Efrîn'de kitlesel mülksüzleştirme
Dünya Haberleri —

Efrîn / foto: AFP
- Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı İbrahim Şêxo: “HTŞ’ye bağlı El-Amşat, Al-Hamzat ve Ahrar el-Şarkiya çeteleri, Efrîn’e dönen sivillere evlerini hala iade etmedi. Evlerini geri almaları için kurduğu komisyon ise fidye topluyor ve yağma yapıyor.”
- “Efrîn kent merkezinde 7 bin ticari dükkân ve on binlerce ev ile en az 500 bin zeytin ağacı bu grupların elinde. Evler ve dükkânlar gerçekten iade edilseydi Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan 50 binden fazla Efrînli geri dönerdi.”
- “Türk devletinin Ciya, Derviş, Şêxorze, Basile ve Cilbir’de 5 askeri üssü var. Şam’ın, Efrîn’i kontrol edecek veya grupları denetleyecek gücü yok. Serêkaniyê ve Girê Spî’de olduğu gibi, hepsi talimatlarını Türk istihbaratından alıyor.”
Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) rejiminin lideri Colani (Ahmed El Şara), Suriye’de yönetimi ele geçirmesinin birinci yılını Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılarak kutladı. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın hediye ettiği “Kabe örtüsünün bir parçasını” Emevi Camiisi’nin avlusuna astı ve destekçilerine, “işlerinizde ben Allah’a itaat ettiğim sürece bana itaat edin” dedi. Ve şu vaatleri sıraladı: “Kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına Allah’ın izniyle Suriye’yi güçlü bir millet olarak ihya edeceğiz. Geçmişine ve bugününe yakışır bir şekilde yeniden inşa edeceğiz, mirasına sahip çıkacağız. Allah’a itaatle yeniden inşa edeceğiz, mazlumlara destek vereceğiz ve halklar arasında adaleti sağlayacağız.”
Bir yıl önce de aynı vaatleri veren Colani, pratikte hiçbirini gerçekleştirmedi; 61 yıl boyunca Baas rejiminin baskısı altında yaşayan halkların geleceğe dair eşitlik ve adalet taleplerini karşılamıyor. Halk belirsizlik ve güvensizlik içinde yaşarken, toprakları 2018 yılından bu yana Türk devleti ve çetelerinin işgali altında olan Efrînliler de el konulan mal ve mülklerini geri istiyor. Efrîn’de 7 yılı aşkın bir süredir taciz, yağma, insan kaçırma, doğa kıyımı ve demografik değişim hız kesmeden devam ediyor.
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve HTŞ, 10 Mart’ta 8 maddelik bir mutabakat imzaladı. Mutabakatta yer alan “Yerlerinden edilmiş tüm Suriyelilerin kendi belde ve köylerine geri dönmelerinin sağlanması ve Suriye hükümeti tarafından korunmalarının sağlanması” yazılı 5’inci madde Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê halkı için büyük bir umut oldu. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen ne el konulan evler geri verildi ne de çete aileleri Efrîn’den çıkarıldı.
Evleri hala iade edilmedi
Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı İbrahim Şêxo, “Efrîn halkı dönmek istiyor fakat bu, Türk güçleri ve onlara bağlı tüm çete grupların çekilmesiyle ve işgalden önce olduğu gibi kentin yeniden yerel halk tarafından yönetilmesiyle mümkün olur” dedi. Ayrıca dosyada hiçbir gelişmenin kaydedilmediğine dikkat çekti.
HTŞ, Aralık 2024’te Şam’a saldırınca Türk devleti ve Suriye Milli Ordusu (SMO) çeteleri de 2 Aralık’ta Efrînli göçmenlerin sığındığı Şehba ve Til Rifet’e sığınmıştı. Bu saldırıyla birlikte ikinci kez yerlerinden edilen Efrînliler, Fırat Kantonu’na göç etti. ANF’ye konuşan Şêxo, Efrînli ailelerin çok zor koşullarda kaldığını, uluslararası insani kuruluşların bölgede neredeyse hiç destek sunmadığını ifade etti.
“Özerk Yönetim kısıtlı imkânlarıyla yardım sağlamaya çalıştı fakat bu, ihtiyaçların çok gerisinde kaldı. Türk devleti ve çeteleri tarafından zorla Efrîn’e gönderilen siviller ise henüz evlerine geçemedi. Bunu kanıtlayan çok sayıda video mevcut” dedi. Şêxo, Efrîn’e dönenlere evlerini geri alma vaadiyle kurulan sözde komisyonun ise görevinin aksine fidye toplama ve yağmaya destek verdiğini belirterek, ihlallerin sürdüğünü vurguladı.
Türkler çekilmedi, 5 noktada aktif
Sanal medyada yayılan “Türk güçlerinin Efrîn’den çekildiğine” dair iddiaları yalanlayan Şêxo, bölgede toplam 5 Türk üssünün aktif olduğunu söyledi. Şêxo, şunları ifade etti: “Ciya, Derviş köyü, Şêxorze, Basile ve Şêrawa’nın Cilbir köyünde üsleri duruyor. Türk güçleri Efrîn’den henüz çıkmadı. Bazı güvenlik birimleri Efrîn’den çekilmiş olabilir, ancak büyük çoğunluğu şehirde. İsim olarak ‘Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı ‘genel güvenlik güçleri’ deniliyor ama gerçekte bunlar Türk çeteleridir. Sabah güvenlik görevlisi üniforması giyiyor, geceleri de yağma, hırsızlık ve cinayet için dışarı çıkıyorlar. Şam’ın, Efrîn’i kontrol edecek veya grupları denetleyecek gücü yok. Serêkaniyê ve Girê Spî’de olduğu gibi, hepsi talimatlarını Türk istihbaratından alıyor.
Efrîn’deki gruplar El-Amşat, Al-Hamzat ve Ahrar el-Şarkiya’dır. Üsleri, ekonomi ofisleri hâlâ duruyor. En az 500 bin zeytin ağacı bu grupların elinde. Sadece Bilbilê’de 150 binden fazla ağaç var. Cindirês ve Şera’da da durum aynı. Efrîn kent merkezinde 7 bin ticari dükkân ve on binlerce ev bu grupların elinde. Eğer bu evler ve dükkânlar gerçekten iade edilseydi Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan 50 binden fazla Efrînli geri dönerdi. Şam’ın güvenlik birimleri, bu gruplara karşı tek kelime bile söyleyemiyor.”
Şêxo, işgalden önce Efrîn’de 18 milyondan fazla zeytin olduğunu söyledi ve ekledi: “Zeytin Efrîn ekonomisinin temelidir. Ağaçlar kesiliyor, yakılıyor, zeytinyağı Türkiye’ye taşınarak Türk ürünü gibi pazarlanıyor. Hâlen birçok arazi yakılıyor; Efrîn’in doğası bu gruplar tarafından yok ediliyor. Midanki Barajı’ndan akan suyun Hatay’ın Reyhanlı Barajı’na yönlendirilmesi de bölgedeki tarım dengelerini bozdu.”
HTŞ rejiminin son olarak okullarda Kürtçeyi de yasakladığını hatırlatan Şêxo, “Kürtçe eğitim durduruldu ve Kürtçe yabancı dil ilan edildi. Şam’daki Eğitim Bakanı açıkça ‘Kürtçe yabancı bir dildir; temel dil Arapçadır’ dedi. Ayrıca Türkçe de eklenip yabancı dil olduğu iddia edilse de durum öyle değil. Efrîn üniversitelerinde Türkçe öğretiliyor ve sınavları yapılıyor. Şehirde 45 binden fazla öğrenci var; kaç tanesi Kürtçe okuyor? Sanal medya baskısı sonrası birkaç öğrenciyi toplayıp ‘Kürtçe ders veriliyor’ dediler, ancak gerçek böyle değil” dedi.
İşkence gören M.S. yaşamanı yitirdi
Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü’ne göre, HTŞ’ye bağlı çeteler Kasım ayında Efrîn’de 6 kişiyi katletti, yaklaşık 8 bin 700 zeytin ağacını talan etti. Çetelerin son katlettiği kişi Wehîd Bekir adlı 30 yaşındaki bir gençti. ANHA’nın haberine göre; Cuqê köyündeki evine dönen genç, Eyhecere mevkiinde çeteler tarafından önce alıkonuldu, sonra katledildi.
Öte yandan, çetelerin geçen yıl kaçırıp işkence ettiği M.S. de ağır işkenceler nedeniyle yaşamını yitirdi. 1 Aralık 2024’te kaçırılan M.S., 42 gün boyunca tutulduğu yerde sistematik şiddete uğradı ve işkence izi olmayan bir bölgesi kalmadı.
Üç çocuk babası olan 40 yaşındaki M.S.’nin ayak parmakları makasla kesildi, vücudu kırbaçla dövüldü ve bacaklarındaki damarlar işlevini yitirdi. Tutulduğu süreç boyunca yalnızca fiziksel değil, psikolojik işkenceye de maruz kalan M.S., serbest bırakıldığında kimseyi tanıyamaz ve konuşamaz haldeydi. HABER MERKEZİ













