Direnme ve faşizmi yenme zamanı

Forum Haberleri —

.

.

  • Kürtler ne yaparsa yapsın Türk devleti saldıracaktır. Çünkü Kürtlerin varlığını kendilerinin yokluğu olarak görüyorlar. Bu zihniyeti değiştirmedikleri sürece saldıracaklar. Kürtler bunu bilerek direniyorlar, direnecekler.

ZEKİ AKIL   
 
Türk devletinin Kürt düşmanlığı her gün yeni saldırılar ve yıkımlarla kendisini üretiyor. Öyle bir düşmanlık ki, DAİŞ, El Nusra ve İhvacı olarak bilinen bir sürü karanlık, ipini koparmış gücü etrafına toplamış ve Kürtlerin üzerine salmış. Halbuki, Kürt nüfusun büyük bölümü Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıdır. On milyonlarca Kürt’ü yok etmeyi önüne koyduğu için ortak yaşama kaygısını bir tarafa atmış.

Sadece sınırları içindekileri değil, dışındakileri de düşman ilan etmiş. Suriye’de Kürtlerle dost olacağına ısrarla düşmanlık ediyor. 

Suriye’de Kürtlere etmedik kötülük bırakmadılar. Erfîn Türkiye’ye ne yapmıştı ki, o kadar ağır hava saldırıları eşliğinde çeteleri de öne sürerek Kürtleri topraklarından sürdüler? Kürtlerin yaptığı tek şey DAİŞ’e teslim olmamak, topraklarını korumaktı. Ayrıca Kürtlerin öncülüğünde kurtarılan bölgelerde Araplar, Süryaniler, Türkmenler, Ermeniler ve diğer topluluklar, inançlar özgürce bir arada yaşama kültürünü yarattılar. Bölgenin örnek demokratik kendisini yönetme modelini oluşturdular. Bu modelini savunmak gerekirken Türk devleti ısrarla yok etmek için bütün yıkıcı yöntemleri kullandı.

Türk devletini yöneten bütün partiler, isimlerinin başına prof. konulan sözde akademisyenler dahil hepsi zihnen sakatlanmışlardır. Yüz yıllık Kürt’ü inkar ve imha siyasetinin ürünüdürler. Türkiye’yi yönetenler bu zehirlenmiş zihniyetten kurtulmadıkça ne Kürt düşmanlığı biter ne de savaş. Erdoğan nasıl öyle basit yalanlarla kuzey ve doğu Suriye’ye saldırıyor, bunu bütün Türkiye’ye kabul ettiriyor ve onları da suç ortağı yapıyor? Sözde İstiklal caddesine bombayı PKK ve YPG koymuş. Erdoğan da bunun için savaş kararı alıyor! Bu bombanın YPG ve PKK’yle ilgisinin olmadığını Türkiye’yi yönetenler çok iyi biliyor. Yakalandıkları söylenen isimlerin Kürtlerle bile ilgisi yok. 

Türk basını ve toplumu ne çabuk 7 Haziran seçimleri sonrası yaşananları unuttu? Ankara’da Türk tarihinin en büyük patlaması ve katliamı yaşandı. Bu eylemi DAİŞ’in yaptığı ilan edildi. Türkiye DAİŞ’e saldırmadı, hava saldırıları düzenlemedi. Üstelik bu bombalardan nemalanarak 1 Kasım seçimlerini kazandı. Yani bu tertibin içinde AKP ve Türk istihbaratı vardı. Aynı şey şimdi tekrarlanıyor. Türk muhalefeti de hem siyasi körlük yaşıyor hem de Kürt düşmanlığın yüzünden dumura uğramış. Hepsi Erdoğan’ın normal bir seçim yapmayacağını, sürecin provokasyonlara açık olduğunu söylüyorlardı. Ayrıca yapılan değerlendirmelerin çoğunda Erdoğan’ın Suriye’de bir savaş çıkararak o karambolde seçime gideceğini, güvenlik kaygılarını öne çıkarak seçim kazanmak için kullanacağını belirtiliyordu. Bütün bu gerçekler ortadayken Türkiye’deki muhalefet bile bile lades diyor. Yani iktidarı bir daha Erdoğan’a bırakmayı kabul etmiş oluyorlar. Erdoğan bu durumu bildiği için savaş ipine sarılıyor. 

Erdoğan bilse ki, muhalefet savaşa karşı durur, ekonomik kaynaklarını heba edilmesinin hesabını sorar ve seçimlerde onun aleyhinde kullanır asla Suriye’ye saldırmayı düşünmez. Tersi olacağını bildiği için çok rahat savaş kararı alıyor, hem de sahte gerekçelerle. Türk devleti PKK’yle savaşa yabancı değil. Kırk yıldır bu savaş sürüyor. On binlerce insan yaşamını yitirdi. Binlerce köy yakılıp yıkıldı. Milyonlarca insan göçe zorlandı. 2015’ten beri de daha şiddetlenmiş kanlı bir saldırı var. Hulusi Akar iftiharla bu süre içinde 35 binden fazla Kürt’ün imha edildiğini açıklıyor. Zap ve Metîna’da yasaklanmış silahlar, kimyasallar kullanılıyor. Bu saldırılar ve savaş için Türkiye’de muhalefet olduğunu söyleyenler herhangi bir inisiyatif almadı. Türk ordusunu Suriye’den çekeceğini söyleyen olmadı. 
Erdoğan’ın savaş politikaları Türk muhalefeti tarafından da kabul ediliyor. Sözde her gün birbirlerine laf yetiştirenler Türkiye’nin esas sorunu olan savaş sorununda Erdoğan’ın arkasına diziliyorlar. Erdoğan’ın canına minnet! Umurunda mı, yoksulların çocukları ölüyor, ekonomik kaynaklar heba oluyor. Onun hesabı sürekli kabarıyor, sarayın masrafları sürekli artıyor. Erdoğan için iktidar her şeydir. Bunun için Putin’in de kucağına oturur, körfezdeki şeyhlerin de.

Şu gerçeği de bir daha vurgulayalım; ayın 19’undan beri Rojava’ya karşı sürdürülen saldırlar ABD ve Rusya’nın onayıyla olmuştur. Astana süreci zaten Rojava ve özerk yönetime karşı bir cephe olmuştur. Rusya şimdi de Erdoğan’ı seçimlerde yeniden seçtirmek için çalışıyor. Biden da seçimlerden önce Erdoğan’ı değiştirmek ve demokratik muhalefeti desteklemek için söz vermişti. Ayrıca Trump sınırdan ABD askerlerini çekip işgale onay verdiği için sert eleştirilmişti. Ancak şimdi Biden da tıpkı Trump gibi hava sahasını faşist Erdoğan’ın hava saldırılarına açarak aynı tutumun sahibi olmuştur.

Türk yöneticileri doğu kuzey Suriye’de “teröristlerin barınak ve üslerini vuruyoruz” diye açıklamalar yapıyorlar. ABD ve Rusya sahadalar. Radarları çalışıyor. Nerelerin vurulduğunu çok iyi biliyorlar. Gözleri önünde Türk devleti savaş suçu işliyor ama seyrediyorlar. Vurulan yerler televizyonlarda görülüyor. Petrol kuyuları, buğday ambarları, gaz tesisleri ve ülkenin alt yapısı tahrip ediliyor. Demek ki, halkın tümü terörist kabul ediliyor. Çünkü bu kaynaklar halkın kullanımı içindir. Halkı kış mevsiminde aç ve soğukta bırakmak istiyorlar. Halkı bunaltmak ve kaçırtmak için insanlık dışı, kuralsız bir savaş yürütüyorlar. 

Kürtler ne yaparsa yapsın Türk devleti saldıracaktır. Çünkü Kürtlerin varlığını kendilerinin yokluğu olarak görüyorlar. Bu zihniyeti değiştirmedikleri sürece saldıracaklar. Kürtler bunu bilerek direniyorlar, direnecekler. Başka tartışmalarla zaman yitirmeye gerek yoktur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.