Dönercilik 'erkek işi' değil

Kadın Haberleri —

.

.

  • Almanya’da 24 yıldır restorandan, inşaata kadar birçok işte çalışan Êlihli Emine Zane dönercilik yaparak geçimini sağlıyor. "Başta yadırgayanlar şimdi takdir ediyor" diyen Emine ’erkek işidir’ algısına inat kadınların her işi yapabileceğini belirtiyor. 

M.ZAHİT EKİNCİ/HAMBURG

Ataerkil sistem kadınları ev içine hapsederek görünmez emeğe mahkum ederken diğer yandan da cinsiyetçi toplumsal normları aşarak iş hayatına katılan kadınları "erkek işi", "kadın işi" diyerek sınırlandırmaya devam ediyor. Renklerden oyuncaklara, yemeklerden kıyafetlere hayatın her alanına sirayet eden cinsiyetçi yaklaşımlara rağmen kadınlar araba tamirciliğinden şoförlüğe kadar her alanda yerlerini almaya devam ediyor. Kürdistan'da özel savaş politikaları sonucu göçe zorlanmış Emine Zana, Avrupa gibi toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda dünyaya ders verdiğini iddia eden bir coğrafyanın her köşesinde dahi erkek tekelinde olan döner ustalığına soyundu.

24 yıldır çalışıyor

Birçok insanın 'erkek işidir' dediği dönercilik mesleğini yapan Emine Zane, 5 çocuk annesi Kürdistanlı bir kadın. Bir yandan çocuklarının nafakasını çıkarırken, bir yandan da yaptığı işten dolayı çevresinden takdir görüyor. Kendi işlettiği dönerci dükkanında döner keserken karşılaştığımız Emine, insanın kendi onuruyla yaptığı iş kadar hiçbir işin kutsal olmadığını belirtiyor. Yaklaşık 24 senedir Almanya’nın Hamburg kentinde yaşadığını belirten Emine, buraya geldiği günden beri tek bir gün dahi dinlenmeksizin çalıştığını belirterek, mesleğin ve yaşamın zorluklarına ilişkin düşüncelerini gazetemizle paylaştı.

Restorandan inşaata

Êlih (Batman) nüfusuna kayıtlı Emine, "Kürdistan’da yaşanan çatışmalarda dedem başta olmak üzere birçok yakınımı kaybedince ben de yurt dışına çıkmak zorunda kaldım" diyerek şöyle devam ediyor: "Buraya geldikten sonra temizlikten tutalım restoran işine kadar birçok işte çocuklarımın nafakasını kazanmak için çalıştım. Hatta inşaatların temizliğinde bile çalıştım. Kızkardeşim eşiyle beraber dönerci dükkanı açınca onların yanında 9 seneye yakın çalıştım. Buradan edindiğim tecrübe ve birikim sonrasında ‘neden kendi işimin patronu olmayayım’ diyerek oğlum Welat ile beraber mütevazı bir döner dükkanı açtım." 

Yadırgayanlar artık takdir ediyor

Dükkanda döner kestiğini ilk gören herkesin kendisini şaşkınlıkla karşıladığını belirten Emine, toplumda dönerciliğin sadece ‘erkek işi’ diye bir algıya sahip olduğunu ifade ederek, "Bu çok yanlış. Başta mesleğimi yadırgayanlar daha sonra bu işi başardığımı görünce beni takdir etmeye başladılar" diye belirtiyor. 

Mahallelinin annesi

Sabah saat 06.00’da dükkanı açıp akşam 20.00’ye kadar çalıştığını anlatan Emine, işinden ve aldığı tepkilerden memnun olduğunu anlatıyor: "Sürekli işte olmam ve çalışmam dolayısıyla Batmanlı olduğumu bilen birçok insan bana ‘Betmen Emine’ diyor. Döner dükkanındaki bütün malzemeleri kendim yapıyorum. Çok zorunlu olmadıkça dışardan bir şey almıyorum. Mahallede yaşayan Almanlar bana 'Mama' diye hitap ediyor. Birçok insan çalışmadığı zaman dinlendiğini söylese de ben çalışırken dinlendiğimi hissediyorum. Çalışmak bana huzur veriyor. İnsanın kendi emeğiyle çalışması kadar onurlu bir şey yok."

Çiçek bahçesine çevirdi

Bu işe başlarken kadınların da bu işin üstesinden gelebileceğini göstermek istediğini ifade eden Emine, kadınların hayatın her alanında olduğunu ve olmaları gerektiğini vurguluyor. Kadınların yaşamın her alanında emek harcadığını ancak bu emeğin görünmediğinin altını çizen Emine, "Kadının yaptığı işler hafife alınıyor. Dükkanı devraldıktan sonra etrafına çiçekler diktim. Sebze yetiştirmeye başladım. Birçok mahalleli yaptıklarımı takdir etti. 'Burayı çiçek bahçesine çevirdin' diyorlar. Bence herkes çevresini temiz tutarak, çiçek ekerek doğaya katkıda bulunabilir. Ben yaptıklarımla hayat buluyorum" diyor. 

‘Kadınlar anadiline sahip çıkmalı'

24 sene boyunca durmadan çalışmış olsa da çocuklarını asla ihmal etmediğini belirten Emine, sözlerine şöyle devam ediyor: "Bizler savaştan kaçıp buraya gelmiş olan insanlarız. Günün çoğunluğunu çalışmakla geçirsem de çocuklarımı ve evimi asla ihmal etmiyorum. 5 çocuğum da anadillerini çok güzel konuşuyor. Biz de anne ve babalarımızdan gördüklerimizi onlara vermeye çalışıyoruz. Anadilin yanı sıra çocuklarıma benliklerini, kültürlerini, sanatlarını ve nasıl yaşamaları gerektiği konusunda yardımcı oluyorum. Ana dillerini çok iyi bildikleri için de okulda başarılar. Nerede olursak olalım çocuklarımıza anadillerini öğretmeliyiz. Ama maalesef birçok insanımız para derdine düşünce bırakın çocuklarına öğretmeyi, kendileri anadillerini unutmakla yüz yüze kalmışlar. Buradan bütün ailelere çağrım, çocuklarıyla ana dileriyle konuşsunlar ve onlara sahip çıksınlar."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.