Bir kadın, iki uzak sürgün
Kadın Haberleri —

Şehriban Uyanık
- Şehriban Uyanık’ın kızı Leyla Ankara’da, kardeşi Hasan ise Erzurum’da tutsak. Birbirinden uzak cezaevlerine sürgün edildikleri için ikisini de göremiyor. Kızının ve kardeşinin yürüdüğü yoldan onur duyduğunu söyleyen Uyanık, “Ne olursa olsun hiç kimse bizi Kürtlüğümüzden uzaklaştıramaz” dedi.
- Uyanık, tutsakların elindeki tek silahın bedenlerini olduğunu söyledi ve ekledi: “24 saat çıkmıyorlar aklımızdan ve cezaevleri koşullarını, idarenin yaklaşımlarını, yönelimlerini de biliyoruz. Bu yüzden sahiplenilmeli, sorumluluk sadece çocuklarımızın omuzlarında kalmamalı ve bir an önce talepleri kabul edilmeli.”
Şehriban Uyanık’ın Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan kızı Leyla Uyanık, 2015’ten bu yana tutsak ve 20 yıl hapis cezası verildi. Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki kardeşi Hasan Uyanık ise 2014 yılından beri tutsak. Hasan Uyanık’a Kobanê eylemleri sırasında hayatını kaybeden Yasin Börü ve diğer üç kişinin ölümüyle ilgili yargılamada, olay yerinde olmadığına dair kanıtlar olmasına rağmen ağırlaştırılmış müebbet verildi.
Yıllardır ev ve cezaevleri arasında gidip gelen Şehriban Uyanık, tutsakların 4 Nisan itibariyle mahkeme ve aile ziyaretine, telefon görüşlerine çıkmama kararından dolayı kızı ve kardeşiyle görüşemiyor.
Yürüdükleri yol onurdur
“Tek suçumuz, günahımız Kürt olmamızdır. Kürt olduğumuz için evlatlarımızın ömrü, gençliği cezaevlerinde tükendi” diyen Şehriban Uyanık, kimliklerinin bedelini ağır olduğunu söyledi.
“Elbette ki önlerine aldıkları yol için pişman değiliz ve arkalarındayız. Çünkü bizler aslımızı inkâr etmiyoruz, Kürt olarak doğduk, bu hep de böyle kalacak. Ne olursa olsun hiç kimse bizleri Kürtlüğümüzden uzaklaştıramaz.”
Bedenleri silahlarıdır
Jinnews’e tutsakların direnişini anlatan Uyanık, “Zindanlardaki zulme verecek cevap olarak evlatlarımızın elindeki tek ve en büyük silah bedenleridir. Haksızlıklara karşı gerçekleştirdikleri eylemselliklerde aldıkları açlık grevi eylemi kararlarını duyduğumuzda aileleri olarak içimiz cız ediyor ve yerimizde duramıyoruz. Elbette ki onlar da kendilerince haklılar, bizler de kendimizce haklıyız. Anne olarak evlatlarımız için canımız yanıyor ama onların da ellerinde başka bir şey olmadığı için onlara da hak veriyoruz” dedi.
Üç maymun misali
“Yetkililer tutsakları duymuyor, görmüyor, konuşmuyor. Sesimizi duymak istemiyor” diyen Uynanık, şöyle devam etti: “Kürtlerin adı geçtiğinde bile içlerini büyük bir korku sarıyor. Şaşırıyorum ve ‘Neden bizlerden bu kadar çok korkuyorlar?’ diyorum. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyoruz, bu topraklar bizimdir. Dedelerimiz babalarımız bu topraklarda doğup büyümüşler, öyle çok bir isteğimiz yok, bizim olanı istiyoruz sadece. Cezaevlerinde yaşatılan haksızlıklara ve tecride karşı çocuklarımız mecbur kalıp açlık grevine başladılar.”