Erdoğan neden korkuyor?

Forum Haberleri —

  • AKP-MHP iktidarı henüz girmediği seçimi kaybetmiştir. Bundan dolayı da vebadan ziyade seçimden kaçmaktadır. AKP, girmekten kaçtığı seçimleri bugünden kaybettiğini bilmektedir. Kürt düşmanlığını artık maskeleyemeyen sahte Kürt partileri ve başka arayışlar da direnenler cephesini parçalamaya yöneliktir.

ZEHRA ÇELİK 

Tüm iktidar alışmışları gibi kaybedeceği seçime girmez. Kazanacağı inancı ve çabasıyla girer seçime. Trump örneği mi? Trump da benzer yöntemlerle debelendiyse de olmadı.

Seçimlerin bir takvimsel zamanı var, bir de toplumsal-siyasal zamanları var. Bugün takvimsel zaman gelmemiş olsa da toplumsal ve siyasal olarak seçim zamanı gelmiştir. Bu zamanı erkene alan, Kürtler öncülüğünde direnen devrimci demokratik güçlerin, sol sosyalist kesimlerin, kadınların, gençlerin ve tüm sistem karşıtlarının mücadelesi sonucu iktidarın sarsılmış olmasıdır.

Erdoğan’ın kaybedeceği seçime girmesini beklemek de yanılgı olur. Bahçeli’nin durup oturup mübaşir edasıyla “seçim meçim yoook” diye kükremesi de hem halka hem Erdoğan’a bir gönderme, bir hizaya çekme çabası. Son nefeslerde de olsa. Erdoğan seçimleri kazanamayacağı için kendince bazı başarılarla seçime girmesi lazım. Türkiye’de iktidarın kullanacağı başarılar neler olabilir?

1- Ekonomik başarılar; Ekonomik olarak enflasyonun düştüğü, asgari ücretin 4000 Tl olduğu, emekçilerin haklarının verildiği ve canlarının korunduğu, halkın kanını emen, canını okuyan vergilerin yok derecesine düşürüldüğü bir müreffeh Türkiye… verebilir mi, zor. Zaten bunu anlayan önemli adamlar teker teker dökülüyor. Yeraltı yer üstü müjdeleri de bu korkuyu gidermeye yetmiyor. Bakanların kurban edilmesi de liranın değerini yükseltmeye yetmedi.

2- Siyasi zaferler; Siyasi olarak Türkiye’nin AB’ye girdiği, Yunanistan’la sorunlarını çözdüğü, ‘yavru vatan’la can ciğer olunduğu, Suriye’ye barış ve demokrasiyi getiren öncü ülke olduğunun dünyaya ilan edildiği ve Türkiye’nin örnek gösterildiği bir siyasal zaferler dizisi… olabilir mi, zor. Trumpça aptal, Esadça düşman, Ruhanice cevap vermeye bile gerek olmayan ne dediğini bilmeyen bir hayalperest ve, ve…

3- Askeri zaferler; İdlib, Libya, Karabağ ya da başka başka yerlerde öldürdüğü halk kadar, ürettiği insanlık artığı, kendi halkına düşman çeteler kadar daha büyük sorun olması beklenemez ve bu sorunların neticesinde bir askeri zaferden söz etmek zor. Türkiye İHA’lar kadar çeteleri kullanmasıyla dünyaya ün saldı. Bu durum olası askeri zaferlerine büyük gölge düşürdü. Çünkü çeteler ölmek üzere eğitiliyor, hazırlanıyor, motive ediliyor ve savaştırılıyor. Peki ya ölmeyenler, peki ya ölenlerin ve ölmeyenlerin aileleri… Tüm bunlar büyük bir halk dışılık olarak sınır boylarında birikerek askeri zaferleri gölgelemeye devam ediyor.

4- Diplomatik zaferler; Türkiye’nin kimi dönem efelense de çoğunlukla eli havada kalan Erdoğan ve diğer görevlilerine bakıldığında diplomasi alanında pek de bekledikleri sonuçları almadıkları az çok biliniyor. Her ne kadar AB’ye yeni sayfa açma teklif edilse de yeni açılacak sayfaların şimdiden kirlendiğini söylemek zor olmaz.

5- Toplumsal zaferler; Toplumsal olarak Türkiye’nin durumu diğer tüm durumlardan daha kötüdür. Halkın yaşam koşulları en kötü halini almış, yozlaşma tavan yapmış, istismarın her türü salgından daha fazla yaygınlaşmış, erkekler sürekli cinnet haline sokulmuş, kadınlar evlerde-işyerlerinde-sokak başlarında orda burda öldürüp yakılır olmuş, çocuklara tecavüz en fazla AKP ile yapılmış ve dini kurumlar bunları onaylayan ahlaksızlık merkezine dönüşmüş, hastalıklarla mücadelede en büyük darbe toplumun tüm kesimlerine vurulmuş, sağlık çalışanları iktidarın politikalarına kurban verilmiş-verilmeye devam etmiş…Toplumsal olarak en büyük yıkım vardır ve ufukta hiçbir toplumsal zafer görünmemektedir.

Bu maddeleri biraz daha artırmak mümkün, ancak varılacak sonuç değişmeyecektir. Erdoğan’ın ufkunda bir zafer yoktur, zaferleri eline alıp koşacağı bir seçim de yoktur. Bu durumda seçimlerin yasal zamanı hatırlatmasına rağmen seçimlerden ziyade bu “cebr ve hile” ile iktidarda kalışın sürdürmek isteyecektir. Yerel seçimleri kayyum zorbalığıyla boşa çıkararak tüm belediyelere el koyan, İstanbul’da ise adeta bir yıkım, bir taşınmaz ceset yaratıp İmamoğlu’na teslim eden AKP’nin yeni bir seçime yanaşmaması bu pratiklerin deşifre olmasından kaynaklanıyor.

Ve ne yazık ki, Kürtlerin ısrarlı direnişleriyle, tüm vahşete, saldırılara, katliamlara rağmen bir uyanış gerçekleşti. Sarayın üzerinde yükseldiği zemin sarsılmaya başladı. çok güçlü olmasa da muhalefet kelimesi yeniden konuşulur olmaya başladı. Durum faşizmi daha da kızdırdı ve öfkeyi de doğal olarak iktidar karşıtı direnişin öncüsü olan Kürtlere yöneldi. Basit soykırımcı hakaretler, suçlamalar, ültimatomlar, ırkçı saldırıların bini bir para oldu.

Son günlerde seçim öngörüleri, anketler oldukça tartışılır oldu. Seçimden önce seçim bu olsa gerek. Bu tartışmalar, AKP’yi korkutup ürküttüğü kadar AKP’nin aklını başına da getirebiliyor. Her gün irtifa kaybediyor, seçimlere dair günden güne iç karartıcı öngörülerle uyanıyor ve nihayetinde iktidara daha sıkı sarılıyor.

AKP-MHP iktidarı henüz girmediği seçimi kaybetmiştir. Bundan dolayı da vebadan ziyade seçimden kaçmaktadır. AKP, girmekten kaçtığı seçimleri bugünden kaybettiğini bilmektedir. Kürt düşmanlığını artık maskeleyemeyen sahte Kürt partileri ve başka arayışlar da direnenler cephesini parçalamaya yöneliktir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.