2 Şubat gibi Öcalan, beraberinde Ahmet Yaman, Mamoyan ve bir grupla Moskova'ya gitti. Yine de B planı yapılmıştı. Rusya havaalanında reddetseydi Libya seçeneği olacaktı. Rusya gelen heyette Öcalan dışındakilerin geri dönmesini istedi. B planı için kalacak heyetin eli kolu bağlandı ve geri döndü. Uluslararası Komplo süreci adım adım devreye sokuldu. Öcalan bir süre Rusya’da kaldı. Sonra Yunanistan, oradan Kenya.
Öcalan Roma’da kalsaydı
Roma sürecininin birçok yanına tanıklık ettim. Öcalan öncesi ve sonrasında İtalya'nın nabzını tutmaya çalıştım. Roma süreci ve ardından gelişen uluslararası komploda neler yapıldı, yapılmalıydı? Bu, diplomasi için de can alıcı bir soruydu. Bu yazıyı hazırlarken bu soruyu o dönemin önemli isimlerinden ve hükümetle görüşmeleri sürdüren Ahmet Yaman'a sordum. "Geriye dönüp baktığınızda hata yapıldığını düşündüğünüz ya da keşke bunu yapmasaydık dediğiniz şeyler var mı?" sorusuna Yaman’dan şu yanıtı aldım: "İtalya hükümetine rağmen Öcalan Roma’da kalmaya karar verseydi, kamuoyu ve dost örgütlerle süreci karşılayabileceğimize içtenlikle inanıyorum. Biz de bunu çok zorladık ama olmadı. Başkan Kürt sorununun çözümü için her şeye ve her fedakarlığa hazırdı ama Avrupa’daki diplomasi yapımız süreci kaldıracak güçte değildi. Başkan’ın Rusya’ya karar vermesinde birinci neden şuydu: Avrupa’nın yaklaşımı çözümden uzaktı ve İtalya hükümetinin zor durumda ve uluslararası baskı altında olduğu değerlendirmesini yapıyordu. Hükümet bizim yüzümüzden zor durumda ve düşebilir. Sanırım Başkan İtalya'daki tutuklanmanın sonuçlarını da tam kestiremiyordu. Eğer bunlar olmayıp İtalya’da kalsaydı ne olurdu sorusuna şu yanıtı verebilirim:
* Kamuoyunda tartışmalar yaşansa bile İtalya’nın büyük çoğunluğu Öcalan’a destek verecekti.
* Yargılanmış olsa bile mahkeme uluslararasılaşacaktı.
* Uluslararası komplonun önü alınacaktı.
* Hükümet düşse bile Başkan'ın güvenliği sağlanacaktı.“