‘Dava, Kürt ulusal meselesidir’


Türk siyaseti, yıldır Kürdistan davasını küçültüp daraltarak ötelemek, boğmak, en azından Kürtlerin bu kutsal hayallerini aşındırıp yıpratarak, sıradanlaştırmak için çırpınıyor. Bu amaçla, aralıksız yalan üretiyorlar.
Bu, siyaseten dolandırıcılık, başka bir deyişle yalanlara takla attırmadır. Mucidi de Atatürk’tür.
Çünkü, ulusal hareketler dünyası sempatiyle karşılanıyor, destek görüyordu.
Dönemin Başbakanı İsmet İnönü, 1925 Haziran’ında Atatürk’ün emriyle, bu desteği köreltmek için, Sıkıyönetim komutanlıkları ve İstiklal Mahkemelerine gönderdiği emirnamede, Avrupa devletlerinin Kürtlere desteğini kırmak için, yaşanan olayların “Kürt davası"nın sonucu olarak değil, şeriat için başkaldırı olarak işlenmesini istiyordu.
O tarihten sonra, emirname temel görüş kabul ediliyor, Kürtler eşkıya oluyordu.
Ama tarihin, hakikat dokusu öyle değildi. 1925 olayı, bir Şeyh Said hareketi değildi. Azadî (Özgürlük) hareketinin baskına uğraması sonucu Kürtlerin patlaması olayı idi.
Ayrıca, Azadî’nin Osmanlı Sultanlığını kurtarma ve dinsel düzenini ihya gibi bir proğramı da yok, onlardan kurtulmayı amaçlayan ulusal Kürt hareketiydi.
Şeyh Said ise Azadî’nin, tartışmasız en saygın liderlerinden biri, ama parti tarafından verilmiş ve kendisinin de kabul ettiği bir pozisyonu, görevi yoktu. Ancak, konumu nedeniyle hep tepedeydi. Sözü dinlenendi. Hareket adına, ulusal birlik ve dayanışma çalışmalarını da o yürütüyordu. Örneğin, Kürtlerin ulusal birlik ve dayanışması için, Alevi toplumunun önderleriyle buluşup görüşmeyi o yürütüyor, Azadî‘nin “dinsel değil“ ulusal, dolayısıyla bütün inançları kapsayan bir Kürt hareketi olduğunu" anlatıyordu.
Söz gelişi Muş yöresinde önemli bir Alevi figürü olan Mehmet Şerif Fırat, “Varto Tarihi ve Doğu İlleri" kitabında, Şeyh‘in kendisiyle de görüştüğünü, ancak önerisini geri çevirdiğini, ardından da hazırlıkları Ankara’ya rapor ettiğini yazıyor.
Şeyh’in, Çarekanlı Mustafa Paşa aracılığıyla, Dersim‘in lideri Seid Rıza ile Pülümür’ün “Deriê Sini" yaylasında, buluştuğunu da, Kureşanlı Seid Hüseyin (Cesur) kardeşinin oğlu, Dersim arşivcilerinden Avukat Kahraman Aytaç, bana anlatmış ve ben bu anlatıyı “Kürt İsyanları" kitabıma almıştım. (Seid Hüseyin, 1937’de Seid Rıza ile birlikte idam edilecekti.)
Demem o ki, Kürdistan ulusal hareketleri birbirinin devamıydı. Nakşibendi Şeyhi dayanışma içinde... Ubeydullah’ın 1880’de, Ermeniler ve Nasturilerle dayanışma içinde, İran içlerine kadar yürümesi, Bedirhaniler hareketinin devamıydı. Ağrı Dağı’nda üslenen Hoybûn hareketi de, Azadî’nin ardılı...
Bunca güncel varken, neden bu olaya yer verdiğime gelince:
Yalancılar, talancı ve katilleri, hakikatlere takla attıran düzenbazlıklarından gına geldi, artık. Kürtlerin, Türk ırkçılığının kurbanı olduğunu yadsıyıp, barbarlıkları masum, PKK’yi de, olanların müsebbibi olarak gösteriyorlar.
Oysa, PKK bir araçtır. Yerinde “baki" duran ve barbarlığın darbeleri altında kesintisiz kanayan Kürt sorunu, Kürdistan davasıdır. Bir zamanlar Azadî ve Hoybûn bu sorunun sonucu olarak ortaya çıkmıştı. PKK onların kurudu sanılan köklerinden yeşerdi. O kin üzerinde...
Kürtler, 200 yıldır kökleri üstünde kendilerini yenileyerek, özgürlük için savaşıyorlar.
PKK liderlerinden Murat Karayılan da, Dengê Welat radyosundan Rosida Mardin’in bir sorularını cevaplarken, bunu söylüyordu.
“Herkes bilmeli: Bu (Kürt davası) ulusal bir meseledir; PKK ile Türk devleti arasındaki bir mesele değildir. Türk ulusu ile işgalci Türk devleti arasındaki bir meseledir. Belki, herkes bu gerçeği bilmeyebilir. Ama Başurê Kurdistan’daki yetkililer gayet iyi bilmektedirler. Şimdi PKK olduğu için, (Türk devleti) Hewler ve Süleymaniye’ye biz kardeşiz diyerek kendi askeri yapmaya çabalıyor. Ama Türk devleti, Kürdün bir tek saç teline dahi tahammül edemeyecek kadar, yeminli Kürt düşmandır. Hakikat budur. Türk devletinin konsepti (proğram, planı) Kürt halkını bir bir hedefleyip bir kısmını kırıma uğratmak, bir kısmını korkutmak, bir kısmını işbirlikçi yapmaktır. Kürdün hiç bir yerde statü sahibi olmasını istemiyorlar. Bu yüzden, Kürtlerin bütün kazanımlarına savaş açtı."
