Demokratik toplum sentezi

Forum Haberleri —

demokratik toplum/foto:freepik

demokratik toplum/foto:freepik

  • İnsanlığın iki siyasal hafızasını yeniden buluşturan demokratik toplum sentezi, hem bireysel özgürlüklerin hem de toplumsal sorumlulukların dengelendiği, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir demokratik toplumu inşa çabasıdır.

GÜRSEL KARAASLAN

Demokrasi, çoğu zaman çizgisel bir tarihin ürünüymüş gibi aktarılır; Antik Yunan’da doğmuş, Avrupa modernitesiyle kurumlaşmış ve sonunda tüm dünyaya yayılmış gibi... Bu, hakikatin yalnızca erkek egemenlikçi yüzüdür. İnsan türünün siyasal hayal gücü, çok daha eski, geniş ve katmanlıdır.

Toplumsal örgütlenmenin derin katmanlarına indiğimizde, iki büyük demokratik damar açığa çıkar:

* Anacıl demokrasi, yani ilişkilerin, bakımın, yatay karar alma süreçlerinin anacıl siyaseti;

* Ataerkil demokrasi, devletin, kuralların, kurumların ve rekabetin, yani egemen erkeğin siyaseti.

Bu iki model yalnızca cinsiyet temelli güç ilişkilerinin değil, aynı zamanda iki farklı dünya görüşünün taşıyıcılarıdır. Bugünün siyasal krizleri (temsil bunalımı, toplumsal kutuplaşma, cinsiyetçilik, ekolojik felaketler) bu iki hattın kopukluğundan doğuyor.

Kadın tahakkümü değil

Modern literatürde çoğu zaman yanlış anlaşılan anacıl toplumlar, “kadın tahakkümü” değil, çoğunlukla eşitlikçi, dairesel, hiyerarşi dışı bir siyasal mantık kurarlar. Minangkabau (Endonezya batı sumatra bölgesi) kadınlarının toprak üzerindeki hakları; Irokua “clan mother”larının (Kuzey Amerika’da yaşayan yerli bir halk) sözü kesen otoritesi; Rojhilatê Kurdistan kadınlarının 'Jin jiyan azadî' çağrısı; Çatalhöyük’ün şaşırtıcı eşitlik arkeolojisi…

Meşruiyet, uzlaşı ve tanıma

Bu örneklerin tümü aynı şeyi gösterir: Siyaset, rekabetten önce bir ilişki biçimidir. Anacıl demokrasilerde güç, dayatmayla değil meşruiyetle; hiyerarşiyle değil konsensüsle; yasayla değil karşılıklı tanımayla işler. Bu model, ekolojinin döngülerinden, bakım emeğinin sürekliliğinden, ahlak-vicdan ve topluluk yaşamının dayanıklılığından beslenir. Şiddetsizliğin ve sabrın siyasal değer olarak kabul edildiği nadir yapılardan biridir.

Kamusal-özel ikiliği yaratır

Ataerkil demokrasi ise devletleşmenin tarihsel sonuçlarından doğar. Antik Yunan’ın erkek yurttaş modeli, Roma’nın rasyonel-hukuki sistematiği, modern ulus devletin bürokratik aklı… Bunların hepsi aynı siyasal DNA’nın farklı dönemlerdeki tezahürleridir. Bu modelde demokrasi, bireyci bir vatandaşlık anlayışı, rekabete dayalı siyasal kültür, hukuka dayalı bir düzen ve güçlü kurumlar üzerinden örgütlenir. Ataerkil demokrasi istikrar sağlar; öngörülebilirlik üretir. Aynı zamanda duygusal zekâyı, bakım emeğini, topluluk bağlarını dışarıda bırakarak insanı parçalayan bir kamusal-özel ikiliği yaratır.

İki model de eksiktir

Anacıl ve ataerkil demokrasi yalnızca iki farklı yönetim tarzı değil, iki farklı “gerçeklik algısıdır”. Anacıl model için toplum bir ağdır, düğümler arasındaki ilişkiler her şeydir. Ataerkil model için toplum bir sözleşmedir, bireylerin hakları ve ödevleri belirleyicidir. Birincisi “biz” diye başlar; ikincisi “ben” diye. Birincisi doğayı bedenin uzantısı; ikincisi doğayı mülkiyetin alanı görür. Birincisi uyumla çalışır; ikincisi rekabetle ilerler. Her iki model de tek başına eksiktir; biri fazlasıyla esnek, diğeri fazlasıyla serttir.

İki hattı birleştirme

İnsanlık bugün bu iki uç arasında sıkışmıştır. Günümüzün karmaşık dünyası (ekolojik krizler, göç hareketleri, yapay zekâ çağının eşitsizlikleri), ne yalnızca anacıl yataylığın ne de ataerkil kurumsallığın tek başına çözebileceği sorunlar üretiyor. Bu nedenle iki hattı birleştiren simetrik demokrasi daha kapsayıcıdır. Yerelde yatay meclis ve kominle; ulusal düzeyde ise güçlü ve hesap verebilir kurumlar. Bireysel özgürlükler korunurken bakım emeği ve topluluk dayanışması siyasal özne hâline gelir. Kararlar hem doğanın döngülerini hem bilimsel verileri gözeterek alınır. Ekonomi yalnızca rekabetin değil, dayanışmanın da mekânı hâline getirilir. Bu sentez, ne anacıldır ne de ataerkil. İkisinin diyalektik bir birleşimi, yeni bir siyasal bilinç seviyesidir.

Demokratik toplumsal sözleşme

İnsanlık, demokrasi tarihinin kritik bir eşiğinde durmaktadır. Kadınların, erkeklerin, toplumların ve doğanın birbirinden koparıldığı binlerce yıllık ataerkil düzen, artık hem ekolojik hem toplumsal hem de ruhsal olarak sürdürülemez. Yalnızca ilişkisel ve yatay anacıl model de modern dünyanın kurumsal karmaşıklığını taşıyamaz. Bu nedenle siyasal olanın geleceği, ilişki ile kurumun, bakım ile hakkın, uzlaşı ile temsilin, doğa ile aklın bir arada var olabileceği yeni bir demokratik toplumsal sözleşmenin adıdır.

Özgürlük ve sorumluluk dengesi

İşte demokratik toplum, insanlığın iki siyasal hafızasını yeniden buluşturma ve geleceğin demokratik toplum siyasetini daha bütüncül bir zemine taşıma çabasıdır. Demokratik toplum sentezi, felsefi olarak eşitlik, adalet, vicdan ve ahlak gibi temel değerleri yaşamın her alanında merkezine alır ve böylece, hem bireysel özgürlüklerin hem de toplumsal sorumlulukların dengelendiği, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir demokratik toplum inşasıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.