Etinizi siyah mı isterdiniz, beyaz mı?
Kültür/Sanat Haberleri —

- “Leziz Kadavralar” abartılı bir et yeme eleştirisi olarak muhakkak bir yerlerde okunacaktır.
ZABEL MİRKAN
“Kimi ülkelerde göçmenler kitleler halinde kaybolmaya başlamıştı. Göçmenler, marjinaller, fakirler. Peşlerine düşülmüş ve sonunda da kurban edilmişlerdi. Hükümetler durma noktasına gelen milyonlar değerindeki bir sanayinin baskısına maruz kalınca bu durum yasal bir hale gelmişti. İşleme fabrikaları ve düzenlemeler tertip edilmişti. Çok geçmeden ete olan devasa talebi karşılayabilmek için besi hayvanları misali yetiştirilmeye başlandılar.”
Her şey birdenbire oldu. Önce hayvanlara ölümcül bir virüs bulaştı. Etinden faydalanılan hayvanlar artık uzak durulması hatta yok edilmesi gereken canlılara dönüştü. Sonra besin zincirindeki hayvanların yerini insanlar aldı ve yamyamlık meşrulaştı. İnsan, artık fabrikalarda üretilen, mezbahalarda kesilen, işlemden geçerek tabakta sunulan bir besin haline geldi. Şimdi soru şu: Birbirimizi yiyecek miyiz?
Bir süre önce çocuğunu kaybeden, eşinden ayrılan, yaşlı babasının hastalığıyla uğraşan Marcos Tejo, bir et işleme tesisinde çalışmaktadır. Bir gün ikram edilen bir “dişi” sayesinde Marcos’un hayatında yeni bir sayfa açılır. Herkesin birbirini yediği kanlı bir hayat ile geçmişteki insani duyguların hatırlandığı canlı bir hayat arasında kalır Marcos. Peki böyle bir dünyada insanlıktan bahsetmek ne kadar mümkündür?
Arjantinli yazar Agustina Bazterrica, “Leziz Kadavralar”da acımasız olduğu kadar dokunaklı bir distopyaya imza atıyor.
Agustina Bazterrica, 1974’te Buenos Aires’te doğdu. Buenos Aires Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun oldu. 2013’te “Matar a la Niña” adlı romanı ve 2016’da öykü kitabı “Antes del Encuentro Feroz” yayımlandı. “Leziz Kadavralar” ile 2017’de Arjantin’in en önemli ödülü olan Clarín Roman Ödülü’nü kazandı.
GCB’den sonra dünya değişti
Kitlesel isteri, intiharlar, korku… Bu yeni dünyada, GCB’den sonra hayvan yemeye devam etmek gibi bir şey söz konusu değil. Hayvanlara insanlar için ölümcül olan bir virüs bulaşmış durumda. En azından resmi söylem bu. GCB’den sonra dünya kati surette değişiyor. Aşılar, panzehirler deneniyor ancak virüs mutasyona uğruyor. Veganların ve hayvanların intikamı senaryoları, hayvanlara uygulanan şiddet eylemlerini konu edinen makaleler insanların hatırına geliyor. Şimdiyse tek gerçeklik televizyon programlarına çıkıp da protein eksikliğinin önüne nasıl geçileceğini açıklayan doktorlar ve et yememe “krizini” çözemeyen yeni insanlık.
Özel et!
Hayvan yiyemeyen insanlar çözümü bir diğer insanı yemekte buluyor. Yıllardır sömürdüğümüz, canice katlederek yediğimiz hayvanların etine dün ayılıp bayılınmıyormuşçasına bu ete yeni bir isim de veriliyor: Özel et. Hiyerarşik olarak kendini daha üstte gören insanın eti tabii ki de özel. Ve ilk hedef tabii ki de yeni hayvan konumunda olan dezavantajlı gruplar. Göçmenler, yoksullar, siyahlar, yargılanıp idama mahkûm edilenler…
“Leziz Kadavralar” abartılı bir et yeme eleştirisi olarak muhakkak bir yerlerde okunacaktır. Çünkü insanların et yemediği bir dünyada kalkıp bir insanın diğerini yiyeceğini söyleyen biri, mutlaka “abartılı” yaklaşımı nedeniyle mahkûm edilir. Ancak gerçekte var olan ne olursa olsun o eti yemek isteyen, bir yanıyla hâlâ barbarlığın içinde debelenen insanlar ve devasa et piyasası. “Etinizin derisi siyah derili mi olsun, beyaz mı?”