Demokratik Modernite

Doğrudan lafa giriyim. Ateşkes var, ne güzel. Hemen barışı inşa etmek lazım. Bir başka demokrasiyi. Hemen kentten ve barınma hakkından başlamalı. Kent toprakları hızlı bir şekilde, evsizlere dağıtılmalı. Kent toprağı, demokratize edilmelidir.

Ayrıca bu eylem, Kürt Halk Önderi Öcalan'ın ısrarla önemini vurguladığı kadınlara yönelik olmalı, KENT TOPRAKLARI KADINLARA DAÐITILMALIDIR. Bu derece geniş ve hızlı dağıtım, Ortadoğu'da ve aynı zamanda bütün dünyada, en kapsamlı mülkiyet değişimini ortaya çıkaracaktır. Bugüne kadar olmuş bütün mülkiyet değişimlerinden de daha kapsamlı ve derindir. Çünkü sadece kamulaştırıcı bir eylem değil, toplumsallaştırıcı bir muhtevada olacaktır ve dünyada ilk defa mülkiyetin çoğunluğunun kadınların elinde olduğu bir yeni ülke doğacaktır. Demokratik Modernite bir kadın devrimi değil mi?
Meksika’da yol kenarında, 8 sandalye koymuşlardı geçen hafta. Sandalyenin üstünde başlarından vurulmuş 8 kişi, adeta yoldan geçenleri seyrediyordu. Sadece son 10 yılda, uyuşturucu savaşlarından, 70 bin kişi öldü. Meksika, ABD'ye son geçiş noktasıdır, Türkiye’de AB'ye. Eğer eşitlik, özgürlük ve adalet olmazsa, otoyol kenarlarında sandalyelere oturtulmuş ölüm, bizi seyrediyor olacak. Bu nedenle Demokratik Modernite'nin unsurlarından biri olan katılımcı ekonominin inşasının yaratılmasında için çok önemli bir manivela olacaktır Kent reformu-kent topraklarının kadınlara dağıtılması.
İnsanlar kendi evlerini, barınma haklarını inşa etmelidirler. Radikal inşaat tekellerini, müteahhitleri, bunları finanse eden bankaların faizlerini, moloz kamyonlarına doldurup, evlerinizin temel çukurlarına doldurun. Bu temelden yükselen bir başka ekonomi, Demokratik Modernite'nin, kapitalist moderniteyi yıkıcı bir dinamiği olacaktır.
Hemen endişelenmeyin, kent topraklarının kadınlara dağıtılması 'yeşil alan'ların ortadan kalkması değildir. Tam tersine yeşil alanların yüksek binalar arasına sıkıştırılmış peyzaj mütahitlerinin elinden haftalık otlandırılmış alanlar olmaktan çıkartmak, toprağı müteahhitlerden kurtarmak ve sadece gerçek solucanlarıyla baş başa kalmasıdır. Kadınların yani herkesin bahçe içinde evi olması demek, doğrudan yetiştirdiklerimizin soframıza gelmesi demektir. Ekolojik demokrasi, demokratik modernitenin kurucu unsurudur. Ekoloji, kentten kaçmaya çalışan orta sınıfın, hobi bahçelerinde değil ancak demokratize edilmiş kent topraklarında yeşerebilir.
Bu kapsamlı mülkiyet değişimi, toprağın demokratize edilmesi, yani kadınlaştırılmış toprak, yani erkeğin elinden kurtarılmış kenti ileriki güzel günler için filan söylemiyorum. Bugün ve hızla yapılması gereken, barışın aşağıdan inşasının bir parçası olarak öneriyorum. Bütün halkın belediyelerine, BDP'li 99 belediyeye sesleniyorum.
Bugünkü cunta anayasasında bile sosyal devlet ilkesine göre, insanlara konut sağlama hakkınız ve göreviniz var. Bir araya gelen her 70 kadın için, mesela oluşturdukları kadın kooperatifleri için yer göstermek zorundasınız. Burada kendilerinin, insanların kendi evlerini inşa etmeleri için bilgiyi paylaşır, gerekirse araçlarınızdan yararlandırır ve radikal inşaat tekellerine ihtiyaç olmadan, dünyanın en sağlıklı evlerine kavuşmaları için desteklerseniz, dünyanın en geniş ve kapsamlı toprağın toplumsallaştıran bir sürecin, barışın, Demokratik Modernite'nin bir parçası olacaksınız.
Bu aynı zamanda kapitalist ekonominin son yıllardaki tek dinamiği yeni kent inşasından, kentin son kertesine kadar radikal biçimde sermayenin temerküzünden, bizdeki adıyla, 'kentsel dönüşümün' elinden kurtarmaktır. Demokratik Modernite ve barış inşası sizin önünüzde, kenti ya müteahhitlerin elinde bırakacaksınız ya da kadınlara doğrudan vereceksiniz.
Kapitalizmin çanına ot tıkamak ne güzel bir şey…