Demokrasicilik oynamanın çağı geçmiştir!

Forum Haberleri —

.

.

  • Ayhan Bilgen çok doğru söylemiştir: Demokrasicilik oynamanın çağı çoktan geçmiştir. HDP, tümden demokrasicilik çağını geçmiştir. HDP çevresinde HDP’ye sahip çıkan herkesle, tüm kurum ve kişilerle birlikte faşist AKP-MHP iktidarına karşı direnişe geçerek bu illetten kurtulmanın yürüyüşünü başlatmanın tam zamanıdır.

NURHAK DOĞAN

Ağanın gözetiminde hazırlanan masalar çoktan devrilip yemekler ortalığa saçılmıştır. Öyle ki masadan söz edilmeyerek masa unutulmaya çalışılmaktadır. Ancak, ısrarla başka küçük ağalarla atıştırmak isteyen ya da o sofradan dökülüp de bir kenarda kalmış olanlara ulaşmak isteyenler de yok değildir. Bu, aç gözlülük müdür, yemekten öte bir şey midir, yemekten başka bir şey düşünememek midir, çok çok aç olmak mıdır? Sorular çoğaltılabilir ancak önemli olan bu sorular varsa eğer, Kürtlerin bu sorulara doğru cevaplar vermesidir. Çünkü Kürtler etrafındaki soykırım saldırılarına baktığımızda kürtlerin yemek masalarından, kahvaltı sohbetlerinden, mutlu çekirdek aile muhabbetlerinden çok daha önemli gündemleri olduğu kesindir.

Ailecek kahvaltı yapmaya dair fanteziler bir yana HDP bugünlerde anlık saldırılarla karşı karşıya. Her gün HDP karşısında darbeler yapılıyor, HDP’nin antifaşist kolektif iradesi kırılmaya çalışılıyor. HDP’ye yapılan saldırılar TJA’nın ve HDP’nin başlattığı kampanyaların hemen ertesine denk geldi. Bir de 6-8 Ekim serhildanlarının yıldönümüne denk geldi. Belli ki faşist Erdoğan-Bahçeli rejimi Kürtlerin serihildanından korkuyor. PKK’ye dair tüm bitirdik teranelerine rağmen AKP-MHP faşist iktidarının PKK karşısında yaşadığı korku, TC’ye ebede kadar yetecek gibidir. İktidar tayfası bu korkuyla nereye dönse ve kimi görse aynı sözleri tekrarlamaktadır. En küçük yandaş olmayan ses karşısında dahi terörize söylemler geliştirip PKK’yi işaret etmesi, bu yolla iradesi felç edilen toplulukları da bloke etmesi bu korkuya delildir.

HDP, TJA, STÖ’ler başta olmak üzere Bakurê Kurdistan’daki tüm kurum ve partilere her gün saldırı olmakta, her gün insanlar tutuklanmakta, gözaltı adı altında alıkonulmakta, rehin alınmaktadır. Kürtler, Kürt dostları, sosyalistler, devrimciler ve insan haklarını savunanlar, yaşamlarının günlerini gözaltılar adı altında vere vere yarının özgür soluklarını almaya çalışıyorlar.

Yapılan siyasi soykırım operasyonları ve darbelerde birçok siyasetçi gözaltına alındı. Diktatörlerin iktidar olduğu bir ülkede, halkın iradesiyle seçilenlerin tutuklanmasından daha doğal bir durum olamaz. En somut örnek de Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen’in gözaltına alınması, gözaltında zehirlenmeye çalışılması, yemekler üzerinden baskı uygulayarak onur kırıcı davranışlarda bulunulması yaşandı. Mesele bayat yemek meselesi değildir. Saygın bir kişinin saygınlığını böyle gündemlerle tartıştırmaya çalışmak, özünde de bayat yemek adı altında zehirleme girişimidir. Düşmanın akılsızlığına verilecek örneklerden biridir bu yaşananlar. Ayhan Bilgen’in tutumu örnek düzeyde oldu. Hem yemekler üzerinden yapılan saldırılara karşı tutum alarak bu saldırıyı boşa çıkardı, hem de HDP belediyeleri üzerindeki saldırıların nereye varacağı bilinciyle hareket etmenin yolunu aradı. En son verdiği mesaj bu anlamda politik bir olgunluk ve büyük bir anlam taşımaktadır.

En başta birçok siyasetçi bu davranışa bakarak kendini sorgulaması gerekir. Hele hele kimi siyasetçilerin koltukları dahi olmamasına rağmen koltuk sevdalısı durumlarını gözetirsek, bu koltuk sevdalısı olmaklığın Kürdistan özgürlük değerlerine, halkımıza ne büyük zararlar verdiğini bir yana not edersek, Ayhan Bilgen’in siyasi tutumu daha da anlam kazanır. Koltuğu olan ya da olmayan tüm koltuk sevdalıları bu tutuma iyi kafa yormalıdır. Kendinden ziyade oradaki görevi, verilen emeği, belediyeciliği düşünmek önemlidir.

Ayhan Bilgen’in belediye başkanlığına bir kadının aday olmasını istemesi de bir yandan belediyeciliğin özünde bir kadın işi olması gerçeğine işaret eder. Ancak en önemlisi de HDP’nin geliştirdiği eşbaşkanlık sistemine dairdir. Bu mesaj ve istem, eşbaşkanlık sisteminin erkekte yarattığı değişime örnektir. Kadın ve erkeğin ortak siyasi iradeyle yaptıkları yönetim işinin, toplum açısından gerçek bir özyönetim olmaya yakınlığı, bu deneyimin önemli bir toplumsal ve siyasi kazanım olduğuna işaret etmektedir.

PKK’liler öldürmekle bitmeyecek. Maaşa bağlanarak kandırılan ailelerin her gün sahte buluşma törenleriyle de bitmeyecek. Her gün sayıları 10’u aşan teslimiyet, ölme-öldürme listeleriyle de bitmeyecek. Ve tabi yüzlercesini Ermenistan’a göndermekle de bitmeyecek. Aslında hiçbir şekilde bitmeyecek gibidir. AKP-MHP’nin yaşadığı korku bitirdik söylemiyle bitmemesi gerçeği arasındaki bir travmayı anlatmaktadır. AKP-MHP faşizmi attığı her adımla çözüm yollarını birer birer kapatmakta, yok etmektedir. Kürtlere ve demokratik/devrimci tüm camiaya savaşarak, serhildan yaparak, direnerek, büyük halk eylemleri yaparak bu faşist iktidarı devirmekten başka yol kalmamaktadır.

Nasıl ki PKK’liler öldürmekle bitmeyecek, HDP’liler de tutuklanmakla bitmeyecektir. Kürtler, tüm varlık bilincinin gelişmesine rağmen hala fiziki soykırıma tabi tutulmaktadır. Kültürel soykırım zirvede yürütülmektedir ancak bu, fiziki soykırım olmadığını göstermez. Kürtler her gün katlediliyor, tutuklanıyor, hala köyler yakılıyor, dağlar yakılıyor, ormanlar yakılıyor, hayvanlar katlediliyor, doğa katlediliyor, sular kurutuluyor, köyler baraj suları altında bırakılıyor, insanların sadece geçim kaynakları değil tüm yaşamları olan eko çevre yok ediliyor. Şarkı söyleyenler katledilirken bir tarafta Kürtçe şarkı sözleri çalınıp çırpılıyor “cahillik”le hem de.

Servet Turgut’un katledilmesini normalleştirmemek gerekir. Hiçbir Kürt’ün ölümü normal değildir ve normalleştirmemek gerekir. Hiçbir Kürt’ün, hiçbir HDP’linin ceza alması normal görülmemelidir. Yaşanan hiçbir baskı hukuki sınırlara hapsedilecek düzeyde değildir.

Ayhan Bilgen çok doğru söylemiştir: Demokrasicilik oynamanın çağı çoktan geçmiştir. HDP, tümden demokrasicilik çağını geçmiştir. HDP çevresinde HDP’ye sahip çıkan herkesle, tüm kurum ve kişilerle birlikte faşist AKP-MHP iktidarına karşı direnişe geçerek bu illetten kurtulmanın yürüyüşünü başlatmanın tam zamanıdır. Halkların direnişi karşısında iktidarların çöküşünü durdurmak imkansızdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.