Demokratik dönüşüm imtihanı

Tuncer Bakırhan
- 1 Ekim'de başlayan sürecin, sadece bir barış süreci değil, aynı zamanda devletin demokratik dönüşümünün imtihanı olduğunu vurgulayan DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, mevcut devleti tarif ederek, olması gerekenleri sıraladı; demokratik entegrasyon yasalarının öneminin altını çizdi.
DEM Parti Eş başkanı Tuncer Bakırhan, "Demokratik entegrasyon sadece Kürt sorununun çözümü değil, Türkiye'nin topyekûn demokratikleşmesinin anahtarıdır. Yani birlikte yaşamının önünü açacak düzenlemeler entegrasyon yasalarının bir an önce çıkarılmasına bağlıdır" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, partisinin dünkü Grup Toplantısı'nda konuştu. HDP'ye yönelik yapılan 4 Kasım siyasi darbesini anımsatan Bakırhan, "Geçen tüm zorlu süreçlere rağmen ne biz dışarıda kalanlar ne de içeride olan arkadaşlarımız mücadele etmekten vazgeçti. Hiçbirimiz geri adım atmadık. Onun için bugün buradayız. Barışın, eşitliğin, özgürlüğün en ön saflarında yer almaya devam ettik. Biz Meclis'te, arkadaşlarımız cezaevlerinde; biz meydanlarda onlar mahkemelerde adaleti ve barışı savunmaya devam ettiler" dedi.
Kumpas davaları bitmeli
Şimdiki barış sürecinin, tam da 4 Kasım’da dayatılan tasfiye politikalarına karşı gösterilen mücadelenin, sabrın ve kararlılığın bir meyvesi olduğunu vurgulayan Bakırhan, şöyle devam etti: "Şimdi bu sürecin selameti için kumpas davaları artık sona ermeli. Barış konuşacaksak kumpas bitmeli. Vakit kaybetmeden bir an önce başta Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve Kobanê Kumpas Davası'nda yargılanan bütün arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır. Bu hukuksuzluğu sürdürmenin vicdani ve siyasi karşılığı artık kalmamıştır. Bu kısır döngü, bu ayıp artık bitmelidir. Binlerce siyasi tutsak arkadaşlarımızla derhal serbest bırakılmalıdır.
Sürgündekiler artık dönmeli
Sürgünde bulunan arkadaşlarımız da artık kendi topraklarına dönmelidir. Kumpas dosyaları kapanmalı, demokratik siyasetin alanı genişletilmelidir. Sürecin güvencesi de demokratik siyasettir. Tam da 4 Kasım'ın yıl dönümünde bir kez daha çağrımızı açık ve net bir şekilde yapmak istiyoruz. Sürgündeki arkadaşlarımız ülkesine; tutsak siyasetçiler meydanlara, barış da artık bu topraklara dönmelidir, diyoruz.
Devletin demokratik dönüşümü
İşte bu dönüşlerin olabilmesi için devletin demokratik dönüşümü gereklidir. 1 Ekim'de başlayan süreç, sadece bir barış süreci değil, aynı zamanda devletin demokratik dönüşümünün imtihanıdır. Duvarları tek tipçilikle örülen, pencereleri tek yöne baktırılan bir evde ne ortak yaşam olur, ne mutluluk olur. On yıllardır hatalar yapılıyor. Devlet ben bilirim dedikçe hatalar büyüyor, yurttaş küçülüyor, yurttaşın hakları küçülüyor;
* Devlet halkın hizmetkârı değil, sahibi gibi davrandı ve davranmaya devam ediyor.
* Ben bilirim kibriyle halkın sesini boğdu.
* Türkiye'nin binbir rengini, dilini, inancını bir tehdit olarak gördü.
* Toplumu tek bir kalıba zorlayarak kutuplaştırdı ve milyonları ortak evin dışına itti.
* Demokrasinin temeli olan denge ve denetleme mekanizmaları yok edildi.
* Yargı siyasi bir aygıta dönüştürüldü.
* Meclis etkisiz kılındı.
* Yerel yönetimler merkezi kıskacıyla nefessiz bırakıldı."
Bu durumda ihtiyaçlar
"Peki Türkiye’nin bu durumda ihtiyaçları nedir?" diye soran Bakırhan, şöyle sıraladı:
* Devletin halka hükmetmediği, halka hizmet ettiği bir düzen kurulsun.
* Hiç kimsenin kimliğinden ve inancından dolayı ötekileştirilmediği bir ortak yaşam inşa edilsin.
* Yargının bağımsız, Meclis'in güçlü ve yürütmenin şeffaf olduğu gerçek bir denetleme ve denge sistemi tesis edilsin.
* Sorunlar şiddetle değil, müzakere ve diyalogla çözülsün.
* Toplumsal barış sağlansın ve irade yerellerde, halkın bizzat kendisinde olsun. Güçlü bir şekilde yerel demokrasi güvence altına alınsın.
* Yas gibi en kutsal hakka saygı duyulsun. Barışmanın en gerçekçi yolu herkesin yas hakkına saygı göstermektir.
Demokratik entegrasyon yasaları
Rêber Apo'nun son görüşmedeki mesajlarına dikkat çeken Bakırhan, demokratik entegrasyon yasalarının altını çizdi. Demokratik entegrasyonun, halklar ve inançların kendi diliyle, kültürüyle, kimlikleriyle özgürce yaşamasının adı olduğunu kaydeden Bakırhan, şöyle konuştu: "Devletin buradaki görevi halkları birbirine benzetmek değil, herkese eşit mesafede durup her birinin kendi kökleriyle büyümesini garanti altına almaktır. Bu nedenle demokratik entegrasyon sadece Kürt sorununun çözümü değil, Türkiye'nin topyekun demokratikleşmesinin anahtarıdır. Bunun yolu da demokratik entegrasyon yasalarıdır. Birlikte yaşamının önünü açacak düzenlemeler bu yasaların bir an önce çıkarılmasına bağlıdır. Tarih bize bu fırsatı sunuyor. Vakit bu büyük dönüşümü gerçekleştirme vaktidir. Bu tarihi fırsatı hep birlikte değerlendirelim, heba etmeyelim.
Bahçeli'ye AİHM teşekkürü
Bakırhan, toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin Selahattin Demirtaş’ın tahliyesiyle ilgili açıklamasına ilişkin sorulan soruya dair "Bahçeli’ye teşekkür ediyoruz, çok doğru söylemiş. Başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere Kobanê Kumpas Davası'nda yargılanan tüm arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır" dedi.
Komisyon'un İmralı'ya gitmesi
Bakırhan, Komisyon'un İmralı Adası’na gitmesine ilişkin soruya ise "Yüzyıllık sorunun çözümü için komisyonun bir an önce İmralı Adası'na gidip doğrudan muhatabıyla görüşmesi gerekir. Komisyonun derhal Sayın Öcalan’ı dinlemesi gerekir" şeklinde yanıt verdi. Konunun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşülüp görüşülmediği yönündeki soruya ilişkin ise "Heyetimiz Cumhurbaşkanı ile görüştü. Bu görüşmede birçok başlık kendisine iletildi. Büyük ihtimalle bu noktayı da Cumhurbaşkanı’na iletmişlerdir" diye tamamladı.
Bahçeli ile görüşme talebi
Gazeteciler, yerine kayyum atanan Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk'e ise belediyeye dönüş ihtimalini sordu. Türk, belediye başkanlığına geri dönüşüyle ilgili şu an için kesin bir şey olmadığını söyledi ve Devlet Bahçeli ile önümüzdeki günlerde görüşme talepleri olduğunu belirtti. ANKARA
* * *
Milyonlar yoksul ve aç
Milyonlar neredeyse kuru ekmeğe muhtaç hale geldiğini, iktidarın kendi verilerinin de bu bedbaht durumu açık bir şekilde ortaya koyduğunu söyleyen Bakırhan, şunları paylaştı:
* 2026 yılı Cumhurbaşkanlığı yıllık programında sosyal yardıma muhtaç hane sayısı 4.5 milyona ulaştı. 4.5 milyon hane demek 18 milyon kişi demek. Yani yardıma muhtaç 18 milyon vatandaşımız var demek. Bu, bir faciadır.
* Kiralar son dört yılda 8 kat artmış. İnsan hakları, hukuk ve gelir dağılımı da istatistiklerde sonlardayız ama kira artışında Avrupa'da 1. sıradayız. Ne acı değil mi?
* Açlık sınırı 28 bin TL, yoksulluk sınırı 92 bin TL iken asgari ücret 22 bin TL. En düşük emekli maaşı 16 bin 881 TL, milyonlarca emekli bu parayla yaşamaya çalışıyor.
* İki yıldır düşecek denilen enflasyon yine yükselişe geçti. Üretim yavaşladı, fabrikalar kapısına artık kilit vuruyor, tekstil sektörü başta olmak üzere üretim alanları kriz içinde. Tekstil fabrikaları ya kapanıyor ya yurt dışına göçüyor.
* * *
TÜSİAD Başkanı'ndan DEM Parti'ye ziyaret
DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, partisinin genel merkezinde TÜSİAD Başkanı Orhan Doğan'ı kabul etti.
Bakırhan, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Doğan ve beraberindeki TÜSİAD Ankara Temsilcisi Barış Urhan’ı kabul etti. Görüşme partinin genel merkezinde gerçekleşti. Bakırhan’a partinin Ekonomi Komisyonu Eşsözcüsü Saruhan Oluç ve Amed Milletvekili Adalet Kaya eşlik etti.









