Evrensel bir özgürlük çağrısı

Kadın Haberleri —

Jin Jiyan Azadî / foto:AFP

Jin Jiyan Azadî / foto:AFP

  • Jîna Emînî’nin katledilmesiyle başlayan “Jin, Jiyan, Azadî” serhildanı, rejimin baskı ve idamlarına rağmen sokaklardan cezaevlerine, İran’dan dünyaya yayılarak evrensel özgürlük çağrısına dönüştü.
  • Aktivist Hawjin Beqalî: “Bu sadece başörtüsü meselesi değil, kadınların varoluşu ve hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği için bir devrimdir. Rojhilatê Kürdistan'da toplumsal bir devrim yaşandı.”

Rojhilatê Kürdistanlı Jîna Emînî, 13 Eylül 2022’de, İran’ın başkenti Tahran’da “ahlak polisi” tarafından “başörtüsünü düzgün takmadığı” gerekçesiyle gözaltına alındı. Üç gün sonra, 16 Eylül’de, işkence sonucu hayatını kaybetti. İran rejimi, ölüm nedenini “kalp krizi” olarak açıklasa da, ailesi ve tanıklar polisin vahşi işkencesini işaret etti. Jina’nın katledilmesi, yalnızca İran ve Rojhilatê Kürdistan’da değil, dünya çapında bir öfke dalgası yarattı. Seqiz’deki cenaze töreninde yükselen “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, kadınların öncülüğünde başlayan serhildanın kıvılcımı oldu. Kadınlar, saçlarını keserek, başörtülerini yakarak ve sokaklarda ön saflarda yer alarak rejimin baskılarına karşı isyan bayrağı açtı.

Jîna Emînî’nin katledilmesi, yıllardır biriken öfkenin patlama noktası oldu. Rojhilatê Kürdistanlı sosyolog ve kadın hakları aktivisti Hawjin Beqalî, ANHA’ya konuşarak, serhildanın 1946’dan beri süregelen kadın mücadelesinin bir sonucu olduğunu vurguladı. Yine Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra cezaevleri direnişin en kararlı alanlarından biri oldu. Tutsaklar, işkencelere, tecride ve idam tehditlerine rağmen eylemlerini sürdürdü. MA’ya konuşan Avukat Leila Azadeh, “İlk protestolar kadın koğuşunda başladı” dedi. 

 

foto:AFP

 

Şîrîn hapishane duvarına yazdı

Jîna Emînî’nin yaşamını yitirdiğinin açıklanmasının ardından Tahran’daki hastanenin önünde büyük kalabalık toplandı. Yine Seqiz’deki cenaze töreni esnasında serhildanın ilk kıvılcımları yakıldı. Kadınlar başörtülerini çıkarıp sallayarak, mezarı başında “jin jiyan azadî” sloganını attılar. Serhildan, 31 eyalette 100’den fazla şehre yayıldı; sokaklar, köyler, okullar ve üniversiteler direniş alanlarına dönüştü. Kadınlar, başörtülerini yakarak ve saçlarını keserek rejimin dayattığı sembolleri yerle bir etti. Kürt, Fars, Beluci ve Arap halkları, kadınların öncülüğünde birleşerek “Özgürlük ya da Özgürlük” ve “Diktatöre Ölüm” sloganlarıyla rejime meydan okudu. Bu slogan, Jina’dan önce de direnişin yeminiydi. 2010’da idam edilen Şîrîn Elemhulî, Evin Hapishanesi’nde hücresinin duvarına “Jin, Jiyan, Azadî” yazmıştı. Jina’nın ölümüyle bu söz, küresel bir direniş diline dönüştü. Amerika’dan Avrupa’ya, Hindistan’dan Afganistan’a yayılan slogan, kadın özgürlük mücadelesinin evrensel bir çağrısı oldu. Kadınlar, İran’daki baskıcı rejime karşı yalnızca kendi hakları için değil, tüm halklar için siyasi, ekonomik ve sosyal özgürlükler için mücadele etti.

15 dakikada idam kararı

İran rejimi, serhildana karşı sert bir baskı politikası izledi. İnsan hakları örgütlerine göre, protestolara yönelik saldırılarda en az 573 kişi öldürüldü, 65 bin kişi gözaltına alındı. Çoğu Kürdistan, Belucistan ve Tahran’da katledilen bu kişiler arasında çocuklar da vardı. 2022’de 582, 2023’te 834, 2024’te 975 ve 2025’te 756 kişi idam edildi. Kürdistan İnsan Hakları Ağı, yalnızca 2024’te 474 Kürt sivil ve aktivistin, 2025’te ise 514 Kürt’ün gözaltına alındığını bildirdi. Rejim, direnişi bastırmak için kız okullarına zehirli gaz saldırıları düzenledi; yüzlerce çocuk zehirlendi ve tedavi gördü. Öldürülenlerin, idam edilenlerin ve kaçırılanların aileleri işkenceye maruz kaldı, gözaltına alındı ve tutuklandı. Avukat Leila Azadeh, rejimin kadınlara yönelik özel bir baskı uyguladığını belirterek “Kadınlar, en basit eylemler için bile ağır cezalar alıyor. Erkeklerin idam cezası alma olasılığı daha yüksek görünse de, kadınlar daha fazla hak ihlaliyle karşılaşıyor” dedi. Protestolara katılanlar, “kamu düzenini bozma”, “ulusal güvenliği tehlikeye atma” ve “Allah’a savaş ilan etme” gibi suçlamalarla yargılandı. Çoğu mahkum, savunma hakkı tanınmadan, 15-30 dakikalık duruşmalarla idama mahkûm edildi.

 

 

İlk itirazlar Evin Cezaevi’nden

Cezaevleri, serhildanın en kararlı alanlarından biri oldu. Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından Evin, Urmiye, Reşt ve diğer cezaevlerinde tutsaklar, özellikle kadınlar, eylemlere desteklerini bildirdi. 15 Ekim 2022’de Evin Cezaevi’nde başlayan isyan, gardiyanlarla çatışmalar ve yangınla sonuçlandı. Kadın tutsaklar, saçlarını keserek ve açlık grevleriyle Jîna’nın anısını yaşattı. Leila Azadeh, "İlk itirazlar, yüksek sayıda siyasi mahkumun bulunduğu Evin Cezaevi’nde başladı. Mahkumlar birçok hücreyi ateşe verdi ve ardından bu protestolar Tebriz ve Sina cezaevlerine yayıldı. Mahkumlar itirazlara katıldıkça, cezaevlerindeki baskı arttı. Başlayan protestolarla birlikte mahkumlar, iletişim kısıtlamaları, ziyaret yasakları ve çeşitli fiziksel-psikolojik işkencelerle karşılaştı. Birçok mahkum itirazlara katıldığı için cezalandırıldı" dedi.

Yaptırımlar  ülkeleri demokratikleştirmez

İran'da insanların her gün öldürüldüğünü söyleyen Leila Azadeh, "Uluslararası devletler kendi çıkarları söz konusu olduğunda pek çok siyasi eyleme giriyor ama İranlılar idam edildiğinde sessiz kalıyorlar. Rejime ekonomik yaptırımlar uygulamak o ülkeleri demokratikleştirmez. İşgalden bahsetmiyorum ama daha ciddi baskılar uygulanabilir. Halk dayanışması önemli, ama görüyoruz ki herkes kendi sorunlarıyla meşgul. Ya da popüler olan şeylere karşı konuşuyorlar. Diğer konularda ise sessiz izleyiciler var. Toplumsal baskı, devletleri harekete geçirmek zorunda bırakır" ifadelerini kullandı.Cezaevlerindeki direnişin sürdüğünün altını çizen Leila Azadeh, her Salı günü açlık grevlerinin yapıldığını aktardı.

 

 

Başörtü meselesi değil

Serhildan ardından toplumsal devrimin gerçekleştiğini söyleyen Hawjîn Beqalî, meselenin sadece başörtü meselesi olmadığına dikkat çekti ve ekledi:”Jîna Emînî cinayeti sırasında ortaya çıkan serhildanlar bir anda gerçekleşmedi. Bunlar, 1946'dan beri verilen kadın mücadelesinin bir sonucudur. Bu sadece başörtüsü meselesi değil, kadınların varoluşu ve hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği için bir devrimdir. Rojhilatê Kürdistan'da toplumsal bir devrim yaşandı. Erkekler artık kadınların erkeklerden daha az hakka sahip olduğunu söylemekten utanıyor. Kadınlar artık kendi kimliklerinden, entelektüel ve fiziksel özgürlüklerinden bahsediyor.”

Korku duvarları yıkıldı

Serhildan sürecinin anlatıldığı Jinnews haberinde şunlara yer verildi: Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından Rojhilat ve İranlı kadınlar, yaşadıkları baskılara karşı içlerinde biriktirdikleri öfkelerini açığa çıkardı, korku duvarlarını yıktı. Kadınlar başörtülerini attı, saçlarını kesti. Bu şekilde eylemlerin en ön saflarında yer almaları tüm topluma cesaret kaynağı oldu, ilham verdi. Yine İran’da yaşayan Kürt, Azeri, Fars, Beluc ve daha farklı halk ve inanç topluluklarından kadınlar, bir araya gelerek ilk kez ortak mücadele saflarında buluştu. “Kürt kadınlar yalnız değildir”, “jin jiyan azadî” sloganları kadınların ortak mücadelesinin göstergesi oldu. Ortaya çıkan kadınların birlikte mücadelesi, kadın özgürlüğü üzerinden toplumun farklı halk ve inançlarını birleştiren yeni bir dinamik oluşturdu.

 

 

Geri adım atılmadı

Rojhilat ve İran’daki serhildanların ve eylemlerin merkezinde kadınların olması, erkeklerin de dönüşmesi ve sürece katılmasına ön ayak oldu. Kadınların attığı “jin jiyan azadî” sloganları, serhildanlara öncülük etmeleri, yöntemleri ve cesareti, İran’da iktidardan rahatsız olan tüm kesimlerin dilini dahi değiştirdi. Büyüyen serhildana karşı iktidarın kadınlar başta olmak üzere tüm toplum üzerine baskılarını arttırmasına rağmen, kadınlar geri adım atmadı. Tam tersine dünya kadın hareketi ile ortak ruh ve direniş hattında buluşma mücadelesini büyütmeye devam ediyor. “Jin jiyan azadî” dünyadaki tüm kadınları özgürlük mücadelesine çekmeye devam ediyor. Evrensel bir mücadele günden güne büyüyor. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.