Ekonomi deyip röntgencilik yapacaklar

  • AKP’nin Meclis’e sunduğu kanun teklifi yasalaşırsa, tutsakların mektup, faks ve telgrafları dijital olarak kayda alınacak. Yakınları, ziyaretçileriyle yapacakları görüşmeler de kaydedilecek.
  • Bu düzenlemenin ciddi insan hakları ihlallerine yol açacağını belirten Avukat Destina Yıldız, "Bu şekilde mahpusların hiçbir mahremiyetleri kalmayacak. Tutsaklar daha fazla tecride mahkum edilecektir" dedi.

MIHEME PORGEBOL

AKP'li milletvekilleri tarafından geçtiğimiz haftalarda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunulan "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" kabul edildi. Her ne kadar bu kanun teklifi ekonomiye ilişkin düzenlemeler üzerinden adlandırılsa da beraberinde birçok hukuksuz değişiklik ve uygulama da getiriyor. Bu uygulamalardan en çok dikkat çekeni ise Türkiye hapishanelerinde bulunan tutsakların özel yaşamına müdahaleyi mümkün kılması. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından meclise sunulmak üzere kabul edilen düzenleme yasalaştığı takdirde tutsakların tüm iletişimleri dinlenip kaydedilebilecek.

Her şey kaydedilip saklanabilecek

TBMM'ye sunulmak üzere hazırlanan kanun teklifine ilişkin sorularımızı yanıtlayan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Destina Yıldız "Mahpuslarla ilgili düzenlemeye göre 'kamu düzeninin korunması' ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla mahpuslara gelen veya mahpuslar tarafından gönderilen mektup, faks ve telgrafların dijital olarak kaydedilebileceği veya fiziki olarak saklanabileceği bir düzenlenlenme istenmektedir. Ziyaret hakkı kapsamında yapılacak olan kapalı görüşlerin de dinlenerek kayıt altına alınabilmesi istenmekte" dedi. 

Haberleşme zaten denetimde

5275 sayılı kanundaki düzenlemelere göre mahpuslar tarafından gönderilmek istenen ve mahpuslara gelen her türlü mektup, faks ve telgrafın mektup okuma komisyonları tarafından denetlenerek ilgilisine teslim edildiğini hatırlatan Yıldız, "Mevcut düzenlemede hali hazırda mahpusların haberleşme araçları denetim altındadır" diye belirtti.

Demokratik topluma aykırı

Anayasanın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sadece Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini belirten Yıldız, bu sınırlamaların ise demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını söyledi. Benzer kriterlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de mevcut olduğunu vurguluyan Yıldız, "Bu doğrultuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin her ne kadar kamu güvenliği ve/veya suçu önleme gerekçesinin demokratik toplum açısından bir gereklilik olarak sayılabileceğini kabul etse de devletlerin bu konuda sınırsız takdir yetkilerinin bulunmadığını da hemen her içtihadında vurgulamaktadır. Mahkemeye göre alınacak önlemler, yapılacak düzenlemeler kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin özüne dokunmamalı, temel hak ve özgürlükleri ortamdan kaldırmamalıdır" dedi.

Hiçbir mahremiyetleri kalmayacak

Bu düzenlemenin yasalaşması halinde ciddi insan hakları ihlallerine sebep olacağının altını çizen Yıldız şöyle devam etti: "Mahpuslar da diğer insanlar gibi temel hak ve özgürlüklere sahiptir. Bu temel hak ve özgürlükleri belli oranda kısıtlanabilirse de tamamen ortadan kaldırılamaz. Oysa yapılması teklif edilen yeni düzenleme ile bütün mahpusların bütün mektup, faks ve telgraflarının kayıt altına alınarak saklanmasının önü açılmak istenmektedir. Bu durum mahpusların özel ve aile hayatına saygı haklarının, haberleşme haklarının ve haberleşmenin gizliliği ilkesinin ihlal edilmesi hatta ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Bu şekilde mahpusların hiçbir mahremiyetleri kalmayacaktır.

Daha fazla tecrite mahkum edilecekler

Yapılması talep edilen düzenlemede kayıtların ne şekilde saklanacağı ve bu kayıtlara kimlerin erişebileceği belirtilmiyor. Yıldız, "Kayıtların saklandığı sisteme erişimi olan herkes istediği zaman mahpusların ailelerine, arkadaşlarına, sosyal çevrelerine yazdığı ya da onlardan gelen mektupları, faksları, telgrafları okuyabilecek. Mahpusların aileleri ve arkadaşları ile yaptıkları kapalı görüşleri dinleyebilecek. Bu durum keyfi uygulamaları da beraberinde getirecektir ve mahpusların mahremiyetini tamamen ortadan kaldıracaktır. Mahpuslar üzerinde baskı ve çekince oluşturacaktır. Zaten birçok temel hak ve özgürlüğü kısıtlanarak tecrit edilen mahpuslar bu baskı ortamında bir takım çekincelerle daha da fazla tecrite mahkum edilecektir"  diyerek konunun ciddiyetine dikkat çekti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.