Dün Êzîdîler bugün Aleviler

Kadın Haberleri —

Alevi Katliamı protesto

Alevi Katliamı protesto

  • Suriye’de Alevi kadınlara yönelik sistematik katliamlar, cinsel şiddet ve kaçırma vakaları artıyor. DAD’lı Hüsniye Çelik, “Şengal’de Êzîdî kadınlara yapılanlar, bugün Alevi kadınlara uygulanıyor” dedi.

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) tarafından yayımlanan son rapora göre, Aralık 2024'ten bu yana binlerce Alevi yurttaş hedef alınarak katledildi. Raporda, saldırıların çoğunun Geçici Şam Hükümeti denetiminde olan silahlı gruplar tarafından organize şekilde yürütüldüğü; özellikle sivillerin yaşadığı köy ve kasabaların hedef alındığı, çocukların ve kadınların da ağır biçimde mağdur edildiği belirtiliyor. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Mersin Şube Eşbaşkanı Hüsniye Çelik, Suriye’deki Alevilere dönük saldırılara ilişkin Jinnews’e değerlendirmelerde bulundu.

Öfke değil yok etme politikası

Hüsniye Çelik, Türkiye’nin HTŞ’yi desteklediğini ve HTŞ’nin Suriye’de Alevilere yönelik katliamlar gerçekleştirdiğini anımsatarak, “Eş-Şara, iktidara geldiğinde orada yaşayan tüm etnik kimliklere, kültürel yapılara ve inançlara eşit temsiliyetle yaklaşacaklarını, kimsenin zarar görmeyeceğini ifade etmişti. Fakat zamanla gördük ki, özellikle Arap Alevilere yönelik yoğun bir baskı ve zulüm uygulanmaya başlandı. Uluslararası İnsan Hakları Örgütü ve Birleşmiş Milletler’in (BM) bölgedeki incelemeleri sonucunda, HTŞ’nin Alevi bölgelerinde katliamlar gerçekleştirdiği tespit edildi. HTŞ lideri Colani, ‘Evet, bunlar yaşandı ama öfke ile yapılan şeylerdir; bunların önüne geçeceğiz,’ dedi. Ancak biz bunun öfkeden kaynaklı değil, tamamen kindar, yok etme politikasıyla ve cihadist bir bakış açısıyla gerçekleştirildiğini biliyoruz” dedi. 

 

 

İzlemekle yetinmemeliyiz

Suriye’deki Alevi kadınlara yönelik şiddetin, 2014’te Şengal’de Êzîdî kadınlara uygulanan katliamla  benzerlikler taşıdığını ifade ederek şunları ifade etti: “Cihadist yapıların geçmişi, 1970’li yıllarda Afganistan’da Taliban’ın yaptıklarıyla hepimizin hafızasında yer etti. DAİŞ’in Şengal’e yönelik saldırısını ve orada Êzîdîlere uyguladığı katliamı da hepimiz çok iyi biliyoruz. Savaşlardan en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklar oluyor; çünkü en savunmasız, en zayıf halka onlar. Bu cihadist yapılar, savaşlarda tıpkı toprakları işgal ettikleri gibi, kadını da işgal ediyorlar. Kadın, bir savaş ganimeti olarak görülüyor. Şengal katliamında yani 21. yüzyılın modern çağı olarak adlandırılan bir dönemde kadın köle pazarları kuruldu. Êzîdî kadınlar zincirlenerek, kara çarşaflara büründürülerek bu pazarlarda satıldı. Çoğunun akıbeti hâlâ bilinmiyor; çünkü kaçırıldılar ve izleri kayboldu. Bugün aynı tabloyu Suriye’de görüyoruz. Özellikle Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Hama, Lazkiye, Tartus gibi Kuzey Suriye kıyı kesimlerinde neredeyse her gün yeni bir Alevi katliamı haberiyle uyanıyoruz. Kaçırılan, öldürülen, tecavüze uğrayan, hatta satılan kadınların haberlerini her gün medyada izliyoruz. İzlemekle yetinmememiz gerekiyor.”

Dayanışma çağrısı

Hüsniye Çelik, Suriye’deki katliamlara karşı kadın örgütlerinin harekete geçtiğini belirterek, “24 Nisan’da Samandağ’da, 12 Temmuz’da Antakya Defne’de kadın inisiyatifleriyle eylemler düzenledik. Orta Doğu’da İşgallere ve Emperyalist Saldırılara Karşı Kadın Platformu, Dünya Kadın Yürüyüşü ve Türkiye’deki feminist hareketlerle dayanışma içindeyiz” dedi. Çelik, uluslararası kamuoyunu ve Birleşmiş Milletler’i harekete geçmeye çağırarak, Alevi kadınların silahsız ve savunmasız olduğunu, bu nedenle acilen korunmaları gerektiğini söyledi.

Demokratik sistem inşa edilmeli

Suriye’de 22’ye yakın farklı etnik grup, kültürel yapı ve inancın birlikte yaşadığına dikkat çeken Hüsniye Çelik, “Tüm bu yapıların eşit temsiliyetini sağlayan, demokratik bir cumhuriyetin bir an önce kurulması gerekiyor. Yönetim; demokratik bir biçimde, tüm kimliklerin ve inançların ortak katılımıyla şekillenmelidir. Bunun en güzel örneği Rojava’dır. Rojava’da yıllardır Türkmenler, Ermeniler, Hristiyanlar, Kürtler ortak bir yönetim içerisinde, barış içinde yaşıyor. Bu yapı aslında tüm dünyaya örnek teşkil ediyor. Kadın özgürlük mücadelesiyle birlikte; kadının kendini özgürce ifade edebildiği, yönetimlere eşit ve aktif biçimde katılabildiği bir sistem inşa edilebilir” dedi. 

Daha yüksek ses çıkartılmalı

Hüsniye Çelik değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı: “Oradaki Arap-Alevi nüfusun büyük bir kısmının silahsız olduğunu biliyoruz. Özellikle kadınlar ve çocuklar bu konuda çok savunmasız ve dezavantajlı bir konumda. Bu nedenle onların korunması için uluslararası güçlerin, Birleşmiş Milletler’in, insan hakları örgütlerinin, sol sosyalist yapılar ile kadın örgütlerinin ve dünya kadın hareketlerinin bu konuda hassasiyet göstermesi ve uluslararası kamuoyunun harekete geçmesi gerekiyor.  Mersin’den Antakya’ya kadar, yaklaşık 2 milyon civarında Arap Alevisi yaşıyor. Bu topluluk daha duyarlı davranmalı ve sesini daha yüksek çıkarmalıdır.” MERSİN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.