Dost kim, düşman kim?

Kürtler ve dostları, büyük bir coşku ile süreci karşılarken, CHP milletvekili Hüseyin Aygün, Twitter’da Öcalan’ın İslam kardeşliğinden söz ederken neden Alevilere ilişkin her hangi bir ifade kullanmadığını soruyordu.
Bundan sonra yenimli Kürt, PKK ve Öcalan düşmanları, CHP, İşçi Partisi, Ergenekon bir cephe olarak bu konuyu gündeme getirdi. Kürt düşmanlığı böylesi ‘Alevi dostluğu’ ile gündeme taşınıyordu. Kürt düşmanlığı sağcısı, solcusu, demokratını bir araya getiyordu…
“Türkiye elden gitti gidiyor” diye yırtınanlar da, demokratı ve solcusu da bir araya gelmekten sakınca görmüyorlar. Bu kesimler, Alevileri Kürt Özgürlük Mücadelesi ve onun Önderliğine karşı kışkırtıyordu. Tarihin cilvesine bakın ki, CHP’li Aygün, Aleviliğin avukatlığına soyunuyordu…
Lise döneminden nötr, üniversite sıralarında TDKP’li olan Aygün, o günlerde Kürt, Alevi ve Zaza kimliğini pek dikkate almaz, daha global düşünür, sosyalist mücadelede bu kimliklerin çok fazla bir şey ifade etmediğini söylerdi. Sınıf mücadelesinde bunların ne önemi vardı ki… Arnavutluk’ta sosyalist yöntemlerle bir inekten alınan süt miktarı, ya da Eritre’deki bir toplumsal değişim, Kürtlerin ya da Alevilerin kimlik mücadelesinden daha kıymetliydi…
Yıllar geçti, Aygün avukat oldu. Onu insan hakları ihlallerine maruz kalanların avukatı olarak tanıdık. Legal Kürt siyasetine de meyilli gözüken Aygün, birden çiçeği burnunda bir CHP’li olarak çıktı. Vakti zamanında PKK ve Öcalan’ın reformistlikle suçlayan Aygün, kapağı CHP’ye atmada bir sakınca görmedi. Alevilik ve Zaza kimliğini neredeyse kendisine tapulayan Aygün yakın bir zamanda Londra’ya geldi ve bir toplantıda konuştu… O toplantıda yaşananlar:
Soru: Neden Dersim’de Alevileri katleden CHP listesinden milletvekili oldunuz?
Cevap: Kem küm…
Bir yandan Alevileri katleden bir zihniyetin kucağının tadını çıkarır, bir yandan, Alevi avukatlığına soyunursan tabii ki bu sorularla karşılaşırsın ve cevap da veremezsin...
Alevileri katleden bir partinin milletvekili olacaksın, sonra bu devletin geçmişte farklı halklara yaptığı katliamları gündeme getireceksin, kalkıp özgürlük mücadelesi verenleri farklı şekillerde suçlayacaksın… Helal olsun başka ne diyebiliriz ki… Tabii ahlak ve namus ölçülerini askıya aldıktan ve utanmadıktan sonra istediğin herşeyi yapabilirsin.
Bunu açık bir şekilde ifade etmek gerekiyor… Hüseyin Aygün’deki Kürt düşmanlığı hiçbir zaman bitmeyecek. Alevi ve Zaza hayranı şeklinde kendini gösterse de, Kürtler O’nun genlerine yerleşen bu Kürt düşmanlığını çok iyi biliyor…
Geçtiğimiz yıl Dersim’de gerillaların zorunlu misafirliği sonrası yaptığı açıklamalar insani duygu parçacıkları taşısa da, sonrasındaki twitlerini altalta topladığınızda, nasıl gerçek kimliğine yeniden dönüş yaptığını görebilirsiniz…
Mazlumları, Kürtleri, devrimcileri de bir kenara bırakalım… Erdoğan bile Dersim Soykırımı’nı dile getirerek Kılıçdaroğlu ve Aygün gibilerinin nasıl olur da CHP’de kalabildiklerini dehşetle izliyor, hayret ediyor…
Kendisine ‘Aleviyim’ demekten kaçınan, Dersim Soykırımı’ını bir kez olsun bile dile getiremeyen bir Kılıçdaroğlu gerçekliği ortada dururken, bir CHP’nin kalkıp Alevilerin hakkını savunması ne kadar tutarlı olur?
Her fırsatta Alevilerin çıkarını düşündüğünü söyleyen Aygün ve Aygün gibiler neden CHP’de yer aldıklarını açıklamaları gerekiyor… Tabii bu açıklamayı yaparken de, “Mustafa Kemal’in bir suçu yoktu. Katliam sırasında hasta yatağında yatıyordu” gibi palavralarla izah edemezler…
Şu anda 35 yıllık savaşın sona ermesi, bütün halkların ve inanç gruplarının yan yana, birlikte ve barış ortamında yaşaması hayali, başlı başına heyecan duyulması gereken şeydir. Öyle ise neden CHP’si, Ergenekon’u, İşçi Partisi, Solu, bazı Kürt grupları aynı çatı altında toplanabiliyor?
Nasıl oluyor da bunların yolu MHP ile kesişiyor…
Neden bu süreçte CHP, suskun kalıyor… Neden savaşın bitmesi konusunda görüşlerini ortaya koymuyor? Savaşın bitmesiyle maması mı kesilecek?
Kürtler yeni dönemin dilini, yaşam tarzını, örgütleme şeklini zorlansa da devreye koyacak. Ciddi risklerin, pusuları olduğunu Kürtler biliyor ancak kendine güveniyor, kendisini yeni yaşamın yaratıcısı, öncüsü olarak da görüyor. Saygı duymak, değer vermek ve Kürdün mücadelesinin yanında olmak kendisine demokratım, devrimciyim diyen insanların işi değil mi?
Öcalan’ın, ya da PKK’nin Alevilere bakış açısı ortadadır. Alevilik, kardeşliğin ve direnişin özü olarak görülüyor. Kürtlük ve Alevilik birbirinden ayrı ele alınamaz. Kürtlüğün Êzîdîlik, Sünnilik boyutu olduğu kadar Alevilik boyutu da vardır. Bunları çok biribirden ayrı düşünmek, toplumu atomize etmeye yönelik bir tutumdur. Öcalan’ın 21 Mart çağrısı, bir yol haritası değildir. Bir çağrıdır, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’da her topluluk ve inanç grubu ile ortak yaşam beyanıdır. Öcalan, Kürt mücadelesinin hiçbir halka, topluluğa ve mezhebe yönelik olmadığını vurgulamıştır.
Türk ve Kürt halkı arasında geçmişte İslam kardeşliği vurgusu, niyetten ziyade nesnel gerçekliktir. Her iki halk bin yıl İslam çatısı altında, bir arada bulundu. Bu tespitten anlaşılmayacak ne var ki? İki halk sosyalist bayrağı altında mı yaşadı? Bunu normal bir kişi söylese, bir tespit olarak görülecek bir durum, Öcalan tarafından dile getirildiğinde neden sorun oluyor?
Aygün ortada, CHP ortada, bilimum ırkçılar ortada, Kürtler adına soyunup da tek düşmanı PKK ve Öcalan olan Kürt milliyetçilerinin durumu da ortada… Bunlara söylenecek aslında çok fazla bir şey yok…
Bizim sözümüz Türk ve Kürt Alevilerine yöneliktir. Bu süreç Kürtlerin olduğu kadar Alevilerin de kimlik ve haklarının gündeme geldiği bir süreçtir. Alevilerin, bir topluluk olarak ezildiği ortadadır. Aleviler ve Kürtlerin mücadelesi, bugün her zamankinden daha çok kesişmiş durumdadır. Aleviler, Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne yönelik kaygılı durumu artık terketmeli ve mücadelesini ortaklaştırmalıdır. Gerçek dostu, müttefiği Kürt Özgürlük Hareketi, Onun Önderliği ve bu mücadeleye sempatiyle bakan milyonlardır.
Aleviler, kendisini Alevi dostu olarak gösterip de, tarihte Alevi katliamına imza atanların peşinden mi gidecek? 30 yıldan fazla bir zamandan beri amansız bir özgürlük mücadelesi yürüten Kürt Özgürlük Mücadelesi ile birlikte mi kazanacak?
İşte bunu zaman gösterecek…
