Erdoğan İslam’a en büyük kötülüğü yaptı

Forum Haberleri —

.

.

  • İslam’a ve halkın beklentilerine en büyük kötülüğü yapan kişi olarak Erdoğan tarihe geçecektir. Türkiye’de artık dini cemaatler ve tarikatlar giderek şirketleştiler, holdinglere dönüştüler. Erdoğan onları da kendisiyle birlikte çürüttü, tüketti. 

ZEKİ AKIL

Türk devleti Erdoğan şahsında zamanının en vurguncu ve soyguncu yönetimine sahip oldu. İktidara oturmak için eski partisini ve yol arkadaşlarını terk etti. Erdoğan, Erbakan’dan ayrılınca onun bütün birikim ve emekleri üzerine oturdu. Erdoğan’ın ayrılması öyle ideolojik veya siyasi nedenlerle değildi. İktidar için Erbakan’ın yolu sürekli kesiliyordu. Bunu gördüğü için ayrıldı ve sağda solda kabul görmek için "Milli Görüş" gömleğini çıkardığını açıkladı. Ama Milli Görüş’ün bütün birikimini hizmetine koşturmak için çabaladı.

Erdoğan halkın inançlarını siyasi geleceği için kullanmaktan sakınmadı. Tersine dine dayalı bir söylemi hep öne çıkardı. İktidara yerleşmek için kadro gücü olan F. Gülen’le ittifak kurdu. Ayrıca Türkiye’deki dini çevrelerle iyi ilişki kurmak için elinden geleni yaptı. Bütün cemaat ve tarikatlarla içli dışlı oldu. Diyanet kurumunu iktidarının etkili bir organı olarak örgütledi. Diyanetin bütçesini ve kadrosunu şişirdikçe şişirdi. Sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’da İslam’ın koruyucusu ve lideri olarak kendisini lanse etmeye çalıştı.

Arap Baharı’yla birlikte İhvan hareketinin öne çıkmasıyla Erdoğan coştu. Aradığı fırsatı yakaladığını varsaydı. Ulus devletler aşılıyor, halklar özgürlük ve demokrasi istiyordu. Ancak örgütlü demokratik bir muhalefet yoktu. Bu dinamiğin üzerine İhvancılar oturmak istedi. Erdoğan’da onları destekledi. Ancak İhvancılar özgürlük ve demokrasi taleplerini bir tarafa bırakarak iktidar odaklı arayışlara girdiler. Mısır onlar için iyi bir model olabilirdi. İktidara gelmişlerdi. Ancak Erdoğanların aklına uyarak iktidar odaklı davrandılar. Sonunda İhvancılar bu tarihi fırsatı iyi kullanamadılar. Ortadoğu’daki İhvan hareketleri bugün Erdoğan’a sığınmış, elinde Suriye’nin işgalinde kullandığı basit bir piyona dönüşmüştür. Erdoğan onları da kendi iktidarı için bir araç olarak kullanıyor. İhvancıların siyasi kimliği aşıldı, itibarları kalmadı. Bir yerde Erdoğan onları da tüketti.

Erdoğan belediye başkanı olduğu dönemde çalma çırpma işlerini iyi öğrendi. AKP bu çalıp çırpma yani haram paraların üzerine kuruldu. Mayasında haram vardır. Erdoğan medyası tümüyle bu çalıp çırpmaların ürünüdür. Onun için havuz medyası olarak anılıyor. Erdoğan iktidarda kalmak için Kürt sorunun çözeceğini, AB’ye gireceğini vb. söylüyordu. İktidar için her şey mubahtı. İktidar olmak ve orada kalmak için her şey olabilirdi. Sonunda bugün olduğu gibi devletin en karanlık ve ırkçı güruhları, Ergenekon ve MHP’yle birleşti. Bugün İttihat ve Terakki’yi aşan ırkçı, katliamcı ve tekçi bir çizgiye geldi.

Erdoğan, Erbakan’ın mirasını bitirdi. İktidarı için elli yılı aşkın birikimi tüketti. Türkiye’de artık İslami bir siyasi söylem ve çizgi topluma umut vermekten ve gelecek vadetmekten tümüyle uzaklaşmıştır. Eskiden iktidar olmadığı için halkta bir beklenti ve umut yaratıyordu. En azından iktidara gelen partilerden daha fazla dini değerlere bağlı kalınır, harama ve rüşvete bu kadar bulaşmaz, dine hizmet edilir düşüncesi vardı. Şimdi böyle bir beklenti ve umut artık kalmamıştır. Erdoğan bu beklenti ve umutları tüketmiştir. Dini söylemleri kullanan ve Erbakan geleneğinden gelen Erdoğan, Türkiye’nin en soyguncu ve hırsızlarının cirit attığı bir partiye dönüşmüştür. Aslında parti demek de doğru değil. Zaten partinin kurucuları AKP’den ayrılmışlar. AKP, Erdoğan’ın sadece bir iktidar aracıdır. Erdoğan iktidar yitirirse AKP diye bir parti kalmaz.

AKP, Türkiye’yi kara para cenneti haline getirmiştir. Devletle mafya iç içe geçmiştir. Öyle ki, Doğu Perinçek gibi karanlık ve kimsenin itibar etmediği birisi Erdoğan’ın ittifakı olmuştur. MHP istediği gibi at koşturmaktadır. Suriye ve Irak dahil her yerde Kürtlere düşmanlık yapılmaktadır. Kürtler üzerinde cumhuriyet tarihinin en kapsamlı ve zalimane imha edici seferleri düzenlenmektedir. İslam, haklın dini inançları Türk milliyetçiliğinin ve ırkçılığının emrine sokulmuştur.

Türkiye Narko devlet olarak tanınmaktadır. Rıza Zarrab gibi birisi Türk hükümetinin tümünü rüşvetle satın almıştır. Bugün ABD’de Türk yöneticileri sanık sandalyesinde. Sedat Peker’in sınırlı açıklamaları bile Erdoğan yönetiminin nasıl çeteleştiğini ve soygun şebekesine dönüştüğünü göstermeye yetiyor. Türkiye’de enflasyon dünyada ön sıralarda. Halk giderek yoksullaşıyor. Derin bir ahlaki, siyasi ve ekonomik kriz yaşanıyor. Türkiye, Suriye’de etrafına topladığı silahlı çetelerle Ortadoğu’ya ve dünyaya tehlike saçıyor.

Türkiye örgütlü kötülüklerin merkezi durumuna gelmiş. Bu konularda çok yazılıp çiziliyor. Erdoğan iktidarı ve faşizmi birçok yönüyle de deşifre olmuştur. Ama şunu vurgulamak gerekiyor. İslam’a ve halkın beklentilerine en büyük kötülüğü yapan kişi olarak Erdoğan tarihe geçecektir. Dikkat edilirse Türkiye’de artık dini cemaatler ve tarikatlar giderek şirketleştiler, holdinglere dönüştüler. Dini kimliklerinden ve hizmetlerden uzaklaştılar. Erdoğan onları da kendisiyle birlikte çürüttü, tüketti. Tarikatların elinde büyük bir sermaye birikti. Erdoğan onları manevi yönden değil, maddi yönden palazlandırarak kendisine başladı ve iktidarının birer payandası yaptı.

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Türkiye tarihinde hiçbir iktidar İslam’ı ve dini cemaatleri bu kadar itibarsızlaştırmamıştı ve onları iktidarın bir aracı yapamamıştı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.