Erdoğan’a 'asla' denmeli

Forum Haberleri —

Erdoğan

Erdoğan

  • Erdoğan hükümeti, Türkiye tarihinin en rantçı ve vurguncu hükümeti ve şahsı olma unvanını kazandı. Deprem önlemleri için bu paralar harcansaydı ve denetimler yapılsaydı bugün yüzbinlerce insan enkaz altında kalmamış olacaktı.

Türkiye büyük bir deprem ve yıkımla uğraşıyor. Depremin vurduğu bölgelerin merkezi Kurdistan’dı. Elbistan ve Pazarcık merkezli deprem Suriye’ye kadar geniş bir alanı sarstı. Türkiye ve Kurdistan’da on ili kapsadı. Suriye’de de birkaç bölge, şehir yıkıldı. Yüz binleri bulan can kaybı var.

Bu depremler bilimsel olarak biliniyor ve bekleniyordu. Bilim insanları raporlar hazırlamış ve ilgili kurumlara, kamuoyuna sunmuşlardı. 1999 depreminden sonra deprem vergisi adı altında milyarlarca dolar para toplanmıştı. Bu paralar Erdoğan hükümeti tarafından keyfi biçimde kullanıldı. Gösterişli mega projeler adı altında rant alanlarına yatırıldı.  Türkiye tarihinin en rantçı ve vurguncu hükümeti ve şahsı olma unvanını kazandı. Deprem önlemleri için bu paralar harcansaydı ve denetimler yapılsaydı bugün yüzbinlerce insan enkaz altında kalmamış olacaktı.

Erdoğan, yanına Bahçeli’yi de alarak faşist bir rejim inşasına başladı. Türkiye’yi sınırsız bir Kürt düşmanlığına ve savaşa sürükledi. Bugün on binlerce Türk askerini Irak ve Suriye topraklarında bulunduruyor. Binlerce asker kaybı var. Milyarlarca dolar silaha ve cephaneye, uçaklara harcandı. Bunlar halktan gizlendi. Irkçılık ve milliyetçilik üzerinden halkı suç ortağı yapmaya çalıştılar. Ekonomik kaynaklar böyle heba edildi ve giderek derin bir kriz ortaya çıktı. Enflasyonda dünyanın ilk sıralarına yükseldiler. Dış politikası Kürt düşmanlığı ve savaşa endekslendiği için giderek militarize oldu. DAİŞ ve El Nusra gibi karanlık güçlerle ittifaklar yaptı. İşgal ettiği bölgeleri bu tür çetelerin cenneti haline getirdi. Dünyaya şiddet ve terör ihraç eden bir devlet durumuna düştü.

Erdoğan ve Bahçeli, Türkiye’nin uzun yıllara dayanan mücadele ve direnişlerin ürünü olan demokratik kazanımlarını hedeflediler. Ellerine geçirdikleri basını ve devletin gücünü halkın bastırılması ve susturulması için kullandılar. Yargıyı ve adalet sistemini iktidarları için bir sopaya çevirdiler. Ne yasa ne de anayasa tanıdılar. 12 Eylül faşist askeri darbesinden daha fazla Kürt’ü hapislere attılar. Demokrasi güçlerini düşman kategorisine koydular. Kendi vatandaşlarını, muhalefeti tehlike olarak gördüler ve ezilecek, tasfiye edilecek bir güç olarak sundular, dışladılar ve ötekileştirdiler.

Bu düşmanlaştırma deprem felaketinde bile terk edilmedi. Muhalefet dahil bütün sivil örgütler, belediyeler ve katkı sunacak kim varsa harekete geçirilmeliydi ve halkın yardımına koşulmalıydı. Çünkü insanlar zamanla yarışıyordu. Kış soğuğunda enkaz altında kalan insanlar uzun süre yaşayamazlardı. Kurtulanlar da tehlikedeydi. Hükümetin ön hazırlıklarının olmadığı da açığa çıkmıştı. Ayrıca Erdoğan ordunun ve devlet kurumlarının harekete geçmesi için çabalamadı. Tersine engelleyici bir rol oynadı. Sözde tek adam rejimi kurarak devlet işleyişine hız kazandıracaktı. Depremden iki gün sonra halkın karşısına çıktığında da herkesin harekete geçmesi için çağrı yapacağına halkı ve sivil kurumları tehdit etti. Bürokrasiyi de kendisine bağladığı, her şeyi kendisinde merkezileştirdiği için kimse inisiyatif de kullanamadı. Sonunda yüz binlerce can kaybı ve sağ kurtulanların da perişanlığı yaşandı.

Erdoğan demokratik bir ülkede olsa kesinlikle yargılanır. Ve ilk yapacağı şey de istifa etmek olur. Ülkeyi yirmi bir yıldır istediği gibi yönetmiş. Devletin bütün olanaklarını ele geçirmiş. Basın ve istihbarat, polis gücü vb. her şey elinde. İstese ve halkın güvenliğine öncelik tanısa deprem için de önlemleri alır. Yasalar ve yetkileri müsait. Bunun için fonlar var, bütçeden pay ayırabilir. Yerel yönetimlere destek verse ve denetim yaptırsa bu kadar yıkılacak bina bugün mezara dönmezdi.

Erdoğan yıkmada ve insanlık dışı uygulamalarda ustalaşmış. Muhalefet partileri de bu tehlikeyi başta yeterince görmedi ve kendilerini doğru konumlandırmadılar. Kimyasal Hulusi, 2015’ten beri Kürtler’den 35 bin insanı öldürdüklerini ve başarılı olduklarını iftiharla basına açıklıyor. HDP’nin halkın oylarıyla kazandığı belediyelere el koyup kayyım atadılar. Muhalefet sessiz kaldı. Şimdi Erdoğan, HDP, Alevi dernekleri ve sivil kurumların deprem için topladığı yardımlara el koyuyor. Onların yönetmesine ve dağıtmasına izin vermiyor. Deprem yardımları için de kayyım atıyor. Bahçeli her şey devlettir diyor, toplumu tehdit ediyor. En vahşi ve insanlıktan çıkmış halleri de insanları linç ettirmeleridir. Güya yağma ve hırsızlıkları önlemeye çalışıyorlar. Hayır, bununla bir ilgisi yok. Direkt halk ve muhalif kesimler hedeftir ve onlara gözdağı veriliyor. Bütün sol ve demokrasi güçlerinin, muhalefetin bunun için kıyameti koparması gerekir. Bu çağda, bu yıkım ve acı altında insanlar nasıl linç edilir, kitlesel ve törensel vahşi cinayetler nasıl işlenir? Türkiye’de asker ve polisten çok ne var. Bir suç varsa soruşturma açılır ve o insanlar yargılanır. Sorgusuz sualsiz insanlar kalabalıklar tarafından vahşice katlediliyorlar. Bunun için de olsa Erdoğan ve şürekası yargılanmalıdır.

Erdoğan seçimi erteleme ve yine iktidarda kalmak için oyunlara başvuruyor. Bu toplumun başına yirmi yıldır bir felaket ve bela olarak çöreklenmesi yetmemiş gibi hala iktidarda kalmak istiyor. Buna izin vermemek gerek.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.