Devlet susturamadığını kaybetti

Dosya Haberleri —

Cumartesi anneleri

Cumartesi anneleri

  • Devletin kayıplar politikasını, yasaklanan Galatasaray Meydanı’nı ve her hafta işkenceyle gözaltına alınmalarını gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç ve Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ile konuştuk.   

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Kimi 12 Eylül cuntacıları, kimi de devletin gizli yapılanmaları tarafından kaybedildi. Kiminin işkence edilmiş cansız bedeni kimsesizler mezarlığında bulundu, kiminin akıbeti hala bilinmiyor. Kayıplarının akıbetini bulmak ve onları kaybedenlerin yargılanması talebiyle 28 yıl önce Galatasaray Meydanında oturma eylemine başlayan Cumartesi Anneleri, bugün tüm engellemeler ve baskılara rağmen aynı taleplerle direnmeye devam ediyor. 1995 yılından 2005 yılına kadar kesintisiz bir şekilde Galatasaray Meydanı'na toplanan anneler, devletin baskılarından kaynaklı bir süre eylemlerine arar verir. 2006 yılında kayıplarının bulunması ve faillerin yargılanması talebiyle başlattıkları Ankara yürüyüşünden sonra Galatasaray Meydanı'nda yeniden bir araya gelen Cumartesi Anneleri bu taleplerini dönemin Başbakanı olan Erdoğan’ın gündemine sokmayı başarır. Devlet tarafından annelere verilen tüm sözler tutulmaz ve devlet kayıpları bulmak ve failleri yargılamak yerine bugün Galatasaray Meydanı'nı annelere yasaklayarak hakikatlerle yüzleşmekten kaçmaya devam ediyor. 

Kayıp yakınları anlatıyor

Devletin kayıplar politikasını, yasaklanan Galatasaray Meydanı’nı ve her hafta işkenceyle gözaltına alınmalarını gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç ve Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ile konuştuk.   

Kenan Bilgin daha 35 yaşındayken 12 Eylül 1994 yılında Ankara’nın Dikmen ilçesinde bir otobüs durağında TEM ekipleri tarafından gözaltına alınır. Kendisinden haber alamayan ailesi İnsan Hakları Derneğine ulaşarak Bilgin’in bulunması için girişimlerde bulunur. Ankara Emniyeti Bilgin’in gözaltına alındığını inkar eder. Bunun üzerine tanıklara ulaşılır ve 11 kişi Kenan Bilgin’in TEM şubede işkence ile katledildiğini söyler. İç hukuktan sonuç alınamayan Bilgin ailesi davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşır. AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulunur. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerini dinler. Kenan Bilgin’in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekansal uyumunu kontrol eder. Mahkeme, Kenan Bilgin’in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm eder.

Talebimiz çok net

28 yıldır kayıplarını aramaktan vazgeçmeyenlerden biri olan gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, tanık ifadeleri ve AİHM kararı ile ağabeyinin gözaltında işkenceyle katledildiğinin tescillenmesine rağmen akıbetinin hala açıklanmadığını söylüyor. Kayıpların akıbeti açıklanması bir yana ailelerine her alanın yasaklandığını sözlerine ekleyen İrfan Bilgin şu ifadeleri kullandı: “Bizim buradaki talebimiz çok net. Kayıplarımızın faillerin bulunması ve kaybedilen kayıplarımızın mezar yerlerinin söylenmesi. Bugün bu taleplerimiz yerine getirilmedi. Aileler hala kayıplarının akıbetini sormaya devam ediyor. 31 Mayıs ve 30 Ağustos gibi gözaltında kaybedilenler ile ilgili özel günlerdir. Ancak bu önemli günler Türkiye gibi ülkelerde değer bulan günler değil. Türkiye gibi ülkelerde bu tür özel günlerin hiçbir anlamı yok. "