Gazetecilere yargı sopası

  • Medya Özgürlüğü Acil Müdahale'nin (MFRR) raporuna göre yılın ilk 6 ayında Türkiye'de 171 kişi veya medya kuruluşu saldırıya uğradı, 71 basın özgürlüğü ihlali yaşandı. 

 

Avrupa Birliği’ne üye devletler ile aday ülkelerde basın ve medya özgürlüğü ihlallerini izleyen Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) yılda iki defa hazırladığı raporlardan ilkini yayımladı. Yılın ilk 6 ayını kapsayan rapora göre; Ocak - Haziran 2022 döneminde 171 kişi veya medya kuruluşu saldırıya uğradı, 71 basın özgürlüğü ihlali yaşandı. 

Türkiye’nin dünya çapında habercileri ve medya çalışanlarını en çok hapseden ülkelerden biri olmaya devam ettiği belirtilen raporda, artan suçlama ve keyfi tutuklamaların, iktidardaki AKP hakkında eleştirel haber yapmayı zorlaştırdığı kaydedildi. MFRR “Polis ve özel şahıslar tarafından gazetecilere yönelik fiziksel saldırılar düşmanca ve tehlikeli bir çalışma ortamı oluşmasına yol açtı” dedi. Şubat'ta öldürülen Kocaeli Ses Gazetesinin sahibi ve yazı işleri müdürü Güngör Arslan'ı hatırlattı.

Türkiye’de haberciliğe yönelik en yaygın görülen tehdidin, (kaydedilen vakaların yüzde 59,2) hukuk yoluyla gerçekleşen ihlaller olduğunu aktaran MFRR, raporda şunları kaydetti: “Haber kuruluşlarının ofislerine ve gazetecilerin evlerine yapılan polis baskınları ve keyfi olarak uygulanan gözaltılar, vakaların yaklaşık üçte birini (yüzde 31) oluşturdu. Çok sayıda gazeteci ve foto muhabiri İstanbul Onur Yürüyüşü ve Gezi Parkı protestoları anması adına düzenlenen kitlesel gösteri gibi protestoları takip ederken gözaltına alındı. 

Kürt gazeteciler

Haziran başında, bağımsız medyaya yönelik bir gün içinde gerçekleşen en büyük baskılardan birinde, Kürt medyasından en az 23 gazeteci gözaltına alındı ve bunlardan 16'sı ‘terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla halen cezaevinde tutuluyor.

En yaygın suçlama türleri, 2017’de polisin genç bir Kürt erkeği öldürmesini görüntülediği için terör suçlamasıyla mahkum edilen foto muhabiri Abdurrahman Gök'ün durumunda olduğu gibi, 'terör örgütü propagandası' veya 'terör örgütü üyeliği' iddialarıyla bağlantılıydı.

Serbest gazeteci Nazan Sala, iki yurttaşın Türkiye askerleri tarafından işkenceye uğradığı iddiasını haberleştirdiği için Ocak’ta terör suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Gösterilerdeki polis şiddeti

Türkiye'de gazeteciler, özellikle protestoları takip ederken polis tarafından fiziksel şiddete maruz bırakıldı. Kaydedilen her üç vakadan biri (yüzde 33,8) basın özgürlüğü ihlalinin kaynağı olarak polis veya devlet güvenliğini gösterdi.

Nisan’da en az 12 gazeteci 1977’te gerçekleşen Kanlı 1 Mayıs Katliamı'nın anıldığı bir basın açıklamasını takip ederken fiziksel saldırıya uğradı veya polis müdahalesine maruz kaldı.

Gazeteciler ayrıca internet üzerinden fiziksel şiddet ve ölüm tehditlerinin yanı sıra cinsiyetçi tacizler de aldı. Aynı dönemde, Türkiye'nin hükümet kontrolündeki medya düzenleyicisi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ayrımcı bir şekilde medya kuruluşlarına yaptırım uygulamaya ve internet sitelerine erişimi engellemeye devam etti."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.