Doğa katili: Murat Kurum

Dosya Haberleri —

İstanbul betonlaşma

İstanbul betonlaşma

  • AKP-MHP’nin İstanbul için belirlediği ortak aday depremde yıkım ve ölümlerin artışına sebep olan imar aflarının uygulayıcısı Murat Kurum oldu. Peki Murat Kurum kimdir? İstanbul’un beton yığınına dönüştürülmesi, "İmar barışı" ve Salda Gölü’ne Millet Bahçesi Projesi gibi projeleriyle eleştirilerin odağı haline gelen Kurum, Kanal İstanbul’un da baş aktörlerinden.
  • Murat Kurum’un bakanlık koltuğuna oturmasının ardından yaptığı icraatlardan biri de kaçak ve usulsüz yapıların affına ilişkin düzenleme oldu. 2022 yılının Aralık ayında CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın 2018 imar affıyla kaç konut ve işyerinin “yapı kayıt belgesi” aldığına dair verdiği soru önergesine cevap veren Kurum, toplam 7 milyon 85 bin 969 yapıya kayıt belgesi verildiğini söyledi.
  • Kurum’un adaylığını gazetemize değerlendiren Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, "Binlerce kaçak yapıya kayıt belgesi dağıttı. Milyonca insanı afetle baş başa bıraktı" dedi. İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Melis Tantan ise, "Kurum’un seçilmesi durumunda İstanbul’da geriye kalan yaşam alanları, ormanları, suyu, dereleri, mahalleleri daha çok tehdit altında olacaktır” dedi.

ERDOĞAN ALAYUMAT

Yerel seçimlere üç aydan kısa bir süre kaldı. Siyasi partiler seçim hazırlıklarına hız verirken, Türkiye’de en önemli seçim bölgelerinden biri olan İstanbul’da partilerin büyükşehir belediye başkan adayları da netleşmeye başladı. Önceki dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) Kürtlerin desteği ile AKP’den alan CHP’li Ekrem İmamoğlu yeniden aday olurken, AKP-MHP iktidar blokunun ortak adayı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı Murat Kurum olarak açıklandı. Peki Murat Kurum kimdir? İstanbul’un beton yığınına dönüştürülmesi, “İmar barışı” ve Salda Gölü’ne Millet Bahçesi Projesi gibi projeleriyle eleştirilerin odağı haline gelen Kurum, Kanal İstanbul’un hayata geçirilmesi için rol oynayan isimlerden biri olarak öne çıkıyor.

Kurum’un hızlı yükselişi

Ankara’da 1976 yılında dünyaya gelen Kurum, Mimar Kemal Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1999’da Konya Selçuk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi. 2005 yılına kadar özel sektörde çalışan Kurum, ardından Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nda (TOKİ) çalıştı. TOKİ’ye girdikten sonra hızla yükselen Kurum, 1 yıl içinde TOKİ Uygulama Daire Başkanlığı’nda uzman olarak çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra TOKİ İstanbul Uygulama Daire Başkanlığı Avrupa Yakası Uygulama Şube Müdürlüğü görevine getirildi. 2008 yılında Emlak Konut GYO AŞ Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini üstlenen Kurum, 2018’den bakan olana kadar da bu görevi sürdürdü.

 

AKP İstanbul Belediye Başkan Adayı Murat Kurum

 

TOKİ denetim dışı kaldı

Kurum’un çalışmaya başlamasıyla TOKİ bütçesi, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamı dışına çıkarıldı. 2014’te ise bütçe bu sefer de Sayıştay denetimi dışına çıkartılarak kurum iç denetim biriminden de mahrum bırakıldı. Olağanüstü yetkiler verilen TOKİ’nin Sayıştay denetimine tabi tutulmasına ilişkin muhalefetin verdiği kanun teklifleri ise AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Emlak Konut’a 9 sene Genel Müdürlük yapan Murat Kurum’un döneminde Emlak Konut, sektördeki en güçlü gayrimenkul yatırım ortağı haline geldi.

Kurum’un, Emlak Konut Genel Müdürlüğü’ne atanmasının ardından önce vergi muafiyeti, ardından hisse satış operasyonları gerçekleştirildi. Emlak Konut’a sağlanan vergi muafiyetinin ardından şirket 2010 yılında uluslararası sermayeye açıldı ve hisselerinin yüzde 25’i satıldı. Satılan hisselerin yüzde 75’i ise uluslararası sermaye guruplarının oldu.

Önce parçaladı sonra sattı

Murat Kurum başkanlığında ikinci satış 2013’te gerçekleşti. Emlak Konut’ta devlet hisseleri yüzde 49’a düşürüldü. Hisselerin yüzde 80’i uluslararası şirketlere, yüzde 10’u yerli sermayeye, yüzde 10’u ise şahıslara satıldı. Emlak Konut’un yabancılar tarafından alınan hisselerinin yüzde 49’unu Amerikalılar satın aldı. Murat Kurum Emlak Konut Genel Müdürü sıfatıyla 2013 yılı sonunda yapılan yolsuzluk operasyonlarında ifadeye çağrılan isimlerden biriydi. Ancak iktidarın müdahalesi ile yürütülen bu soruşturmanın da üstü örtüldü.

Çılgın felaket Kanal İstanbul’u savundu

Bu yıllarda iktidarın “çılgın proje” adını verdiği Kanal İstanbul projesi için tüm itirazlara rağmen çalışmalara başlandı. Proje kapsamında üçüncü köprü ve üçüncü havaalanı projeleri tamamlanırken, kanalın yapımı için bölge adım adım yapılaşmaya açıldı. 17 Ocak 2020 tarihinde ise projenin Çevresel Etki Değerlendirme Raporu’nun (ÇED) onaylandığı açıklandı.

Kurum, o dönem projeyi şu sözlerle savunmuştu: “ÇED ve planlama sürecini bakanlığımızın yürüttüğü, yine uygulama süreçlerinde de imar uygulamalarının bakanlığımız nezdinde yapılacağı asrın projesi, Boğaziçi'ni, İstanbul Boğazı'nı koruma ve kurtarma projesidir. Boğazımızın özgürlük projesidir. İstanbul'umuzun medeniyet projelerinden bir tanesidir. Kanal İstanbul projesi içerisinde de hem akıllı şehir uygulamalarını gerçekleştireceğiz hem de kanalın iki yakasında 500 bin nüfusunu aşmayacak, yatay şehirleşme örneği gösterecek, örnek bir şehircilik modeli uygulayacağız.”

Holding patronlarına can simidi oldu

İnşaat sektöründeki kriz 2018’de zirveye ulaşınca Murat Kurum, Emlak Konut eliyle sermaye gurupları için kurtarıcı rolü üstlendi. Holding patronlarını rahatlatmak isteyen AKP tarafından hazırlanan pakette Emlak Konut GYO’ya stok eritme görevi verildi.

Türkiye ve Kurdistan’ın 11 kentini vuran ve Semsûr, Meletî, Mereş ve Hatay’ı yerle bir eden 6 Şubat depremlerinin ardından Emlak Konut’un toplam 24.1 milyar TL oluşan 6 ayrı deprem konut ihalesi yandaşlara peşkeş çekildi. Yapılan ihale Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu olan Bilal Erdoğan’ın arkadaşı, Eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın oğlunun ortağı ve AKP’li müteahhitlere verildi.

7 milyon kaçak yapıya kayıt belgesi verdi

Murat Kurum’un bakanlık koltuğuna oturmasının ardından yaptığı icraatlardan biri de kaçak ve usulsüz yapıların affına ilişkin düzenleme oldu. 2022 yılının Aralık ayında CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın 2018 imar affıyla kaç konut ve işyerinin “yapı kayıt belgesi” aldığına dair verdiği soru önergesine cevap veren Kurum, "İmar barışı" kapsamında Türkiye genelinde toplam 7 milyon 85 bin 969 yapıya kayıt belgesi verildiğini söyledi.

Kurum, 6 Şubat depremlerinin etkilediği 10 ilde imar affı kapsamında verilen yapı kayıt belgesi sayısını ise şöyle açıklamıştı: “294 bin 166 yapıya kayıt belgesi verildi. İllere göre şöyle: Adana’da 59 bin 247, Adıyaman’da 10 bin 629, Diyarbakır’da 14 bin 719, Antep’te 40 bin 224, Hatay’da 56 bin 464, Maraş’ta 39 bin 58, Kilis’te 4 bin 897, Malatya’da 22 bin 299, Osmaniye’de 21 bin 107, Urfa’da 25 bin 521.”

İmar affının acı örneği

Kurum’un imzasını taşıyan imar affının en acı örneği ise Maraş'ta 36 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı’nda yaşandı. Depremden sonra yapılan incelemelerde binanın alt katında bulunan pastanenin usulsüz tadilat yaptığı ortaya çıkmıştı. Binanın müteahhidi, Maraş MÜSİAD eski Başkanı ve Kervan pastanelerinin sahibi Sami Kervancıoğlu ise hâlâ kayıp. Geride Murat Kurum ile çektirdiği fotoğrafı kaldı. Afet yasasında yapılan son değişiklikle birlikte, deprem bahanesiyle İstanbul’da da büyük bir talanın önü açılmış oldu. Düzenlemede “yeni yerleşim alanı” ibaresi kaldırılarak mevcut yerleşim yerlerinin de “rezerv alan” ilan edilebilmesine zemin hazırlandı.

Binlerce insanın ölümüne sebep oldu

Depremde yıkım ve ölümlerin artışına sebep olan imar aflarının uygulayıcısı Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yerel seçimlerde bu sefer de İstanbul’u yönetmeye aday.

Murat Kurum’un İBB adaylığını gazetemize değerlendiren İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu ve İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Melis Tantan, Kurum’u İstanbul’daki birçok hatalı uygulamanın yürütücüsü ve doğal varlıkların ticarileştirilmesinde, kıyı talanlarının, afet toplanma alanlarının yok edilmesinin karar vericilerden biri olarak hatırladıklarını söyledi.

 

* * *

Yaptıkları yapacaklarının teminatı

Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, Murat Kurum’un orman alanlarını, tarım alanlarını, su havzalarını, meraları yok eden bir eko-kırım projesi olan Kanal İstanbul projesinin altına imza attığını hatırlatarak, “Kurum’un İstanbul için tahlisiz bir aday olduğunu düşünüyorum. Ancak AKP açısından baktığımızda kendi ideolojisini iyi temsil eden, doğru bir isim olduğunu söyleyebilirim” dedi.

Murat Kurum isminin İstanbul gibi mega bir kente çözüm sunamayacağını söyleyen Giritlioğlu, şöyle devam etti: “İsteseydi 2009’dan bugüne kadar kentsel dönüşüm ve afetler konusunda doğru bir politika belirlerdi ama bunu yapmadı. Aksine 2018’de yürürlüğe giren imar affının savunucularından bir olarak binlerce kaçak yapıya kayıt belgesi dağıttı. Milyonca insanı afetle baş başa bıraktı. Sosyal konut projeleri yapılması ve vatandaşın can güvenliğini sağlayacak sağlıklı konutların inşa edilmesi konusunda herhangi bir adım atmadı. Aksine yeşil alanların üzerine lüks konutlar inşa edildi. Murat Kurum tüm bunların karar vericisi olarak hatırlanıyor. Tüm bu yaptıkları gelecekte yapacaklarının teminatı bizim açımızdan.”

 

* * *

Planlanan açık

İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Melis Tantan ise Murat Kurum’un, TOKİ, Emlak Konut ve bakanlık görevlerinde tek tip betonarme yapıları kent merkezlerinin uzağına yaparak orman, mera, yeşil alanların yok edilmesine sebep olan isimlerin başında geldiğini ifade etti.

Kurum’un bakanlığı dönemindeki icraatlarına bakıldığında iktidarın İstanbul’da neyi planladığının açık bir şekilde görüldüğünü sözlerine ekleyen Tantan, şu ifadeleri kullandı: “Kurum’un bakanlığında, TOKİ inşaatlarının artmasının yanı sıra onay verilen irili-ufaklı enerji ve maden yatırımlarının sayısının önceki dönemlere göre artması ormansızlaştırmayı da beraberinde getirdi. Kurum’un seçilmesi durumunda İstanbul’da geriye kalan yaşam alanları, ormanları, suyu, dereleri, mahalleleri daha çok tehdit altında olacaktır.”

İstanbul’u büyük bir kaos bekliyor   

İklim değişikliği ile ilgili kanun hazırlıklarının Kurum’un bakanlığı döneminde başladığını hatırlatan Tantan, şöyle devam etti: “Hazırlanan kanun, iklimi korumak değil, sanayicileri emisyon vergilerinden korumak için hazırlandı. Askeri arazilerin imara açılması, Kanal İstanbul güzergahının neredeyse projeyi geri plana atacak kadar ranta açılmış olması, imar satışlarının devasalığı, güzergahtaki mahallelerde başlayan tapu gaspları, deprem bahane edilerek çıkartılan rezerv yasasıyla mülksüzleştirme önümüzdeki dönemin en büyük sorunlarından birkaçı olacaktır.”

Kanal İstanbul projesinin durdurulması için açtıkları “yürütmeyi durdurma davasının” üzerinden 4 yıl geçtiğini hatırlatan Tantan, son olara şunları söyledi: “İkinci kez bilirkişi keşifleriyle süreci iyice savsaklama çabaları devam ederken, açtığımız tüm davalarda bilirkişi keşiflerine inanılmaz paralar istenirken şimdi de dava ettiklerimizden birini İstanbul’un başına getirmeye çalışıyorlar. Bu ‘Siz de kimsiniz ben rantıma bakarım’ demektir. İktidar aday gösterdiği bu isimle İstanbul’u ormanıyla, deniziyle, mahalleleriyle büyük bir kaos, yoksullaştırma ve yok oluşa doğru itiyor.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.