Farqîn Kürdistan için direniyor

Haberleri —

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Silvan’da ‘kamu düzeni’ bahanesiyle yürütülen sıradan bir polis operasyonu değil; devletin tankı, topu, polisi, ordusu, herşeyiyle bir savaş durumu yaşandığına dikkat çekti. 

Silvan direnişiyle ilgili Med Nuçe’de yayınlanan Aktuel programına konuşan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Silvan’daki devlet saldırısına Türk ordusu- Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birliklerinin de katıldığına dikkat çekerek, Cizre, Nusaybin, Varto, Gever gibi yerler düşünüldüğünde Silvan’da yaşanan durumun en yoğun saldırı olduğunu belirtti. 


Polis operasyonu değil savaş

“Sıradan bir polis operasyonu ötesinde bir savaş durumu, ordunun da dahil olduğu bir şehir savaşı yaşanıyor” diyen Demirtaş, daha önce şehir savaşı konusunda tereddütlü olan Türk ordusunun önceki gün itibariyle Silvan’da sahaya dahil olduğunun altını çizdi. Demirtaş, “Ortada kamu düzenini sağlama açısından bir polis harekatı veya valiliğin, kaymakamın bir operasyonu değil, ordunun bir operasyonu var. Kara Kuvvetleri şehre girme konusunda tereddütlü davrandı ve şehir içinden daha çok şehir çevresindeki tepelere tank konuşlandırarak operasyonlara destek oldu. Ancak bugün itibariyle görülüyor ki, asker ve polis birimleri artık operasyonu ortak gerçekleştiriyorlar” dedi. 


Muazzam bir halk direnişi

AKP’nin 1 Kasım ardından savaşı daha da derinleştireceği mesajı verdiğini hatırlatan Demirtaş, Silvan’daki direnişe dikkat çekerek şunları söyledi: “Evet operasyon çok büyük, çok yoğun. Ama direniş de çok görkemli ve anlamlı. Ortada devletin elindeki bütün gücü ve imkanıyla, psikolojik savaşıyla, bürokrasisiyle, topyekün bir savaş olmasına rağmen muazzam bir halk direnişi var. Bu halk direnişine herkesin sahip çıkması lazım. Evet, Silvan halkı büyük bir baskı altında ama direnişin de saldırıdan daha görkemli ve büyük olduğu unutulmamalıdır.”


Herkes sahiplenmeli

“Artık bu mevzu Silvan’ın mevzusu olmaktan çıkmalıdır, Cizre’nin mevzusu olmaktan çıkmalıdır” diyen Demirtaş, konunun sadece güncel-aktüel bir durumdan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Mevzu sadece orada devletin gerçekleştirdiği hak ihlalleri mevzusu değil. Yüzyıllık Kürt ve Kürdistan sorununun statüsü, nasıl yaşayacağı ve nasıl yaşatılacağına dair bir süreçten geçiyoruz. Dolayısıyla Silvan halkı orada kendisini ilgilendiren bir sorunla ilgili direniş göstermiyor. Kürt halkının özgür geleceğiyle ilgili, Kürdistan’ın yüzyıldır inkar edilmiş statüsüyle ilgili bir duruş ve direniş ortaya koyuyor” dedi. Herkesin de Silvan direnişini bu şekilde anlayarak sahiplenmesini istedi. 


Cerablus planından sonra

Demirtaş, Kuzey Kürdistan’daki saldırıların özellikle Türk devletinin Rojava’ya saldırı planları yaptığı bir dönemde arttığına da işaret ederek, “Dikkat ederseniz özellikle Cerablus gündeme geldiğinden bu yana, Türkiye’de Kürt halkına yönelik saldırıların dozunda muazzam bir artış var. O nedenle Rojava’nın kaderi, artık Kürt halkının kaderi Türkiye’deki Kürt halkının öz yönetim, özerklik, statü talebiyle başat bir şekilde ilerleyen bir gündeme dönüşmüştür. Artık buradaki sorunu kriminal bir insan hakları sorunu, ya da aktüel bir polis müdahalesi sorunu olarak almak yerine, bir halkın kendi özgür yaşamı ve Kürt halkının statü talebindeki ısrarını herkes görmelidir” diye belirtti. 


Fazlalık olan devletin kendisi

Devletin bu kadar acımasız saldırıyor olmasının Kürt halkının statü talebinin arkasında ısrarla duruyor olmasından kaynaklandığını vurgulayan Selahattin Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Seçime kadar halkı baskı altına alarak seçimlerden sonuç almak istediler. Ama öz yönetim ilan edilen yerler dahil, Kürt halkı her yerde HDP’ye sahip çıkarak aslında kendi iradesinin, öz yönetim ilanlarının ve direnişin arkasında durduğunu ortaya koydu. Silvan’da bir terör sorunu falan yoktur. Hükümet yetkililerinin belirttiği gibi Silvan’da halkın arasına sızmış ‘üç beş terörist’ gerekçesi tümüyle uydurmadır. Bir halk topyekün olarak kendi iradesinin arkasındadır. Orada fazlalık olan, gayri meşru duran güvenlik politikasıdır. Bir halkın tamamı terörist ilan edilmiş ve hedefe konulmuş durumdadır. Halkın milyonların terörist ilan edildiği bir yerde teröristin kim olduğu daha doğru sorgulanmalıdır. Herkes bulunduğu her yerde Silvan halkının Nusaybin halkının, Gever, Cizre halkının onurlu duruşu gibi bir duruş ortaya koymalıdır.”


Devlet meşruiyetini yitirdi

“Elbette AKP de aklını başına almalıdır” uyarısında bulunan HDP Eşbaşkanı, “Bir halkın statü talebine, yüzyıldır inkar edilmiş kendini yönetme talebine tankla, topla saldıramaz. Başarı da elde edemez. Bir mahalleye, iki mahalleye, bir ilçeye, iki ilçeye bu kadar yoğun saldırarak, ‘Kürt halkı başını kaldıramaz’ noktasına getiremezsiniz. 2015 yılındayız. Tüm dünyanın gözü önünde Kürt halkının DAİŞ barbarlığına karşı görkemli direnişi tüm dünya tarafından alkışlanırken, siz Kürt halkının son derece meşru öz yönetim talebine karşı tankla, topla gidemezsiniz. Bu şekilde yaptıkça devlet kendi meşruiyetini yitirir. Halkın üzerine bu şekilde orduyu sürerek, elinizdeki bütün imkanları hukuksuzca kullanarak, bastırarak kendi meşruiyetlerini kaybediyorlar.”


Anayasal statüye kadar 

Aksine, halkın direnişle kendi taleplerini ve meşruiyetini güçlendirdiğini ifade eden Demirtaş, öz yönetim hakkının meşru olduğunu belirterek, “Geri adım sözkonusu değildir, olmayacaktır. Öz yönetim bir haktır, meşru bir taleptir. Birileri çıkıp kendi kendini başkan ilan ederken, ‘rejim değişmiştir, herkes bunu kabul edecek’ deme hakkını bile kendinde görürken, bir tek kişi çıkıp bunu yapabilirken milyonların meşru sistem talebi terörist bir talep olarak değerlendirilemez, tam tersine buna yönelik saldırılar terör saldırısı olarak tanımlanacaktır. Hukuk dışı, yasa dışı sokağa çıkma ilanları asıl terör uygulamalarıdır. Silvan halkı, topyekün kendi iradesinin arkasındadır. On milyonlar Silvan halkı gibi düşünüyor. Bilinmelidir ki bu talep artık geri dönülmez bir şekilde  Kürt halkının gündemindedir, Kürt halkı anayasal statüye kavuşana kadar da bu direniş sürecektir” dedi. 

Saldırılara karşı bir barış ve demokrasi blokunun önemine de işaret eden Demirtaş, “Bunun için de asgari şart, Türkiye halklarının temel haklarını kabul etmektir. HDP olarak, bir barış bloğu demokrasi bloku oluşturacaksak Kürt halkının haklarından başlamalıyız. Bunu kabul eden, buna saygılı olan herkesle HDP ortak mücadele yürütmeye hazırdır” diye belirtti. 


Anayasal statü istiyoruz

Demirtaş kendi projelerini de bir kez daha özetleyerek şunları söyledi: “CHP Kürt halkının kendini yönetme talebi, kültürel talepleriyle ilgili ne düşünüyor? Anayasadaki önerileri nedir? Bunun için müzakare diyalog nasıl bir yol öngörüyorlar? Biz Kürt halkının kültürel haklarını savunuyoruz, anayasal statü talebini savunuyoruz, öz yönetim aracılığıyla Türkiye’deki yönetime katılma ve statüsünün tanınmasını savunuyoruz. Bütün bunlara ulaşma yolu olarak parlamento merkezli bir çözüm ve müzakere komisyonunun kurulmasını bu komisyon aracılığıyla yasa, anayasa yapılmasını; görüşmelere Sayın Öcalan’ın doğrudan İmralı’dan koşullarının da düzeltilerek dahil edilmesini savunuyoruz. Diyalog ve müzakerenin şeffaf, ücüncü bir göz tarafından sürdürülmesi taraftarıyız. Projemiz, yöntemimiz budur. Bunun gibi bütün örgütlerin, ilericilerin, devrimcilerin bu somutlukta konuşması lazım.” 


 HABER MERKEZİ

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.