Erdoğan’ın seçim stratejisi 

Cafer TAR yazdı —

  • Türkiye’nin en değerli yerlerini imara açarak hem içerden hem de dışardan kaynak toplama ve ekonomiyi canlı tutmaya çalıştılar. Fakat depremle birlikte artık Türkiye’de inşaat sektörü ve önemli inşaat firmaları bitmiştir. 

Kesin sayı bilinmemekle birlikte ölü sayısının en az yüz bin olarak tahmin edildiği Hatay ve Maraş merkezli deprem Türkiye’nin hem demografisini hem de politik iklimini kalıcı olarak değiştirecek gibi gözüküyor. 

Deprem sonrası Türkiye’nin hem Batı hem de Doğu ile ilişkileri değişecek; bu saatten sonra Erdoğan’ın Batı’yı göçmenlerle tehdit etme şansı kalmadı. Türkiye kendi içinde milyonlarca insanın; evini barkını, işini, ailesini kaybettiği bir ülkeye dönüştü. 

On ilin yaşanmaz hale gelmesine neden olan deprem öncesinde yapılan son seçimlerde bölgede yaklaşık 8 milyon seçmen oy kullanmıştı; uzmanlar günümüzde bu sayının 9 milyonu aştığını söylüyorlar. 

Bu insanların önemli bir çoğunluğu yaşadıkları şehirleri terk ettiler ve orta vadede geri dönme ihtimalleri de yok gibi gözüküyor. Deprem sonrası insanlar sadece evlerini ve ailelerini değil, işlerini de kaybettiler. Bölgede kalıp yaşamlarını sürdürebilmeleri veya bir süre sonra yaşadıkları şehirlere geri dönebilmeleri ancak orta vadeli bir planlama ile mümkün. 

Bu da sadece siyasal bir kararla olmaz; yani Erdoğan’ın “bize bir yıl verin!” tutumu sorunu küçümseyen, sadece seçim kazanmaya odaklı, samimiyetsiz bir yaklaşımdır. Bu noktada her şeyden önce bölge halkının tercihleri esas alınmalı, sonrasında ise ilgili mühendislik odalarının katılımı ile yeniden inşayı esas alan bir çalışma yapılmalıdır. 

Ama Erdoğan’ın tek adam üzerinden inşa ettiği rejim bunu yapamaz; bu onun doğasına aykırı. Onlar şimdiden kendilerine seçim, etraflarında topladıkları müteahhit çevrelere para kazandıracak bir çalışmaya başladılar bile.  

Reuters haber ajansına göre AKP içinde seçim tarihi için 18 Haziran ağırlık kazanmış durumda. Yine aynı haber ajansı, daha önce “Yeter söz milletindir!” sloganı ile seçimlere girmeye hazırlanan Erdoğan’ın “Türkiye’yi birlikte inşa ediyoruz!” sloganı ile seçimlere girmek istediğini duyurdu.  

“Ayı rüyasında bal görür!” misali Erdoğan ve etrafına toplanmış hırsız müteahhitler de baktıkları her yerde inşaat görüyorlar.  

Aslına bakarsanız bu strateji günümüze kadar Türkiye’nin yıkımı pahasına Erdoğan’a seçim, etrafındaki hırsızlara da para kazandırdı; fakat bundan sonra inşaat yapmak ne Erdoğan’a seçim ne de etrafındaki hırsızlara para kazandırmayacak. 

Bunun çok basit bir sebebi var; Erdoğan geçmişte tarımda ve sanayide yapısal reformları yapıp Türkiye ekonomisini daha üretken bir hale getirmek yerine, inşaat üzerinden iç pazarı canlandırma ve bu yolla seçim kazanma üzerine bir strateji kurmuştu.   

Bu strateji gelinen noktada artık zaten işlemez hale gelmiş; Türkiye tarihinin en derin ekonomik krizlerinden birine sürüklenmişti. Fakat buna rağmen Erdoğan ve etrafındaki hırsızlar kamu kaynaklarını inşaata aktarmaktan geri durmadılar.  

Türkiye’nin en değerli yerlerini imara açarak hem içerden hem de dışardan kaynak toplama ve ekonomiyi canlı tutmaya çalıştılar. Fakat depremle birlikte artık Türkiye’de inşaat sektörü ve önemli inşaat firmaları bitmiştir. Bundan sonra birçok yabancı firma Türkiye’de sürdürülen inşaat projelerinden çekilecekler ve yabancıların konut talebi azalacaktır. Ayrıca bankalar konut projelerine kredi vermekte istekli olmayacak; sigortalar ise evlere ve iş yerlerine daha pahalıya poliçe keseceklerdir.  

Önümüzdeki seçimde temel gündemlerimizden biri de seçim güvenliği olmalıdır. Şöyle ki; depremle birlikte büyük yıkım yaşayan on ilde kayıtlı yaklaşık 9 milyon seçmen bulunmaktadır. Her sandıkta yaklaşık 400 seçmenin oy kullandığı düşünürsek, bu toplamda yaklaşık yirmi üç bin sandık anlamına gelir.  

Bu noktada trafolarda kedilerle elektriği kesen, mühürsüz pusulaları kullanan AKP’nin seçim sicili göz önüne alınırsa ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Seçim güvenliği deprem bölgelerinde ciddi bir soruna dönüşmüştür. Muhalefet sadece seçimin yapılıp yapılmayacağı veya ne zaman yapılacağına takılıp kalmamalı; seçim güvenliği konusunda da şimdiden çalışmalara başlamalıdır.  

Türkiye bir kez daha “Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği!” bir süreci bir daha kaldıramaz!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.