Devlet Kürt ve Alevi soykırımını tamamlamak istiyor

Forum Haberleri —

6 Şubat depremi/foto:AFP

6 Şubat depremi/foto:AFP

  • Faşist şef Erdoğan başkanlığındaki Türk devletinin gizli emeli, 100 yıldır Mereş, Semsur, Dîlok ve Antakya’da gerçekleştirmek istediği Kürt ve Alevi soykırımını depremi bir fırsata çevirerek tamamlamaktır.

BAYRAM BALCI

Kuzey Kurdistan'ın 7 kenti ile Antakya, Adana, Osmaniye'de yaşanan depremde büyük can kayıpları yaşanmasının en büyük nedeni faşist şef Erdoğan iktidarının 9 kez imar affı altında çıkardığı yağma ve talan yasalarıdır.

Erdoğan başkanlığındaki AKP iktidarı, 2002 yılında iktidara geldikten sonra, hemen her seçim öncesi oy ve rant telaşı ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nda 9 kez değişiklikler yaparak imar affı çıkardı.

Faşist iktidar çıkardığı imar afları ile bir yandan sel ve deprem gibi felaketlere davetiye çıkarırken, diğer yandan da bu afetleri "Allahın lütfu" olarak görerek söz konusu bölgelerin demografik yapısını değiştirmeye çalıştı.

6 Şubat'ta yaşanan Mereş Bazarcıx merkezi ve 10 kenti etkileyen depremi bir lütuf gibi gören faşist iktidar bölgenin demografik yapısını bozmak için kolları sıvadı.

Depremin ardından hızlı bir şekilde kurtarma çalışmalarına başlamayarak, depremden zarar gören bölge insanlarını nefes alamaz hale getirip göçe zorlayan faşist iktidarın elbette böyle yapmakta gizli bir emeli vardı.

Faşist şef Erdoğan başkanlığındaki Türk devletinin bu gizli emeli ise, 100 yıldır Mereş, Semsur, Dîlok ve Antakya’da gerçekleştirmek istediği Kürt ve Alevi soykırımını depremi bir fırsata çevirerek tamamlamaktan başka bir şey değildir.

Depremin ardından gün ağarmaya başlayınca felaketin korkunçluğu daha çok ortaya çıkınca Türk devletinin ve faşist iktidarın almadığı önlemlerin ardındaki gizli emelleri de netleşti.

Faşist Türk devletinin bölge üzerindeki gizli emellerini anlamak için tarihe bakmak, geçmiş zamanda yaşananları hatırlamak yararlı olacaktır.

Mereş ve çevresi, özellikle Ermeni halkının özerk bir şekilde yaşadığı Zeytun, 1915-1922 yılları arasındaki soykırım ve tehcir politikaları ile Ermeniler’den temizlendi.  Ermeni halkının bölgeden temizlenmesinin ardından sırada devletin "çıban başı" olarak gördüğü ve bölgede nüfusunun çoğunluğu oluşturan Kürt Aleviler’e gelmişti.

Koçgiri isyanı ve Dersim tertelesi sırasında darbeler vurulan ve göçe zorlanan Bazarcix, Elbistan, Nurhak, Afşin, Kürtoğlu (Adı sonradan Türkoğlu olarak değiştirildi), Göksun ilçeleri ile Mereş merkezdeki Kürt Alevi nüfusu sürgün etmek için katliamlar gerçekleştirildi.

Ancak, devlet emellerine tam olarak ulaşamadı. Son olarak 1978 Aralık ayında Türk devleti tertip ettiği Mereş soykırımı ile bölge Kürt Alevi nüfustan temizlenmek istendi.

1978 Mereş soykırımı ardından büyük bir göç başlamış olsa da, göç eden insanlar köyleri ile ilişkilerini tamamen kesmedi. Özellikle Avrupa’ya göç eden Mereşli Aleviler 2000'li yılların başından itibaren yeniden köylerine dönerek yaşam alanları kurmaya başladı. Bu elbette ki Türk devletinin soykırım emellerini boş çıkaran gelişmeydi.

Sürgüne giden Kürt Alevileri’nin yurtlarına geri dönmelerinin ardından Faşist Türk devleti de boş durmadı. Suriye'de yaşanan savaşı da bahane ederek 2016 yılında özellikle Bazarcıx’ın Terolar bölgesine DAİŞ çetelerini aileleri ile birlikte yerleştirdi.

Son yaşanan depremi de emellerine ulaşmak için fırsata çevirmek isteyen Türk devleti bölge halkına yardım etmeyerek, yapılan yardımları da engelleyerek bölgeyi tamamen Kürt Alevilerden arındırmak için faaliyete geçti.

Faşist Türk devleti emellerini gerçekleştirmek için aynı planı Semsur, Dîlok ve Antakya'da da uygulamaya başladı.

  1915'ten 1938'e kadar Antakya üzerinden sürdürülen soykırım ve tehcir politikaları ile bölgeyi Ermeni ve Hıristiyan nüfustan arındıran ve son olarak 1938'de göstermelik bir referandumla Antakya'yı ilhak ederek kentin tarihi adını da Hatay olarak değiştiren faşist Türk devleti, şimdi de depremi fırsat bilerek bölgeyi Arap Alevi nüfusundan temizlemeye çalışıyor.

Faşist Türk devleti tarafından depremden büyük zarar gören özellikle Mereş, Semsur ve Dîlok'daki Kürt Alevi halkı ile Antakya'daki Arap Aleviler’e insani desteğin verilmemesi açık bir soykırım uygulamasıdır.

Bu bölgelerde son 100 yıl içinde yaşananlar araştırıldığında bugün Türk devleti ve onun sözcüsü faşist şef Erdoğan tarafından depremin neden “Allah’ın lütfu” gibi görüldüğü daha iyi anlaşılır.

Faşist Türk devleti Mereş, Semsur, Dîlok ve Antakya'dan göç eden Alevi nüfusun yerine ise eğittiği DAİŞ çetelerini aileleri ile birlikte yapacağı TOKİ konutlarına yerleştirmek isteyecektir.

Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Unutulmamalıdır ki, bu bölge hatta özellikle Elbistan bir barış bölgesidir. Tarihteki ilk barış anlaşması olan Kadeş anlaşmasını imzalayan ilk ve tek kadın Puduhepa, Elbistanlı bir Huri (Kürtlerin ataları) prensesidir.

Yine Antakya tarihi incelendiğinde de tarihinde barışçıl bir bölge olduğu görülecektir.

Zalimler barışa ve barışçıl kültüre de düşmandır.

Bu nedenle tüm duyarlı demokratik kamuoyu, faşist Türk devletinin Mereş, Semsur, Dîlok ve Antakya bölgesine DAİŞ çetelerini yerleştirmesinin önüne geçmek için ciddi adımlar atmalıdır. Bunun için zorunlu olarak yurtlarından ayrılan depremzede Kürt ve Arap Alevi halklarının yurtlarına geri dönüşlerini sağlamak için ciddi çalışmalar yapılmalı ve projeler geliştirilmelidir. Aksi takdirde bölgeye yerleştirilecek DAİŞ çeteleri ile Kürt ve Arap halkları ile hata Türk ve tüm bölge halklarını büyük bir tehlike beklemektedir.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.