Direnenlerle yan yana olmalıyız
”Türkiye’de milyonlarca insanın desteğimize ihtiyaçları var. Gerçek olan şu ki Almanya ve Avrupa onları unuttu. Almanya Dışişleri Bakanı Maas iyi, hoş pazar sohbetleri yapabiliyor. Fakat Federal Güvenlik Meclisi’nde aynı zamanda silah satışlarının devamına karar veriyor ve Kuzey Suriye’de gerçekleşen güncel saldırılara göz yumuyor. Belki 2019 yılı, Türk devletinin baskıcı politikalarının durdurulabileceği son yıl olacaktır.”
NİHAL BAYRAM / MAİNZ
HDP ile kardeş parti olan Alman Yeşiller Partisi’nin Gençlik Federal Sözcüsü Max Lucks, yakın zamanda Türkiye’de bulunarak HDP ile görüşme gerçekleştirdi. Daha önce Türkiye’de tutuklama ve kötü muameleye maruz kalan Lucks, Türkiye’ye gidişine ilişkin açıklamalarda bulundu. ”İstanbul’a indiğimde bir daha yapmamaya yemin ettiğim bir şeyi yaptım. Çünkü Haziran 2016’da İstanbul’da tutuklanıp gözetim altına alındığımda bir daha bu ülkeye ayak basmak istemedim. Fakat şimdi tekrardan ayak başmıştım’’ sözleri ile başlayan Lucks, daha önceki Türkiye ziyaretleri ile şimdiki ziyareti arasında büyük farklılıklar gözlemlendiğini belirtti.
Yaşananları derinden hissettim
Lucks, Türkiye’nin Yeşiller Partisi’nin kongresinde konuşma yapmak için davet edilmesi nedeniyle Ankara’ya gittiğini ve HDP Amed Milletvekili Dersim Dağ ile görüştüğünü ve yaşanan sürece ilişkin bilgi alışverişinde bulunduklarını aktardı.
Dağ’ın Türkiye parlamentosunun en genç vekili olduğunu hatırlatan Lucks, görüşmelerine dair şunları kaydetti: ”Almanya’da iken HDP’nin son gençlik kongresine yönelik güncel baskılardan haberdar olmuştum. Fakat Dersim Dağ ile Ankara HDP Parti merkezinde sohbet ettiğimizde çok farklı hislere kapıldım. Normal şartlar altında bana anlatılanlara karşı soğukkanlı biri olarak mesafeli kalabilen biriyim. Fakat Dersim Dağ yaşanan baskıları ayrıntılı anlatınca, ilk defa bu kadar derinden hissettim. Dinledikçe anlatılanları birebir yaşadım. Kendisi bana durumun ne kadar zor olduğunu anlattı. Otobüs ile kongreye gelmeye çalışan gençlerin otobüslerden dışarı nasıl sürüklendiklerini ve polis tarafından nasıl coplandıklarını anlattı. Büyük bir polis kalabalığı, o gençlik kongresini engellemeye çalışmıştı. Ve kongrenin bu şiddetli baskılar sonucunda nasıl gerçekleşemediğini, açık şiddet kullanarak engellendiğini anlattı.’’
Sadece tutuklu Almanlarla ilgilenmemeliyiz
Devletin baskı politikalarına Kürt bölgelerinde hız verdiğini dile getiren Lucks, yaşananlar karşısında ortak mücadele dışında başka bir çözüm yolunun olmadığını sözlerine ekledi.
Yeşiller Partisi’nin kongresinde barışçıl, ekolojist, feminist, LGBTİ+ gibi birçok kesimle tanıştığını ve onlardan da yaşanan baskıları dinlediğini aktaran Lucks, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Alman solu bazen saman içinde bulunan bir ot üzerine tartışırken, Yeşiller Partisi HDP’ye katıldı. HDP aslında farklı farklı grupları içinde barındıran, geniş kapsamlı bir çatıdır. Böyle bir yapı, dünya genelinde ilk ve tektir. Burada baskı yaşayanlar, mağdur edilenler birleştiler. Burada insanlar barışçıl ve parlamento yolu üzerinden mücadele etmek için birleştiler.
HDP, bizim için sadece örnek değil. HDP, bizim kardeş partimizdir. Desteğimize ihtiyacı olan milyonlarca insan var. Onlar, Avrupa’nın en yakın komşu ülkesi olan Türkiye tarafından Kürt oldukları için, eşcinsel oldukları için, farklı fikirleri olduğu için baskı görmekteler.
Örneğin Meşale Tolu davası ikinci aşamasına girdiğinde davayı takip etmeyi önemsedik. Gözlerimiz ve kalbimiz aynı zamanda ve her zaman için Alman pasaportu olmayan ve buna rağmen ‘Sultan’ın zindanına düşenleri veya katillerin silahlarından çıkabilecek kurşunlar nedeniyle hayati endişe yaşayanları unutmamalı.”
2019’da Erdoğan’ı durdurabiliriz
Milyonlarca insanın dayanışma ve desteğe ihtiyacı olduğunu belirten Lucks, son olarak şunları belirtti: ”Milyonlarca insanın desteğimize ihtiyaçları var. Bu bir gerçektir. Fakat Alman ve Avrupa bunları unuttu. Almanya Dışişleri Bakanı Maas iyi, hoş pazar sohbetleri yapabiliyor. Fakat Federal Güvenlik Meclisi’nde aynı zamanda silah satışlarının devamına karar veriyor ve Kuzey Suriye’de gerçekleşen güncel saldırılara göz yumuyor. Belki 2019 yılı, Türk devletinin baskıcı politilkalarının durdurulabileceği son yıl olacaktır.”
