Erdoğan her rezilliği yapar da muhalefet ne yapıyor?

Fehim IŞIK yazdı —

  • Açık demekte yarar var! İlkeli ittifaklar kurulacak diye tali gibi görünen iş ve işleyişlerin geriye bırakılması, sadece AKP-MHP’nin işine yarar. Bu faşist ikili dışındaki tüm kesimler, bu konuda acele etmeli.

Erdoğan Meclis’te kabul edilen son değişiklikle seçimlerin önümüzdeki yıl Nisan ayından önce yapmayacağını ilan etti. Bir Anayasa değişikliği gerçekleşmediği sürece, 6 Nisan’da kabul edilen seçim yasası ancak önümüzdeki yıl 6 Nisan’dan sonra yapılacak bir seçimde uygulanabilir. Bu tarihten önce bir seçim yapılması durumunda, önceki yasa geçerli olacak. Mevcut parlamento yapısıyla bir Anayasa değişikliği yapmak da o kadar kolay olmadığına göre artık belli olan şu; seçimler zamanında ya da zamanından bir iki ay önce 2023 yılında yapılacak.

Demokratik İttifak’ın temel bileşeni diyebileceğimiz solun, yurtsever Kürt hareketinin bir kesiminde Erdoğan’ın gücünü abartan bir yaklaşımın varlığı hissediliyor. Çoğunluk değiller ama bir kesim, “Erdoğan ne yapar eder seçimi yaptırmaz, kendini iktidarda tutacak bir aksiyonla ülkeyi yönetmeye devam eder” düşüncesinden sıyrılabilmiş değil. Bu yaklaşımı CHP’nin başını çektiği 6’lı masada yer alan partilerin tabanlarında da görmek mümkün. Elbet mücadeleden soğutan bu yaklaşım, 6’lı masanın etrafında toplanan kesimde de çoğunluk değil.

Peki, bu bakış açısının çoğunluk olmaması rahatlatıcı mı?
Değil! Tam aksine Erdoğan’ın ekmeğine yağ süren, onu rahatlatan bir yaklaşım olarak görmek gerekir, bunu.
Erdoğan ve faşist ittifakının içinde yer alanların, kendilerini dolaylı da olsa güçlü gösteren bu yaklaşımdan feyz aldıklarına kuşku yok.

Durum bu ama asıl görülmesi gereken de görülmeli.
Erdoğan seçim yaptırmamaya değil, ancak her ne olursa olsun seçim kazanmaya endeksli hareket ediyor.
Bunu son seçim yasası değişikliğinde de görmek mümkün.

Barajı yüzde 7’ye düşürdü. MHP’nin oylarının % 7’ler civarında olduğu görülüyor. Bu MHP’yi rahatlatmak için atılmış bir adım. Tamam, bunu anladık. Ancak yapılan başka değişiklikler de var. Bunları iyi okumak gerekir. Örneğin bir ittifakta yer alsalar bile küçük partileri etkisizleştirecek bir yaklaşım benimsendi. Önceki seçim yasasında ittifakta yer alanların artık oyları d’hondt sistemi ile ittifaka hesaplanıyordu. Bu değişti. Artık küçük partiler barajı geçmeseler bile ittifakta yer aldıklarında vekil çıkarabilecekler ancak bu vekilleri ittifakın aldığı toplam oyla değil kendi aldıkları oyla alabilecekler. Yani ittifakta yer alan diğer partilerin artık oylarından yararlanamayacaklar. Belli ki Erdoğan Millet İttifakı’ndaki kendi eskilerinin, HDP’yle ittifak yapması olası diğer partilerin Meclis’te yer almalarını istemiyor.

Erdoğan seçim kurullarının oluşturulmasına dönük düzenlemeleri de değiştirdi. Böylece Saray’ın emrindeki hakimlerden istediğini, seçim sonuçlarını kendi lehine değiştirebilecek biçimde kullanabilecek.

Devletin tüm kurumlarını tek adam sistemine bağlayan Erdoğan’ın, nihayetinde iktidarı yeniden seçimle kazanmaya niyetli olduğundan kuşku yok. Yani bir seçim yapılmadan aksiyonel yaklaşımlarla iktidarda duramayacağını o da biliyor. Ancak bir seçimle her türlü katakulliyi yaparak iktidarda kalmak için nice rezillikler yapabileceği de çok açık. Değil şimdiden, bir önceki seçimden bu yana da hesaplarının tamamını bunun üzerinden yürütüyor.

Açık demek gerekirse muhalefet bu konuda sınıfta kalmış durumda. Tamam, CHP’nin başını çektiği ittifak çalışmalarını seçime endeksli yürütüyor. Bu görülüyor. Ancak öyle bir rahatlık içindeler ki sanki her şey çok demokratik ve çok şeffaf yaşanacakmış gibi düşünüyorlar. Erdoğan ve şürekasının ellerindeki devlet gücünü nasıl kullanacaklarını bilmez gibi davranıyorlar. Ayrıca o devlet gücü ile Erdoğan arasında ciddi bir suç ortaklığı olduğunun da farkında değiller. Bu nedenle de olsa Erdoğan’ın kontrolündeki devlet gücü onun tekrar kazanması için her türlü rezilliği yapabilir. Millet İttifakı partileri bunu hesaba bile katmıyor.

HDP ve oluşturulmaya çalışılan Demokratik İttifak içinde yer alması olası partiler Millet İttifakı’ndan da rahat. Onlar da, “Türkiye’ye bir seçim ittifakı değil, kalıcı demokratikleşmeyi ve özgürlüğü tesis edecek bir ittifak lazımdır” diye diye, neredeyse seçim gerçekliğini ve bu gerçekliğin pratik işleyişini unutur oldular. HDP’nin içinde yer aldığı, başka partilerin katılması için görüşmelerin yürütüldüğü Kürdistani İttifak Çalışması’nda da durum aynı.

İşin özeti AKP-MHP dışındaki tüm taraflar sanki önümüzdeki bir yıl içinde bir seçim yapılmayacakmış gibi davranmaya, hem de çok rahat davranmaya devam ediyorlar. Tamam, ilkeli olun, tamam ilkelerinizden, yaklaşımlarınızdan taviz vermeyin, tamam ne yaparsanız yapın, ama ortada değişen bir seçim yasası, yapılacak bir seçim ve tüm mekanizmayı kontrolü altına alan bir Erdoğan var.

Buna karşı ne yapacaksınız? Seçim güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Aynı ittifakta yer almasalar bile bu seçimin güvenliği AKP-MHP dışındaki tüm partilerin sorunu değil mi? 6’lı masadakiler ile HDP, Demokratik İttifak bileşenleri, Kürdistani İttifak Çalışması seçim güvenliğini sağlamak, sandıkları korumak için niye eli ayağı düzgün bir organizasyonla yan yana gelmesin? Bir de kabul etmek gerekir ki seçimlere adaylarla gidilir. Peki, şimdiden bu konuda ciddi, etkili, en yüksek oyu getirecek nitelikli çalışmalara girmek gerekmiyor mu?

Açık demekte yarar var! İlkeli ittifaklar kurulacak diye tali gibi görünen iş ve işleyişlerin geriye bırakılması, sadece AKP-MHP’nin işine yarar. Bu faşist ikili dışındaki tüm kesimler, bu konuda acele etmeli. Şunun şurasında bir yıl kaldı ve o da göz açıp kapayıncaya kadar geçer.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.