Direnişin hem simgesi hem öncüsü 

Kadın Haberleri —

Necla IŞIK

Necla IŞIK

  • “Kaybettiklerimizin farkına varınca burayı korumaya başladık. Burası emeğimiz, alın terimiz. Toprağım için elimden geleni yapacağım. Ailecek burası bizim evimiz oldu. Sıradan biriydim direnişin öncüsü oldum. Çocuklarımı da doğanın, toprağın farkında olarak yetiştirdim. Çocuklarım da artık direnişçi oldu.’’

Necla Işık, Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi'ndeki Akbelen Ormanı'nda kurulmak istenen linyit maden ocağına karşı direnen 42 yaşındaki bir kadın. Yaklaşık bir yıldır bölgede başlatılan nöbet eylemiyle ormanına sahip çıkan Işık, direnişin hem simgesi hem de öncüsü oldu. İkizköy de doğup büyüyen Işık’ın çocukluğu burada geçti. 22 yaşında evlendikten sonra köyden ayrılan Işık, yaşam koşullarından kaynaklı 2018 yılında tekrar köyüne döndü. Hayvancılık ve tarımla uğraşmaya başlayan Işık’ın iki çocuklarından biri üniversite, diğer ise lise öğrencisi. 
 
Hep karşılarına dikildi 
Bir yandan hayvanları diğer yandan tarlasıyla uğraşan Işık, 2019 yılında Limak-İçtaş ortaklığının İkizköy’de başlatacağı çalışmalarla birlikte kendisini ekoloji direnişinin içinde buldu. O dönem başlatılan eylemlere öncülük eden Işık, verilen mücadeleyle şirketin geri adım atmasında etkili oldu.
Ancak şirket hiçbir zaman Akbelen Ormanları’ndan vazgeçmedi. 2021 yılının Nisan ayında tekrar Akbelen’e giren iş makineleri, bir kez daha karşısında Necla'yı buldu. Ağaçları kestirmemek için büyük bir mücadele veren Işık, köylülerle birlikte 17 Temmuz’da nöbeti eylemi başlattı.
Mezopotamya Ajansı'ndan Tolga Güney'in haberine göre kadınların öncülük ettiği direniş sayesinde şirket her defasında geri atmak zorunda kaldı, Işık ise direniş nöbetinin öncülerinden oldu. Ağustos ayında askerlerin gece yarısı nöbet alanını boşalttığı müdahalede çocuklarıyla birlikte direnen Işık, mahkeme tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararının alınmasında da etkili oldu.
 
Sürekli nöbet alanında 
Talan projesi tamamen iptal edilene kadar mücadelede kararlı olan Işık, eşi ve çocuklarıyla birlikte günün büyük bölümünü nöbet alanında geçiriyor. Alanda nöbet tutan gönüllülerin bütün ihtiyaçlarına köy kadınlarıyla birlikte koşan Işık, diğer kadınların da motivasyon kaynaklarından. Alanda neşe kaynağı olan Işık, mücadelenin güçlendirdiğine inanıyor. Nöbet alanının yemeğinden, diğer ihtiyaçlarına kadar tüm işlerine koşturan Işık, geri kalan zamanını ise hayvanlarını beslemeye, tarlada çalışmaya ve evinin ihtiyaçlarına ayırıyor. Kendi deyimiyle “sıradan” bir insanken bir doğa direnişçisine dönüşen Işık, aynı zamanda İkizköy Çevre Komitesi’nin de sözcüsü. 


 
Burası emeğimiz, alın terimiz 
Işık, termik santralin göz diktiği İkizköy’ün yaşanılamaz hale gelmemesi için mücadele ettiğini söylüyor. Topraklarına el uzatılınca bir anda kendisini direnişin önünde bulduğunu belirten Işık, “Kaybettiklerimizin farkına varınca burayı korumaya başladık. Burası emeğimiz, alın terimiz. Sıradan bir kişiyken bir anda direnişin en önünde olduk. Bu mücadeleyi çocuklarımın, beslediğim hayvanların bile önüne geçirdim. Yeri geldi burayı korumak için onları aksattım. Çünkü biliyorum ki burası elimden giderse hepsi gidecek” diye belirtti. 
 
Çocuklarım da direnişçi oldu
“2018 yılında buraya gelmem tesadüf değilmiş. İyi ki gelmişim, böyle bir mücadelenin içine girmişim” diyen Işık, şunları söyledi: “Toprağım için elimden geleni yapacağım. Çocuklarımı da doğanın, toprağın farkında olarak yetiştirdim. Ailecek burası bizim evimiz oldu. Oğlum daha önceleri telefondan kafasını kaldırmazken, şimdi buradan koparamıyoruz. Çocuklar da direnişçi oldu.” 
 
Bende onların canlarını yakacağım
Son bir yılda mücadele ve itiraz etmeyi öğrendiğini söyleyen Işık, “Birisi sen ‘böyle yapacaksın’ dese. ‘Yok yapmam’ derdim. Karıncayı bile incitmeyen ben artık canımı yakarlarsa bende onların canlarını yakacağım. Bizi bu noktaya getirdiler. Bazen yorulduğumu hissediyorum. Biraz dinleniyorum ama ayağa daha hırslı kalkıyorum. Türkiye’nin neresi olursa olsun pes etmek yok. Rize’deyse Rize’ye de giderim. Artık bu doğa talanına dur dememiz lazım. Mücadele ederek 3 senedir köyümüzde kalabildik. ‘Elinde sonunda ormanı alıp keserler’ diyenler var. Bizde ‘buradayız, kestirmeyeceğiz’ diyoruz. Zaten şehirden buraya üretmeye geldim. Ama bana ‘kalk buradan git’ diyorlar. Orman, zeytinlikler, köyümüzü yok etmek istiyorlar" ifadelerini kullandı. 
 
Direndiğimiz sürece varız 
İkizköy mücadelesiyle kadınların kendilerine güvenmeye başladığına dikkati çeken Işık, “Önceden kadınların evde dahi söz hakkı yoktu. Şimdi sonrasını düşünmeden ‘Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz’ diyorlar. Kaymakama bile kafa tutuyor. Erkekler ‘sus’ dese bile ‘susmayacağım’ diye bağırıyor. Küçük yerlerde ‘kadınlar çok konuşmaz’ derler. Ama biz Akbelen direnişiyle susmamayı öğrendik. İşte, tarlada en çok kadınlar eziliyor. Artık en çok söz hakkı olan da biz olmak istiyoruz. Direndiğimiz sürece varız” diye belirtti.
“İnsanlara ‘devlete karşı çıkamayız’ düşüncesi empoze ediliyor. Ama kadının biri çıkıp ‘Devlet biziz’ dedi ya biz de diyoruz ‘üreticiyiz, üretmek istiyoruz.’” diyen Işık, şöyle devam etti: “Türkiye’nin her yerinde görüyoruz ki kadınlar en önde saf tutmaya devam ediyor, edecekte. Artık o kadar kolay olmayacak. Kadınlar, kadınlara, çocuklara yönelik şiddete de doğaya yönelik şiddete de karşı en önde olacak.” MUĞLA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.