Demokratik toplum ve siyasal alanın mevcutluğu
Forum Haberleri —

Demokratik toplum çağrısı
- Önder Apo, barış ve demokratik çözüm deklarasyonunda, kültüralist bakış açılarına karşı önlem alarak, Kürt halkının sosyo, ekonomik ve siyasi yapıların göz ardı edilmesine karşı çıkmış, bu yüzden demokratik toplumu ve siyasal alanı ön planda tutarak bu hakların sadece kültürel değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal boyutları ile birlikte ele alınmasını istemiştir.
HAKKI TEKİN
Ulus-devletçi zihniyet ve aşırı milliyetçiliğe dayalı çözüm önerileri, tarihsel toplum sosyolojisine uygun çözümler getirmemiştir. Çünkü milliyetçilik ve kültüralist temelli çözümler, toplumu bir arada tutacak, eşitlikçi ve kapsayıcı bir yapıyı sağlamaktan çok, ayrımcılığa, karşıtlaştırmaya, kutuplaşmaya ve tahakküme yol açmıştır. Bu tür çözüm modelleri, toplumun dinamiklerini, çeşitliliğini, çok katmanlı ve boyutlu yapısını dikkate almadığından dolayı siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel krizlere, gerginliklere ve çatışmalara kaynaklık edilmiştir.
Kültüralist bakışlı çözüm ve tanımları da bu kapsam içinde ele almak mümkündür. Kültüralist bakış, bir halkın tarihsel, sosyal, ekonomik, siyasal ve yapısal farkların varoluşunu sadece kültürel miras üzerinden tanımlamaktadır. Bu bakış bir halkın temel sorununu yalnızca kimlik, dil folklor ve mitolojik gibi sıfatlara indirgenerek, tarihsel, toplumsal, siyasal, ekonomik, öz savunma, yönetimsel ve yapısal zenginlikleri göz ardı etmiştir. Dolayısıyla çerçevesi çizilmiş kültüralist bakışa göre Mezopotamya’nın en kadim halkı olan Kürt halkının sorunları Türkiye’de çözülmüş demektir. Zaten AKP ve Erdoğan, sürekli Kürt sorunu çözdüm sorun kalmadı demektedir. Bu söylemin altında yatan gerçeklik tarihsel toplum hakikatinden yalıtılmış kültüralist bakış yatmaktadır. Kürt halk sorununu sadece dil ve kimlik hakkı üzerinden ele alınacak ise, Türkiye’de TRT 6 ve bir dershanelik seçmeli ders mevcuttur. Kaldı ki bunların da ne yasal ne de anayasal güvencesi vardır. Bu açıdan Türk ulus-devlet yapısı, neredeyse yüzyıllık tek tipçi, homojen dayatmayla başaramadığı inkar politikasını kültüralist politikayla başarmak istemektedir. Türk devletinin Kürt halk gerçekliğini, tarihsel toplum yapısallığından kopartarak, kültürel haklara indirgeme politikası, Önder Apo’nun son yaklaşımıyla boşa çıkmıştır. Önder Apo aslında Kürt halkını uyandırmak ve buna karşı tedbirler geliştirmek istemektedir. Fakat Türkiye’de ister Türk ister Kürt akademisyenler olsun bu durum karşısında bir farkındalık içinde olması gerekirken körlük yaşanmıştır. Bir halkın tarihsel, toplumsal, kültürel, sosyal, ekonomik, politik ve öz-yönetim hakları kültüralist bakış ve çözümlere indirgenemez. Kültüralizm bakış açısını bu nedenle eleştirmek bu etki altından kurtulmak gerekmektedir. Bir halkı, bir toplumu sadece kültürel özeliklere indirgemek yerine, tarihsel, siyasal, ekonomik, öz- avunma, öz- yönetim sorunları ve toplumsal ilişkiler bağlamında ele almak gerekir.
Önder Apo, barış ve demokratik toplum çağrısında, Kürt halkına karşı var olan, liberal, post modern ve sınıfsal bakış ve tanımların, azınlıklar gibi ele alınışı dahil dar, yüzeysel ve kültüralist bakışları eleştirerek, tarihsel toplum ilişkileri bağlamında, ekonomik, sosyolojik, kolektif, öz savunma, kendi, kendini yönetme ve tüm yapısal zenginlikler boyutu içinde bakılmasını ifade etmiştir.
Barış ve demokratik toplum çağrısına dar, yüzeysel ve ezber bakmanın bir sonucu olarak tam anlaşılmadığı görülmektedir. Aksine Önder Apo, Kürt halkının tüm boyutlarını radikal bir biçimde haklarını ifade ederek, kimliklere saygı ve özgürce ifade hakkı, sosyo, ekonomik yapısıyla birlikte ele almaktadır. Kimliklerin özgürce ifade edilmesi, her kesimin kendi sosyal, ekonomik, siyasal, öz savunma, öz-yönetim ve yapısal zenginliklerin oluşturabilmesi için gerekli bir zemin hazırlanmıştır. Demokratik toplum ve siyasal alanın mevcutluğuyla, bu süreci mümkün kılarak, teminat altına alınmıştır. Dolayısıyla Demokratik toplum yapısallığı içinde her halkın ve kimliğin kendi özgürleşme sürecine sahip olması gerektiğini ifade etmiştir.
Önder Apo, kültürel hakların önemini demokrasinin temeli olarak tanımlamaktadır. Buradaki ayrım, kültürel hakların, toplumların kimliklerini ve özgürlüklerini ifade etme alanı olarak tanımlanmasıyla ilgilidir. Kültürel haklar, sadece bir kimliksel tanıma değil, aynı zamanda sosyal, siyasal, tarihsel, ekonomik, öz-yönetimsel, öz-savunma ve tüm boyutlarının haklarını teminatı anlamına gelir.
Önder Apo, demokratik toplum bağlamında aslında toplumların ya da her kesimin kendilerini sosyo, ekonomik ve siyasal anlamda yönetilebilme hakkını, farklı bir adlandırma ile ifade edilecek ise, bu demokratik kültürel özerklik hakkıdır ve bu demokrasinin asgari şartıdır. Bu da kimliklerin gelişimi, korunması, özgürce ifade edilmesi ve demokratik özerk yapıların oluşturulması anlamına gelmektedir. Demokrasinin asgari şartı, toplumların kültürel haklarının tanınması ve bunların siyasal anlamda temsil edilmesidir. Bu da siyasal alanın mevcudiyeti ile kültürel hakların birleştirilmesi, kendi kendini yönetme anlamına gelmektedir. Önder Apo, barış ve demokratik çözüm deklarasyonunda, kültüralist bakış açılarına karşı önlem alarak, Kürt halkının sosyo, ekonomik ve siyasi yapıların göz ardı edilmesine karşı çıkmış, bu yüzden demokratik toplumu ve siyasal alanı ön planda tutarak bu hakların sadece kültürel değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal boyutları ile birlikte ele alınmasını istemiştir. Sonuç olarak, Önder Apo, hem toplumların tarihsel, sosyolojik yapısına uygun bir yaklaşımı savunmuş, hem de kültürel haklar üzerinden özgürleşmeye yönelik bir siyasi çözüm önerisi sunmuştur.