Devlet mafyaya emanet

• AKP-MHP faşist koalisyonu suç örgütüne dönüşmüş durumdadır. Sağlam, tutarlı bir muhalefetin olmayışı bu faşist kliğin işini daha da kolaylaştırmaktadır. Faşizme karşı mücadelede sıradan tepkilerle yetinmek yetersizdir.

RAUF KARAKOÇAN

Türk siyasi tarihinde yeni bir evreye girilmiştir. AKP-MHP faşist koalisyonu iktidarda tutunmak için her türlü yolu deniyor. Seçimle gelip seçimle gitmeyeceklerini davul zurna ile ilanı gibi herkese hissettirmeye başladılar. Hemen her alanda tam hakimiyet sağlanmış oldu. Devletin bütün mekanizmaları diktatörlüğün eline geçti. Halk iradesinin gaspı, her türlü hukuksuzluk, muhalefeti sindirme yöntemlerine yenileri eklenerek iktidarın ömrünü uzatmaya çalışıyorlar. Üstelik hiç çekinmeden, açıktan yapmaya başladılar. Mafyadan medet umar hale geldiler. İktidar koalisyonun küçük ortağı faşist MHP lideri Devlet Bahçeli, Mafya çetelerine açıktan desteğini mecliste resmen ilan etti. Verilen startla, Mafya çeteleri siyaset sahnesindeki yerlerini almaya başladılar.

Mafya, siyasetin en tepesinden girişini yapmış oldu. Ana muhalefet partisinin liderini hedef alan tehditlerle ilk icraatını kendisine has yöntemlerle gerçekleştirdi. Kemal Kılıçdaroğlu’na suikast yapılacak, koltuğuna Ekrem İmamoğlu getirilecek senaryoları basın yoluyla duyuruldu. Yine Ekrem İmamoğlu’na yapıldığı söylenen ölüm tehditleri de tartışılmaya başlandı. Bunların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği başka bir konu ama önemli olan mafyanın devrede olduğu ve kamuoyunda tartışılmaya başlanmasıdır. Herkese bir göz dağı niteliğinde olan bu tehditler karşısında hiçbir hukuki işlemin yapılamaması da önemli bir konu başlığıdır.

Önümüzdeki dönem siyasi cinayetleri tartışır durumda olacağız. Olası suikast cinayetlerini önleyecek tedbirler yok, hukuki işlem yok. Tehditlerin hedefindeki muhalefetten sadece sızlanmalar ve toplumda da zayıf homurdanmaların ötesinde bir karşı duruş ortaya açıkmış değil. Faşist MHP kliğinin siyasete yön verme gücünü nerden aldığını sorgulayanlara açık adres, Mafyadır. Kürdistan’da işlenen binlerce faili meçhul cinayetin, göz altında kayıpların hesabını sorgulamayanlar, sıra kendilerine geldiğini geçte olsa anlamaları bir gelişme sayılır. Mafyanın yön verdiği siyasetle yönetilmeye karşı durulmazsa, faşizm durdurulmazsa cumartesi annelerine yeni anneler eklenecektir.

Mafyanın bu aşamada devreye girmesi ve siyaseti esir alması tesadüfü bir durum değildir. Küçük bir parti konumunda olan Faşist MHP kliği kendisini kilit konuma getirmesi, iktidara her dediğini dikte ettirmesi ve uygulatması başlı başına faşist bir yönetimin varlığına işarettir. Bugünkü kamuoyu yoklamalarına göre seçim yapılsa barajın altında kalacak bir partinin hegemonyasına Türkiye mahkum olmuştur. Açıktan desteklemekte bahis görmediği mafya ile iş birliği, herkes tarafından iyi okunması gereken bir husustur.

Türkiye, içine girdiği bu girdaptan kurtulmak için fazla seçeneğe de sahip değildir. Yapılması gereken tek şey demokratik güç birliğidir. Bu güç birliğinin ana ekseninde Kürtler bulunmaktadır. Kürt sorununa yanlış yaklaşım girdabına dibine çekilmek olacaktır. Kürt halkının haklı ve meşru taleplerini görmezden gelen ve “terör” yaftasıyla etiketlendiren sakat bakış açısı Türkiye’ye çok şey kaybettirdi ve bundan sonrada kaybettirecektir. Kürt sorunundaki siyasi körlük kaçınılmaz olarak şiddete yol açmaktadır. Bu şiddettin tek sorumlusu siyasi iktidarlardır. İşleri mafyaya havale eden bu günkü faşist iktidarla da Türkiye’nin fazla yol alması mümkün görünmemektedir.

Siyasetin tıkanmasında ve mafyaya havale edilmesinde Kürt meselesinin belirleyici bir rol oynadığı teslim edilmelidir. Türkiye’de ki yapısal sorunların kaynağında da Kürt sorunu vardır. Bu sorun aşılmadığı müddetçe hiçbir sorunun çözülmeyeceği geçmiş tarihi süreç göstermiştir. Devlette kirli yapılanmaların varlığı öteden beri bilinmektedir. Susurluk olayı ile açığa çıkan devletteki çeteleşme görünen kısmıdır. Devletin bütün gözeneklerine sızmış bu kirli ilişki ağları günümüzde gizlenme gereğini görmeden açıktan ve hatta meclis bünyesinde açık destek görerek çalışmaktadır. Halka karşı suç işleyen yapıların devlet gücünü kullanarak tehditler savurması, Türkiye’nin geldiği noktayı izah etmektedir. Devlet mafyaya emanet edilmiştir.

AKP-MHP faşist koalisyonu suç örgütüne dönüşmüş durumdadır. Sağlam, tutarlı bir muhalefetin olmayışı bu faşist kliğin işini daha da kolaylaştırmaktadır. Faşizme karşı mücadelede sıradan tepkilerle yetinmek yetersizdir. Açıktan ve cepheden karşı duruş olmadığı müddetçe sonuç almak mümkün görünmemektedir. Siyasette geniş bir mutabakat sağlanmalı, demokrasi cephesinde buluşmalı ve yeni bir anayasa ile toplumsal sözleşmenin yapılması gerekiyor. Kaygı siyaseti yürütmek faşist iktidarın işine yaramaktadır. Muhalefeti zayıflatmak, parçalamak ve hatta imha etmek için mafyanın devreye girdiği unutulmamalıdır. Muhalefet bloğunun mevcut duruşu kazanmaya ve başarmaya yetmiyor. İktidar için ya yeni bir yol bulmalı ya da yeni bir yol yapmalıdır.