Ferit ve Pınar’ın dağlara yolculuğu

Kültür/Sanat Haberleri —

Fırat Can

Fırat Can

  • Zindanda kaleme aldığı “Umut ve Mavi” kitabı, Ferit ve Pınar’ın dağlara yolculuğunu konu alıyor. Cezaevinden yeni çıkan yazar “Yazmak, bizi çepeçevre saran dört duvarı aşmanın bir yoludur” diyor. 

MELTEM OKTAY 

Fırat Can, Kobanê’den Qamişlo’ya gitmek isterken Serêkaniyê’nin girişinde Türkiye ve Suriye devletlerinin ortak operasyonu ile 2011 yılının başında esir düşer. İstihbaratı Türkiye verirken, operasyonu ise Suriye rejimi yapar. Yakalandıktan sonra Şam’da Feyha diye tabir edilen ve resmiyette varlığı inkar edilen, amacı devrimcileri ve muhalifleri yıldırmak olan bir işkencehanede 3,5 ay boyunca yerin metrelerce altında, tek kişilik, karanlık bir hücrede tutulur. 

Falakadan elektriğe…

“Günde bir defa yemek verilen bu yerde her gün sabah ve akşam olmak üzere iki seans işkenceye maruz bırakıldım” diyerek anlattığı tüyler ürpertici o günlerde, Filistin askısından falakaya, elektrik vermeden kaba dayağa, soğukta bekletmeden teker ve tazyikli su işkencelerine kadar hepsini yaşar. 3,5 ayın sonunda Adana Protokolü gereği Türkiye’ye teslim edilir. Ardından tutuklanıp Hatay E Tipi Hapishanesi’ne gönderilir. Sırasıyla Ceyhan, Antalya, Denizli hapishanelerinde kalır. 11 yıllık esaretin sonunda ise Kasım 2021’de tahliye olur.

Umut ve Mavi çıktı

 Hapishanede kaldığı süre boyunca “Hep Mavi Kal”, “Umuda Bir Ülke” kitaplarını yazan Fırat Can’ın yeni kitabı “Umut ve Mavi” ise Nisan ayı başında Aryen Yayınları’ndan çıktı. “Yarım Kalanlar” adlı çalışması ise son aşamasında. Fırat Can ile cezaevinde başlayan edebiyat serüveni ve zindanda yazmanın zorlukları ve yeni kitabı üzerine konuştuk. 

Fırat Can’ın hapishanede kaleme aldığı Umut ve Mavi isimli romanı Ferit ve Pınar’ın dağlara yolculuğunu konu alıyor. Fırat Can kitabı, “Bu yolculukta nerede zorlandıkları, nerede zorladıkları, iki yüzlülükleri, pişmanlıkları, tereddütlü ruh hallerini, direnişi, yiye, doğruya ve güzele dair birçok şeyi göreceksiniz. Ben kaosu, eskinin aşıldığı, yeninin uzaktan göründüğü, ama henüz ona ulaşılamadığı bir aralık olarak değerlendiriyorum. İşte Pınar, Ferit ve dağlara sevdalanıp o ilk adımı atan birçok kişinin içinde bulunduğu durum tam da bu. Bu aralıktan çıkıp çıkmayacaklarını ya da nasıl çıkacaklarını verecekleri mücadele belirleyecek” diye anlatıyor. 

10 nolu işkencede karar verdi

Cezaevinde kitap yazmaya başlamasında Şam’daki işkencehanede yaşadıklarının etkisinin büyük olduğunu söyleyen Fırat Can, “Suriye’de rejim güçleri tarafından yakalandıktan sonra Şam’da çok ağır bir süreç yaşadım. Daracık 10 numaralı hücremde karanlıklar içinde yeni bir işkence seansına yenik düşmemek için psikolojik ve duygusal anlamda kendimi motive ederken birden bir soru içimi kemirmeye başladı: ‘Bugüne kadar neden yazmadım?’ Özgürlük Mücadelesi boyunca sayısız şeye tanıklık ediyoruz. Ne yazık ki çok çabuk unutuyoruz. İşte o daracık hücrede bu fikir önce içimi kemirdi, sonrada hücremi aydınlattı” diyor.

Yazarak dört duvarı aşarsın

İşkence gördüğü hücrede kendine yazmak için söz veren Fırat Can, birçok devrimcinin hapishaneleri okula dönüştürdüğünü hatırlatıyor.

Zindanda yazmanın zorlukları olsa da “özgürleştirici” olduğunun altını çizen Can şöyle devam ediyor: “Bizi çepeçevre saran dört duvarı aşmanın bir yoludur yazmak.   Hapishanelerde tutulan herkes öyle ya da böyle yazmak ile içli dışlı olmak zorundadır. Demir kapı kapandığında ve dört duvarla baş başa kalındığında sıcak bir sohbetin ardından yapılan üç temel şey okumak, yazmak ve paylaşmaktır. Özellikle de yazmak. Belli bir süreden sonra ekmek ve su gibi nimetten bir şeye dönüşüyor yazmak… Dış dünya ile özgürce iletişim kurmanın yoludur yazmak.”

Zindanda tasvir etmek zor

Bütün çalışmalarını kurşun kalemle yazdığını, bu yüzden parmaklarının nasır tuttuğunu belirten Fırat Can, bazı bölümleri defalarca kez yazdığını, yazının başına bir şey gelmemesi için defalarca yedeklemek gerektiğini de ekliyor. Bir yazar olarak zindanda tasvir etmenin zorluğuna da dikkat çeken Fırat Can, bunu da şu örnekle izah ediyor: “Hep Mavi Kal kitabımda İstiklal Caddesi’nde geçen bir bölüm vardı ve ben uzun yıllardır istiklal Caddesi’ni görmemiştim. Ailemden oranın fotoğraflarını istedim ve tasvirini bunlara bakarak yaptım. Hapishanede yaratıcı olmak zorundasınız ve bunu da sınırlarınızı zorlayarak gerçekleştirebilirsiniz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.