Erdoğan’ın savaş çıkmazı

Forum Haberleri —

.

.

  • Sınırdaki yığınak bir ‘kara saldırısına’ hazırlık olmakla birlikte, iki küresel güçten birisi izin vermezse, Erdoğan bir adım bile atamaz. Erdoğan kendisinden güçlü olandan korkar.

ROBERT PEKÖZ
Erdoğan, Suriye ve Irak’ta kalıcı bir işgal ve istila stratejisinden vaz geçmiyor. Tüm gayreti ile işgalci konumunu stabilize etmeye çalışıyor. Faşist yayılmacı rejimine karşı, Kürtlerin ulusal mücadelesini bir "tehdit" olarak gören Erdoğan, Kürt gerillasına karşı en barbar ve en cani yöntemlere baş vururken, kimyasal silah kullanıyor ve kullanmaya devam edecek. 

Yaklaşık on gündür Kürt topraklarını, özellikle gerillaya ve sivil halka ait yaşam yerlerini aralıksız bir şekilde bombalıyor. Suriye’nin ve Irak’ın ‘toprak bütünlüğünde gözümüz yok’ iddiasının hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Erdoğan çok zorunlu olmadıkça, Suriye'de ve Irak'ta işgal ettiği topraklardan geri çekilmeyecektir. Hatta yeni toprak işgal etmeye çalışacak olan Erdoğan'ın stratejik vizyonunda savaş ve terör var.

TC ordusu Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyini hava saldırıları ile durmadan bombalıyor, Kurdistan topraklarını kimyasal silahlarla yaşanmaz hale getirmeye çalışıyor. PKK ve YPG gerillasına karşı yürütülen bu kirli savaş, "2023 – 2051 - 2073 kanlı stratejinin" bir parçası olarak görülmelidir. Erdoğan’ın çeşitli vesilelerle dile getirdiği ümmetin ideolojik esprisinin, bir savaş stratejisi olduğu gerçeğini görmeden, Kürtlere karşı savaş politikasının nedeni tam anlaşılmaz. Ortaçağ gerici değerlerini kapsayan ideolojik ve politik çizgisi, Kürtlerin yarattığı ilerici değerlere karşı bir savaş politikasına dönüştü.

Bu savaş stratejisinin önündeki en büyük engel de Kürt gerillasıdır. Erdoğan güçlü bir direnişle karşılaşmadan ve küresel güçlerden ciddi bir uyarı almadan savaş stratejisinden vazgeçmesi mümkün değil. Sınırdaki yığınak bir ‘kara saldırısına’ hazırlık olmakla birlikte, iki küresel güçten birisi izin vermezse, Erdoğan bir adım bile atamaz. Erdoğan kendisinden güçlü olandan korkar. Ciddi bir uyarı karşısında hızla geri çekilir. ABD ve Rusya "kara harekatı" için ne kadar ve nereye kadar kredi tanır bu tartışmaya açıktır. 

Ortadoğu'da DAİŞ terör örgütlerine karşı direnen tek dinamik gücün Kürt gerillası olması, Kürtlerle savaşmayı, terörle savaşma gibi bir demagoji ile kapatma çabasının inandırıcı olmadığı açık. Selefist İslamcı faşist terör örgütlerinin, Kürt gerillası karşısında bir varlık göstermediği geçen zaman dilimi içinde ispatlandı. Ortadoğu da DAİŞ’e karşı ne Suriye ne de Irak devleti mücadele etti. 

Kürtlerin silahlı gücü olmasaydı, yani PKK ve YPG olmasaydı Ortadoğu'da insanlığı tehdit eden bir yapı devlet olmuş olacaktı. Türkiye’deki inkarcı rejim inanılmaz manipülasyonlar ve inandırıcı olmayan açıklamalar ile bu yıkıma müsaade etmeyen Kürt ulusal hareketine saldırıyor. ‘Arap baharından’ kısa bir süre sonra Müslüman dünyasında ateşle oynayan ve Ortadoğu'daki çatışmalardan medet uman yine Erdoğan zihniyeti oldu. Bu zihniyet savaş kışkırtıcılığı ve Kürt katliamı için İslamcı terörist çeteleri eğitmekten, beslemekten ve onlara büyük olanak tanımaktan bir adım geri atmaz. Yeni saldırıda da Kürtlere karşı özellikle ÖSO ve DAİŞ’i kullanacaktır. 

Erdoğan Suriye ve Irak’ta sadece Kürtlere karşı savaşıyor. Özellikle Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) yoğun olduğu alanlara karşı bir savaş politikası izliyor. Suriye ve Irak'ta sıradan bir ‘operasyon’ yapılmıyor. Kürtlere karşı tam bir savaş yürütülüyor. Kürtler ile savaş karşılığı islamcı terör örgütlerine Türkiye’de barınma, yerleşme ve vatandaşlık hakkını tanıyan Erdoğan'ın kendisidir. Elbette yaptığı yatırımın kaşılığını almak isteyecektir.

Türk ordusunun hava saldırılarına sessiz kalan ABD ve Rusya, Erdoğan’a destek veren bir politika içinde bulundukları gerçeğine bir kez daha şahit oluyoruz. Erdoğan 'kara harekatını' sık-sık dillendiriyor. TC’nın yayılmacı politikasına göz  yuman küresel güçler, Erdoğan'ı kullanmak için birbiriyle yarış halindeler. Bu nedenle Erdoğan’a karşı net bir politik tutum içinde olmuyorlar.  

Erdoğan'ın Kürtlerle savaşmayı, saray rejiminin devamını sağlamak için zorunlu görüyor. Dışarıda ve içeride tamamen iflas etmiş bir Erdoğan, İktidarı elde tutmak için çok alternatifi bulunmuyor. İçerde ve dışarıda Kürtlerle savaşmayı tek seçenek olarak görüyor. 

Devrimci sosyalistler, ilericiler ve savaşa karşı olan herkes Türkiye'de sarayın faşist dikta rejimine karşı meydanlara çıkmalıdır. Erdoğan kendi 20 yıllık iktidarının en zayıf tarihini yaşıyor. 

Bu zamanda direnen devrimci hareketler kazanmaya çok yakındır. Hep birlikte direnme ve mücadele etmekten başka bir seçeneğimiz de yok. Türkiye’de iktidarın saldırganlığına karşı  mücadeleyi yükseltmek zorundayız. Kürt ulusuna verilecek en büyük destek, Sarayın dikta faşist rejimine karşı mücadele bayrağını yükseltmektir ve birlikte savaşmayı göze almaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.