Derdiniz bağımsız Kürdistan’sa; Kerkük orada duruyor!
Forum Haberleri —

.
- Eğer derdiniz Kürdistan topraklarının geri alınması ise Kerkük bir abide olarak orada durmaktadır. Yaptığınız “tatbikatı” orada pratize edin. İşte o zaman diyebiliriz ki, gerçekten bu ailenin derdi Kürdistan…
DEVRİM GEWDA
“Üzüm üzüme baka baka kararır” deyimi tam da TC ve KDP için dile getirilmiş gibi, çünkü geldiğimiz bu noktayı başka bir örnekle izah etmek çok zor. Son bir yıldır deyim yerindeyse KDP içte çökme noktasına gelmiş ve iktidarda kalmak için başvurmadığı kirli yol ve yöntem kalmadı. AKP’nin kuyruğuna takılan KDP özelikle Halk İnisiyatifi ve Sivil Toplum Kurumları’nın öncülüğünde halkın demokratik protesto gösterilerine karşı tutuklamalar, insanları kaçırma ve infaz etme yöntemlerini hızlı bir şekilde devreye koydu. Zaxo’da halkın yaptığı gösterilerin görüntülerinde KDP güçlerinin halka uyguladığı müdahale dozajının yüksekliği her şeyi apaçık gözler önüne seriyordu.
İçte her türlü zorlama yaşanırken nereden çıktı bu Şengal Anlaşması? İnsanların nefes almakta zorlandığı, memur ve işçi maaşlarının ödenmediği bir ortamda tatbikat yaparak kime ne mesaj verilmekte? Bedel Berwarî ve Şervan Şervanî ve onlarca insan hiçbir yasal dayanak olamadan aylardır hukuksuz bir şekilde alıkonulmaktadırlar. Bu haydutluk değil de nedir? Defalarca yaptıkları açıklamalarda “Hiçbir parti adına konuşmuyoruz, hakkımızı, emeğimizin karşılığı olan maaşımızı istiyoruz” diye haykıran onlarca insanı hukuksuz bir şekilde alıkoymak, ailelerinden koparmak kimin ve kimlerin zulmünü hatırlatıyor? Hiçbir dönemde olmadığı kadar bu dönemde toplumun genç kesimi kendi yurdunu terk ederek Avrupa’ya göç etmekte. Yine topluma uygulanan hukuksuz ve keyfi baskılar, insanların adeta açık bir cezaevinde tutulmaları halkta öfkeyi giderek büyütmekte.
Diğer yandan aylardır Şeladize kasabasına Liva Peşmergeleri yığınak yapmakta ve nedeni ise açıklanmamakta. Behdînan’da yaşayan halk artık bu sistemin çarkının tutmayacağından emin. Obüsler ve Milan füzeleriyle sadece yüreğinizdeki korkuyu dindirebilirsiniz. Şeladize halkı Başur halkının öfke patlamasıdır. Siz sadece bir yere kadar bu halkın iradesine ket vurabilirsiniz. Elbette ki, bu halk dün olduğu gibi bugünde zulme, kirli planlara “Êdî Bese” diyecektir. Karmaşalardan yararlanıp gündemi değiştirmeye kalkanlar yanıldıklarını er ya da geç anlayacaklardır.
Her defasında “Kürdistan’ın bağımsızlığı için canımı vermeye hazırım” sloganını dillerinden düşürmeyenlerin Şengal’i de Irak’a teslim etmeleri neyle izah edile bilinir? DAIŞ barbarlarından özgürleştiği günden bu güne kadar her defasında Şengal Özerk Meclisi’ni hedef alan ve açıklamalarıyla hedef gösterenlerin derdinin Bağımsız Kürdistan olmadığı çok açık ve nettir. Eğer derdiniz Kürdistan topraklarının geri alınması ise Kerkük bir abide olarak orada durmaktadır. Yaptığınız “tatbikatı” orada pratize edin. İşte o zaman diyebiliriz ki, gerçekten bu ailenin derdi Kürdistan…
İnsan hiç olmasa biraz düşmanından utanır.
Tam 9 Ekim günü Êzîdî halkının yeniden fermanını imzalamakta ve ikinci defa Kürt halkını çarmıha germekteler. İmzalanan anlaşma özünde Kürt halkının bugüne kadar yarattığı değerlere ve onun iradesine ket vurmaktadır. Bu kirli anlaşmaları yapanlara sormak gerek. Bağımsızlık referandumunda “peşmerge ile birlikte Kürdistan’ı savunmaya hazırız” açıklamasını ilk kim yaptı? DAIŞ barbarları Kerkük, Hewlêr ve Şengal’e saldırdığında gözlerini kırpmadan fedaice canını veren, en önde savaşanlar kimlerdi?
Şimdi kalkıp “Kürdistan Misak-ı Milli sınırları içindedir ve benim ecdadımın toprağı” diyen ve Kürt ve Kürdistan düşmanı faşist Erdoğan ve çeteleriyle bir kez daha Şengal ve kutsal topraklarını işgal etmeyi aklınızdan geçiriyorsunuz. O kutsal topraklar şimdi Êzdîxan’ın çocuklarına emanet. O topraklar onlarca Kürt gencinin kanıyla sulanmış. O topraklarda Derweşê Evdî’nin izinde yürüyen onlarca Derwêş ve Adule var şimdi. Siz kimi kimin topraklarından çıkarıyorsunuz? Herkes kafasını iki elinin arasına almalı hesap ve kitabını iyi yapmalıdır. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak var. Ortadoğu coğrafyası kaos ve krizin en yoğun sürecinden geçerken, tarihi süreçlerden ve yaşananlardan ders çıkarmak yerine “küçük olsun benim olsun” mantığı bu ortamda tutmaz.
Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan yıllar önce kaosun ve krizin çözüleceği mekânın Ortadoğu olduğunu zaten izah etmişti. Şimdi bu kaos ve krizin içinde açığa çıkan fırsatları Kürdistan’ın kazanımları için değerlendirilmeli. Kürt halkı birlikte tek yürek, tek yumruk olmalı işgalciye geçit vermemeli.
Kürt düşmanlarına ve Kürdistan işgalcilerine geçit vermememiz hiçbir dönemde olmadığı kadar bu süreçte elzemdir, herkes için…