Düşmanı Zap'ta kilitleyen komutan

Mordem Çewlîk (Bulut Kişin)
Mordem Çewlîk, fedai bir savaşçı, yetkin bir yönetici, güçlü bir komutan ve usta bir savaş koordinesiydi
- Çewlîk'in (Bingöl) yurtsever Kişin Ailesi'nden ve iki amcası şehit olan Mordem Çewlîk, ortaokuldan itibaren çalışmalarına katıldığı Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde, 20 yıl boyunca savaştı.
- Canlı kalkan olup dahil olduğu gerillada, Hêzên Taybet ile başlayan fedailiğini, Amanos'tan Avaşîn'e kadar sürdürdü; Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti Komutanı olarak uzun ve tarihi bir direnişe öncülük etti.
- Son dört yılda Türk işgalciliğini durduran, tıkatan ve 'pençe-kilit kapandı' yalanlarını boşa çıkaran, birçok devrimci operasyonu koordine eden Mordem Çewlîk, 11 Ağustos'ta geçirdiği kaza sonucu şehit düştü.
HPG Komuta Konseyi Üyesi ve Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti Komutanı Mordem Çewlîk, görevi başındayken 11 Ağustos'ta avaş tünelinde gerçekleşen vahim bir kaza sonucunda şehadete ulaştı, yanındaki iki gerilla da ağır yaralandı.
HPG Basın İrtibat Merkezi (BİM), dün yaptığı yazılı açıklamayla Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti Komutanı Mordem Çewlîk'in (Bulut Kişin / Çewlîk) şehadetini duyurdu. Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ndeki savaş sürecinde dört yıl boyunca komuta düzeyinde katılım gösterdiğini hatırlatan BİM, "Tarih yazan bu destansı direnişin birinci dereceden komutanlığını yaptı. Apocu fedai duruşu, çelikten iradesi, yüksek öngörüsü, taktik ustalığı ve yüksek sayıdaki gücü yönetme kabiliyeti sayesinde uzun ve tarihi bir direnişin geliştirilmesine öncülük etti. Mordem yoldaşımız hem fedai bir savaşçı, hem yetkin bir yönetici, hem güçlü bir komutan ve hem de usta bir savaş koordinesiydi. Kurdistan dağlarında 20 yıl boyunca aralıksız bir biçimde fedaice yaşayarak, fedaice savaşarak, Apocu fedai militanlığı her anda ve her yerde layıkıyla temsil ederek adını mücadele tarihimize yazdırdı" dedi.
Hep yoldaşından önce koşma
Komutan Mordem Çewlîk'in böylesine vahim, hiç beklenilmeyen biçimdeki bir kazada şehit olmasının, kendileri için kabullenilmesi çok zor ve tarifi imkansız bir acı olduğunu vurgulayan BİM, şehadet nedenin şöyle izah etti: "Tüm yaşamı boyunca kendisine ilke olarak belirlediği hep fedaice yaşama, her işe yoldaşından önce koşma, bir risk varsa hemen göze alma, her koşulda yoldaşlarını koruma, mücadeleye daha fazla katkı sunma ve öne atılma yüzünden gerçekleşmiştir. Apocu fedai militanlığın sonsuz adanmışlığı maalesef bazen kendini korumayı gerektiren yerde canını korumayı ihmal ederek böylesi zaaflara yol açabilmektedir."
Değerli ailesine, direnişçi Alevi halkına ve yurtsever Kürdistan halkına başsağlığı dileyen BİM, Mordem Çewlîk'in yaşamıyla birlikte bazı anlatımlarını da paylaştı:
Kendi anlatımıyla Komutan Mordem
"Adım Mordem Çewlîk, 10 Ekim 1985 Çewlîk doğumluyum. Babamın işi nedeniyle İzmir’de büyüdüm. Üniversiteye gidene kadar İzmir’de yaşadım. Çevremiz genelde yurtseverlerden ve sosyal demokrat insanlardan oluşuyordu. Hem ailenin hem de çevrenin doğal olarak üzerimde çok etkileri oldu. Ailenin Alevi olması mücadeleci bir geleneği beraberinde getiriyordu. Bu durum Parti’de de ifadesini buldu ve amcalarım katılım yaptı. Teyze çocuklarımın birçoğu da mücadeleye katıldı. 70 yaşındaki dedemin ve nenemin düşman tarafından cezaevine konulması bende de devlete karşı bir öfkeyi ve doğallığında yurtseverliği geliştirdi. Amcam Şehîd Şehmus Ufuk'un (Tekin Kişin) 1989’da gerillaya katılması, PKK ile ilk tanıştığım zamandır. Daha sonra amcam Şehîd Rojhat Ufuk'un (Engin Kişin) gerillaya katılması ve diğer amcamın zindanda tutsak olması, beni mücadeleye daha fazla yakınlaştırıp tanıştırdı.
Ortaokuldan itibaren çalışmalarda
Ailenin ve çevrenin üzerimdeki en büyük etkisi beni okumaya yöneltmek oldu. Eğitim hayatım bu yönüyle olumlu etkilendi, çok fazla olumsuz etkisi olmadı. Aksine diğer öğrencilerden daha bilinçli devam ettiğim için kısmen de olsa okulu kendi doğrultumda kullanabildim. Üniversiteyi terk edene kadar da bu durum böyle devam etti. Ortaokul yıllarında partinin öğrenci çalışmalarında yer almaya başladım. Daha liseyi bitirmeden evden ayrılıp siyasal partinin çalışmalarında aktif katılım sağladım ve yaklaşık 5 yıl bu çalışmalarda kaldım.
Amed'den canlı kalkan eylemine
Kürdistan’ın merkezi olduğundan dolayı üniversite okumak için Amed’e gitmeyi tercih ettim ve Dicle Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümüne gittim. Üniversiteyi gençlik çalışmalarında olduğum için bıraktım. Bu dönemler benim için PKK’yi, Önderliği ve ideolojiyi yakından tanımak için iyi birer fırsat oldu. İdeolojide belli bir düzey yakaladım, aileden kalma belli bir duygusal bağlılık da vardı. Bu durumlar zamanla bende artık gerillaya katılma gerekliliğini geliştirdi. O dönemde çatışmaların yoğunlaşması ve 1 Haziran 2004 Hamlesi benden ve tüm Kürt gençliğinden bir cevap bekliyordu. Biz de ‘Canlı Kalkan’ eylemini hayata geçirdik ve bu vesileyle gerillaya katıldım.
Eğitim ve Hêzên Taybet yılları
Behdînan’da yeni savaşçı eğitimine başladım. Eğitim beni alışkanlıklarım ve şahsımdaki Kürt gerçekliği ile yüzleştirdi; güçlendiren ve tecrübe kazandıran bir sonuca yol açtı. Kendime daha ciddi, gerçekçi yaklaşmayı öğrendim, ideolojik bilgilerim farklı bir bakış açısıyla tazelendi ve askeri olarak da belli bir teorik zemin oluşturdu. Askeri ve ideolojik olarak tam yetkinleşmek, en üst boyutlarda Apocu militan kişiliği yakalamak, kendimi her yönüyle geliştirip örgütün görev vereceği her alana hazırlıklı olmak, görev aldığım her alanda çalışmalarımı başarıyla sonuçlandırmak ve hepsinden önemlisi de Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak için Hêzên Taybet’e geçme önerisinde bulundum. Hêzên Taybet’te dolu dolu geçirdiğim ve her açıdan birçok tecrübeyi edindiğim iki buçuk yıldan sonra kendi öneri ve ısrarlarım sonucunda 2008 yılının başında Amanos’a geçtim.
Dört yıl boyunca Amanoslarda
Dört yıl boyunca Amanos Sahası’nda pratik faaliyet yürüttükten sonra komutanlığımızın kararıyla 2011’de Medya Savunma Alanları’na geçtim. Yürüttüğümüz pratikten gerekli dersleri çıkarmak ve devrimci halk savaşı perspektifi temelinde kendimi yeniden yapılandırmak için Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi’nde eğitime dahil oldum.
Yeniden Hêzên Taybet Karargahı
Eğitimden sonra Hêzên Taybet Karargahı’na geçerek komutanlığımızın yaptığı düzenlemeler temelinde Hêzên Taybet’te savaşçı ve komutan olarak birçok farklı çalışmada yer aldım.’’
İki yıl boyunca akademi komutanlığı
Yılların tecrübesiyle 2013’te katıldığı Hêzên Taybet Konferansı’nda fedaice mücadele kararlılığını ve her göreve hazır olduğunu yeniden vurguladı. Bu konferansta Şehîd Hüseyin Mahîr Akademileri’nin kurulması kararlaştırıldı. Şehîd Hüseyin Mahîr Akademileri’nin kuruluşunda rol oynayıp 2013’ten 2016’ya kadar bu akademilerin komutanlığını yaptı. Bu süreçte yüzlerce fedai yoldaşını çetin mücadele sürecine hazırladı. Yüksek becerisi, keskin zekası, taktik yeteneği, yaratıcılığı, içten yoldaşlığı ve Apocu fedai komutanlık meziyetleri ile başarılı bir pratik sergiledi.
Cephe Komutanı olarak Avaşîn'e
Şehîd Hüseyin Mahîr Akademileri Komutanlığı sürecinden sonra 2016 yılı başında cephe komutanı olarak Avaşîn’e geçti. Avaşîn’de de Apocu fedai komutanlık meziyetlerini ve taktik düzeyini pratikleştirerek önemli başarıların kazanılmasını sağladı. Buradaki başarılı pratiğinden sonra 2017 yılı sonbaharında Merkez Karargah Komutanlığına bağlı, yüksek güven gerektiren, önemli ve stratejik çalışmalara atandı. Bu çalışmaların komutanlığını büyük bir ustalıkla yaptı.
Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti
İşgalci Türk devletinin Medya Savunma Alanları’na dönük işgal saldırılarına karşı meşru savunma savaşı yürütmek ve işgale karşı koymak için 2022’de Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ne komutan olarak atandı. Savaş komutanlığını bizzat savaş sahasında, arazide, mevzide ve tünellerde savaşçılarıyla birlikte yürütüp koordine etmek üzere Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ne geçti.
Bu sefer çok farklıydı
Yıllardır bu anı bekleyen Komutan Mordem, bu süreçte yaşadığı duygu ve düşüncelerini şöyle yazmıştı: "Arkadaşlar, 6 Ağustos akşamı düzenlememin Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ne olduğunu söylediler. Daha önce de birçok kere birçok değişik yere veya çalışmaya düzenlemem olmuştu. Bir çoğu bana ilk aktarıldığında bende yarattığı duygular hala aklımdadır fakat bu sefer çok farklıydı. Hiç tereddüt yaşamadım, şaşırmadım, sanki yıllardır beklediğim ve hazırlandığım bir haberi almıştım. Beni bekleyen zorlukları çok iyi bilsem de ruhumda öylesine huzur verici bir sadeleşme oldu ki tüm dikkatim bir an önce Girê Amediyê’ye ulaşmak üzerine toplandı. Bir düzenlemenin bu kadar rahatlatıcı olabileceğini hala da anlayabilmiş değilim. Kısacası tam ifade edemeyeceğim bu durum, zihnimi öylesine ferahlattı ki yıllardır aralıksız devam eden bu savaşın boğucu havası birden dağıldı. Evet, yıllar sonra biraz da olsa nefes alabildim. Bu vicdan yükünün birazını da olsa artık boşaltmam gerekiyordu, çünkü ben artık doldum, yaşayan tüm arkadaşlar gibi öfkeyle doldum, hasretle, acıyla doldum. Her ne kadar özlemin ve acının hepimizin ebedi yoldaşı olduğunu bilsem de en azından öfkemden araladığım pencereden biraz da olsa nefes alabilmeyi umuyorum. Onun için var gücümle elimden geleni yapacağım ve bu konuda o kadar kararlıyım ki düzenlememi duyduğum andan beri aklımı bulandırabilecek herşeye karşı kendiliğinden bir bağışıklık kazandım. Evet yine herşey umrumda, yine tüm acılar bütün şiddetiyle olduğu yerde ama yıllar sonra huzurluyum işte.
Adeta yeniden doğmak
Yıllar boyu dağlarda hem sevdim, hem sevildim ama bu son günlerdeki kadar bunu derinden hissetmedim. Şimdi sürekli mütevazı bir sıkkınlıkla; ‘bu kadar sevgiyi hak edecek kadar ne yaptım ki’ sorusu aklımdan çıkmıyor. Bu soru kendiliğinden insanı geçmişe götürüyor, özellikle yoldaşlık hakikati karşısındaki duruşumun ve yetmezliklerimin basitliğini utançla sorguluyorum. Bende şimdi herşey sevgiyi koşulluyor, ‘bu dağların hakikati buymuş meğer’ diyorum. Bunu bilmiyor muydum? Tabii ki biliyordum ama böylesine tüm varlığımla sevdiğimi ve sevildiğimi hissetmem bu düzeyde ilk defa oluyor ve bu duyguları hissettikten sonra kendi adıma ‘benim bu bildiğimiz dünyayla işim kalmadı’ diyorum ve adeta yeniden doğduğumu görüyorum.
Yoldaş sevgisinin aydınlattığı yolda
Ben yoldaşlarımla birlikte hayatın sırrına erdiğimi hissediyorum. Geriye kalan, bunu bana yaşatan Önderliğe, şehitlere, yoldaşlarıma ve bu Hareket'in tüm emekçilerine layık olmak, bir de bundan sonra doyasıya sevgiyle yaşamak. Aslında sevgi konusunda burada yazdıklarım hissettiklerim karşısında çok cılız kalıyor. Keşke içimdekileri olduğu gibi buraya aktarabilecek yazım kabiliyetim olsaydı diyorum. Ne yazık ki bu konuda zayıfım ve kendimi geliştirmem lazım. Belki iyi yazamıyor, kendimi tam ifade edemiyor olabilirim ama bundan sonra yoldaş sevgisinin aydınlattığı yolda nasıl yürüyeceğimi çok iyi biliyorum. Arkadaşların sevgilerine layık olmak için elimden geleni yapacağım, bedensel varlığımı basit hatalarla düşmana sunmayacak ve arkadaşları üzmeyeceğim.
Aradığımı yoldaşlarımda buldum
Tüm arkadaşlar gibi ben de bu hayatın birçok duygusuyla sınandım. Bazıları çok acı, bazıları öğretici, bazıları yıpratıcı, bazıları keyifliydi. Hiçbiri bana, ‘işte aradığımı buldum’ dedirtecek kadar aydınlatıcı, rahatlatıcı gelmedi. Şimdi bu noktadayım işte! Ben aradığımı yoldaşlarımda bulduğumu, bağırarak ilan ediyorum! Bu hayatın hakikati; sevmek ve sevilmekmiş, ben tüm yoldaşlarımı çok seviyorum ve sevildiğimi biliyorum. Onun için de çok mutlu ve huzurluyum. Hayat bana bunu sunma cömertliğini gösterdi, onun için bu yaşamı varedenlere karşı kendimi borçlu hissediyorum ve kalan hayatım bu borcuma sadık kalarak geçecek.
En zorlu alanla yüzleşme isteği
Tüm zorluklara göğüs gerecek kadar morali, tüm anılar ve hayallerle kendimde biriktirdiğimden hiç şüphem yok. Onun için bir an önce en zor olanla yüzleşmek istiyorum. Savaşta da zaferin ebedi gerçeğinin bağlılık yani sevgi olduğuna inanıyorum. Birbirine bu denli manevi bağlarla kenetlenmiş gerillaların yenileceğine asla inanmıyorum. Onun için biz mutlak olarak kazanacağız. Çünkü biz arkadaşlarımızın sevgilerini kuşanarak bu savaşa gidiyoruz. Bundan daha kudretli ne silah olabilir ki?
Bazen öfkeden duramıyorum
Arazideki, mevzideki ve tünellerdeki arkadaşlara bakıyorum. O kadar moralli ve soğukkanlılar ki anlatamam. Onları zorlayabilecek her şeyi onlar da, ben de biliyoruz. Onlar umursamıyorlar, sadece ‘düşman gelmiş daha fazla nasıl vurabiliriz’ diye düşünüyorlar. Bazen öfkeden yerimde duramıyorum. Düşman komutanını düşünüyorum. ‘Sen kim oluyorsun da yüzlerce fedaiyi kuşatma altına almaya çalışıyorsun? Bu nasıl bir gaflettir! Bizi bu kadar sıkıştırırsan başına gelecekleri bilmiyor musun? Hem içeride hem dışarıda bu kadar fedaiyi nasıl kuşatmayı düşünebiliyorsun?’ cümleleri beynimde dönüp duruyor. Çünkü tüm arkadaşlar herşeyi göze alıyorlar, zaten zorla frenliyoruz. Bu insanları kuşatmaya alabilir misin? Her gün düşman üzerine fedai eylem yapmak için dayatıyorlar. Eğer düşman daha fazla zorlarsa kimsenin tahmin edemeyeceği çıkışlar gelişebilir...’’
Dört yıl boyunca komutanlık yaptı
BİM, Böylesine asil duygu ve düşüncelerle zafer kılıcını kuşanan Komutan Mordem'in özgürlük mücadelesi tarihinin en görkemli direniş sürecini ifade eden Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ndeki savaş sürecinde Ağustos 2022'den itibaren komuta düzeyinde katılım gösterdiğini hatırlatarak, şunları vurguladı: "Tarih yazan bu destansı direnişin birinci dereceden komutanlığını yaptı. Apocu fedai duruşu, çelikten iradesi, yüksek öngörüsü, taktik ustalığı, birçok timi ve yüksek sayıdaki gücü yönetme kabiliyeti sayesinde uzun ve tarihi bir direnişin geliştirilmesine öncülük etti. Hem fedai bir savaşçı, hem yetkin bir yönetici, hem güçlü bir komutan ve hem de usta bir savaş koordinesiydi. Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti Komutanlık görevini büyük bir başarıyla yürütürken ve görevi başındayken 11 Ağustos 2025 günü savaş tünelinde gerçekleşen vahim bir kaza sonucunda şehadete ulaştı."
BEHDİNAN







