Devletçi zihniyetin tarihsel simgesi

Forum Haberleri —

devlet

devlet

  • Kastik katil, toplumu parçalar, sınıflara böler, kadını bastırır ve kutsalı dışlar. Bilgiyi tekele alır ve halkların hafızasını unutturur. Direnişi “terör”, itaati “ahlak” olarak tanımlar.

NİMET SEVİM

Toplumların tarihinde kimi kavramlar, bir çağın vicdanını, çelişkisini ve direnişini bir arada dile getirir. Bunlar öylesine kavramlar değildir; aynı zamanda politik bir tavırdır, ideolojik bir teşhistir. Önder Öcalan’ın metinlerinde yer alan “kastik katil” tam da böyle bir kavramdır: bir çağrışım değil, bir ifşa aracıdır.

Bu yazı, “kastik katil” ifadesinin neye işaret ettiğini; Önder Öcalan’ın düşünce sistematiği içinde nasıl tanımlandığını ve tarihsel-toplumsal anlamını özetlemeyi amaçlıyor. Aynı zamanda, kavramın sadece kuramsal değil, güncel politik mücadele açısından da neden stratejik olduğunu gösterecektir.

Kavramın kaynağı: Tarihin faili olarak kastik katil

Önder Öcalan’ın ideolojik çözümlemelerinde, tarih yalnızca sınıf mücadelesi ya da iktisadi çelişkilerle değil, devletli toplumla komünal toplum arasındaki kesintisiz bir mücadele olarak tanımlanır. Bu mücadelede taraflar bellidir: Bir yanda hiyerarşi, erkek egemenlik ve iktidarın kurumsallaşmış biçimleri; diğer yanda ise eşitlikçi, kolektif, kadın merkezli yaşam formları.

İşte bu tarihsel çatışmanın karanlık tarafına Önder Öcalan şu sözlerle işaret eder: “Tarih artık kastik katil toplum ile komün arasındaki mücadelenin eseri haline geliyor.” Bu ifadede “kastik katil” kavramı, yalnızca bireysel bir fail ya da kişisel bir karakter tanımı değildir. Aksine, binlerce yılın devletleşmiş, sınıflaşmış, eril ve kutsal meşruiyetle donatılmış iktidar blokunun ideolojik özüdür. Yani bu katil, modern bir suikastçı değil, sistemsel bir figürdür.

Burada “kastik” kelimesi özellikle seçilmiştir. Etimolojik olarak, Yunanca kaustikos’tan gelen bu terim, kimyada yakıcı ve aşındırıcı maddeler için kullanılır. Bu maddeler dokunduğu her şeyi içten çözer, görünmez bir şekilde yok eder. Ancak Önder Öcalan, bu kelimeyi ideolojik bir anlamla yeniden inşa eder.

Kastik katil, yalnızca fiziksel olarak öldürmez, daha tehlikelidir: Zihni çürütür, hafızayı siler, direnci pasifize eder. Toplumu tutsak eden yapıları sıradanlaştırır, meşrulaştırır. En tehlikelisi de budur. Öldürmeden teslim almak, bastırmadan uyum sağlatmak, görünmeden hükmetmek. Bu bağlamda kastik katil, iktidarın, erkekliğin ve devletin içselleştirilmiş, normalleştirilmiş şiddetidir.

Kastik katil= Devlet+kast+erkeklik

Kastik katil, kimyasal bir metaforun ötesinde daha sistemsel bir derinlik taşır. Sadece bir yakma fiili değil, aynı zamanda kast sistemi, devletli uygarlık ve eril tahakkümün tarihsel sentezidir. Önder Öcalan’ın ifadesinde bu kavram, yalnızca bir tür sistemi tanımlamaz; sistemin zihniyetini ve insan modelini açığa çıkarır.

Bu katil, toplumu parçalar, sınıflara böler, kadını bastırır ve kutsalı dışlar. Bilgiyi tekele alır ve halkların hafızasını unutturur. Direnişi “terör”, itaati “ahlak” olarak tanımlar.

Bu özellikleriyle kastik katil, yalnızca bir iktidar biçimi değil, bir uygarlık paradigmasıdır. M.Ö 30 binli yılların derinliğine kadar inen avcı-eril egemen kültürden Sümer rahip devletine, Tanrı kraldan modern ulus-devlete, Roma’dan Bağdat’a, Vatikan’dan Pentagon’a kadar uzanan bir çizgidir bu.

Komün: Kastik katile karşı yaşamın özgün biçimi

Önder Öcalan’ın kavramsallaştırmasında kastik katilin karşısında ise “komün” vardır. Komün, sadece üretim ilişkileri değil, aynı zamanda etik, estetik ve duygusal olarak kollektif eşitlikçi bir yaşam biçimidir. Kadının özgürleşmesi, topluluk hafızasının korunması, doğayla uyum ve ortak aklın yeniden inşası komünün temelidir.

Komün, kastik katilin yaktığı her şeyi yeniden yeşerten topraktır. Hafızadır, annedir, tohumdur. Ve bu yüzden kastik katil komünden korkar. Çünkü komün, öldürmeden direnen, hükmetmeden yaşayan bir güçtür.

Kavramsal netlik politik netliktir

“Kastik katil” kavramı, Önder Öcalan’ın çözümlemelerinde yalnızca bir benzetme değil; tarihsel bir teşhis, politik bir uyarı ve ideolojik bir pusuladır. Bu kavram aracılığıyla modernliğin maskeleri aralanır; kutsal devletin ardındaki şiddet görünür kılınır.

Bu nedenle kavramsal netlik bir lüksten öte, politik zorunluluktur. Kastik katil, bugün her yerde olabilir. Onu tanımak, mücadeleyi doğru zeminde yürütmenin ilk adımıdır.

Unutulmamalı, kastik katilin panzehiri, kavramsal berraklıktır. Çünkü mücadele, her zaman önce düşüncede başlar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.