Erdoğan saldırgan, Kılıçdaroğlu sessiz
Fehim IŞIK yazdı —
- Bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu'ndan siyasetçilere, gazetecilere, avukatlara ve aktivistlere dönük saldırılara ilişkin tek bir ses duyulmadı. Kabul etmek gerekir ki bu tutum Erdoğan'ın elini güçlendiriyor.
25 Nisan’da Amed merkezli gerçekleşen ve 21 ili kapsayan siyasi soykırım saldırılarında 128 siyasetçi, gazeteci, avukat ve sivil aktivist gözaltına alındı. Bu saldırının hemen akabinde bu kez Ankara merkezli 15 ili kapsayan bir saldırı başladı. Bu saldırıda da 49 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Gazeteci arkadaşlarımız gözaltına alındı. Yazıyı kaleme aldığım saatlerde saldırı operasyonları İstanbul merkezli olarak 8 ilde devam ediyordu. Bu kez ESP hedef alındı. Partinin Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ile çok sayıda gazeteci ve Yeşil Sol Parti Milletvekili adayı gözaltına alındı. Bu saldırıların akabinde çok sayıda gazeteci, siyasetçi, hukukçu ve sivil aktivist de tutuklanarak hapse konuldu.
Baştan söyleyelim. Bu saldırılar seçim hesaplarından uzak değil. İstediklerini elde edememenin en büyük sebebinin Yeşil Sol Parti olduğunu gören Erdoğan, yönünü öncelikle bu partinin destekçilerine, aktivistlerine, adaylarına çevirdi. Bu saldırılarla Yeşil Sol Parti'nin faaliyetlerini engelleyebileceğini ve böylelikle elini güçlendireceğini varsayıyor.
Erdoğan’ın bunu niye yaptığını biraz daha irdeleyelim.
Yeşil Sol Parti, seçimlere dönük iki stratejik pozisyon açıkladı. Cumhurbaşkanlığı için aday göstermedi ve Erdoğan'ın yenilgisini temel hedeflerinden biri olarak gösterdi. Kısa süre önce de Emek ve Özgürlük İttifakı adına yapılan açıklamada adaylardan Kemal Kılıçdaroğlu’nun destekleneceği duyuruldu. İkinci hedef ise Yeşil Sol Parti’yi parlamentoya güçlü bir biçimde göndermek olarak açıklandı. En az 100 milletvekili ile temsil edilmek istiyorlar.
İlk hedef olarak açıklanan Erdoğan iktidarına son verme yönündeki çaba büyük etki yarattı. Yeşil Sol Parti'nin bu hedefinin Erdoğan'a kaybettireceğini biliyoruz. Erdoğan'ı korkutan da bu.
Erdoğan ve şürekasının bu saldırıyı gerçekleştirmesinin seçimle bağlantısı bu hedeflerden bağımsız değil. Elbet seçim güvenliğini de çok yakından ilgilendiriyor. Bu yönüyle ele aldığımızda saldırı sadece Yeşil Sol Parti’yi değil, Erdoğan’ın başındaki diktatörlüğü savunanlar dışındaki her kesimi ilgilendiriyor. Bu, ciddi bir tehlikenin de işaretidir. Açık demek gerekirse eğer diğer kesimler bu saldırıları ciddiye almaz ise bu sessizlik şer ittifakının elini güçlendirir.
Yeşil Sol Parti, daha dar anlamda ise Kürt siyasal hareketi bu saldırılara direnebilir, direnecektir. Kuzey Kürdistan merkezli yaklaşık 40 yıldır süren savaşta yaşananlar bunun açık ispatıdır. Kürt hareketi tüm saldırılara rağmen boyun eğmedi, her saldırıdan güçlenerek çıktı. Bu durum 2015’te çözüm masasının Erdoğan tarafından devrilmesinden sonra da değişmedi. Erdoğan, savaşı yeniden başlattığı günden beri binlerce insan katledildi. Aralarında eş genel başkanların da olduğu on binlerce parti yöneticisi, üyesi ve destekçisi ya hapse atıldı ya da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Sonuç ortada. Bu saldırılara rağmen ne politik aktörler ne de Kürdistan dağlarında bedenlerini siper edenler yenildi, direnişi büyüterek sürdürdü. Kürtler ve Kürt dostları her mekanı direniş alanına çevirmeyi başardılar. Eğer bugün Yeşil Sol Parti gündemi belirleyebiliyor, seçimin en belirleyici gücüne dönüşüyorsa temel neden bu direniştir.
Durum bu kadar net olduğuna göre bir kez daha hatırlatalım. Bu son saldırılarda salt hedef Yeşil Sol Parti gibi görünse de bu doğru değil. Hedef doğrudan Yeşil Sol Parti'nin cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin stratejik tutumudur. Erdoğan kaybetmek istemiyor. Bu süreci kriminalize etmek için de Yeşil Sol Parti’ye saldırıyor. İktidar yarattığı ‘terör’ heyulası ile bu hedefinde istediği sonucu alabileceğini tasarlıyor.
Eğer durum buysa, tespiti iyi yapıp tutumu ona göre belirlemekte yarar var. Erdoğan'ın en güçlü rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu'ndan siyasetçilere, gazetecilere, avukatlara ve aktivistlere dönük saldırılara ilişkin tek bir ses duyulmadı. Kabul etmek gerekir ki bu tutum Erdoğan'ın elini güçlendiriyor. Evet, bir oyunu Kemal kılıçdaroğlu’na verecek olan Yeşil Sol Parti seçmeni, oyunu hiçbir zaman Erdoğan’a vermez. Ancak oyunu Kemal Kılıçdaroğlu’na vermekten de imtina edebilir ki bu anlaşılır bir durumdur. Ayrıca Kürtlere dönük yönelimlerde CHP’nin sicili de temiz değil. Yeşil Sol Parti seçmeni HDP eş genel başkanlarının, milletvekillerinin, yönetici ve üyelerinin tutuklanmalarındaki rolünü unutmuş değil. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu bu hassas çizgiyi görmez ve hukuk dışı saldırılara karşı çıkmaz ise sonuç aleyhte olabilir.
Kürtlere ve dostlarına dönük saldırılar hukuk dışı olduğu kadar insanlık dışıdır da. Bu saldırılara tepki vermemek sadece Erdoğan’ın elini güçlendirir. Bunu artık herkes görmeli.